| Bu seçimler aslında bizi iki tehlikeli yan etkiyle bıraktı. | TED | وقد تركت لنا هذه الخيارات اثنين من الآثار الجانبية الخطيرة. |
| Giselle adlı Avusturyalı bir kızla tanışmıştım. Kalbimde parmak izini bıraktı. | Open Subtitles | التقيت بفتاة نمساوية كان اسمها جيزيل وقد تركت بصمتها في قلبي |
| Bu ne hareket! Maggie Peyton Dale Jarrett'ı bir anda arkada bıraktı! | Open Subtitles | يا لها من حركة ماغي تركت ديل جاركيت لتصبح السيارة 88 خلفها |
| Yani, burayı bana bıraktı. Belli ki burası bana kalsın istiyordu. | Open Subtitles | ،أعني، أنه تركه لي ومن الواضح أنه أراد لي أن أتملكه |
| Yaklaşık 10 gün önce, internet sitesinde yayın yapmayı bıraktı. | Open Subtitles | من عشر ايام مضت توقف عن الكتابه على موقعه الالكترونى |
| Ama onu da beni 10 yıl önce nehrin kenarında bıraktığı gibi bıraktı. | Open Subtitles | و لكنه تركها كما تركنى على الجانب الآخر من النهر منذ عشرة أعوام |
| Arkadaşlarının tele sekreterlerine mesaj bıraktı. Ayrıntıları öğrenmek için gelecekler. | Open Subtitles | تركت برسائل على أجهزة الرد لأصدقائها سيأتون قريباً ليعلموا بالتفاصيل |
| Birdie tarağını unuttu. Telefonunu bana bıraktı ama gitmem lazım... Bekle! | Open Subtitles | يا استمع، بيردى تركت مشطها تركت أشيائها معى ولكنّي أريد الذهاب |
| Son mesajı bu belki de bu yüzden Joey'i bıraktı. | Open Subtitles | هذه اخر رساله هنا لكن ربما لذلك هي تركت جوي |
| Yani annen kristali bırakıp gittiğinde bu boyutun bir parçası olmayı bıraktı. | Open Subtitles | لذا عندما تركت والدتكِ البلورة لم تكن جزءاً من هذا بعد الآن |
| Sana vasiyetinde anahtarını mı bıraktı yoksa bugün günlerden yağlama mı? | Open Subtitles | هل تركت لك المفاتيح برغبتها أم أنّه ثلاثاء اخدم نفسك بنفسك؟ |
| Ancak sanırım savaş bize pek çok genç dul bıraktı. | Open Subtitles | ولكن أفترض أن الحرب تركت لنا الكثير من الأرامل اليافعات |
| Başka birisi gibi görünüyor biraz ha, dışarı bıraktı duygu? | Open Subtitles | يبدو بأن هنالك شخص اخر يشعر بأنه قد تم تركه |
| Bu çok kötü. Büyükbaba uzun bir süre önce bunu yapmayı bıraktı. | Open Subtitles | هذا سيء جدا، جدي توقف عن صنع خبز بونغ منذ مدة طويلة |
| Tavuklar gruplar hâlinde yaşarlar, o yüzden öncelikle ortalama bir sürü seçti ve altı jenerasyon boyunca kendi hâline bıraktı. | TED | الدجاج يعيش في مجموعات، لذلك اولاً، اختار فقط قطيعة متوسطة، و تركها وحدها لستة اجيال. |
| Buraya geri gelebilme bahanesi olsun diye bilerek bıraktı bence. | Open Subtitles | أعتقد بأنها تركته عن عمد حتى يكون لها العذر للعودة |
| Zayn Malik grubu bıraktı ve internet duygu patlamalarıyla doldu. | TED | يترك زين مالك الفرقة، وينفجر الإنترنت بالمشاعر. |
| Bence onun aramalarına, artık cevap vermelisin, bakalım ne diyecek. Öğle yemeğinden beri dört mesaj bıraktı. | Open Subtitles | عليكِ معاودة الإتصال به، تركَ لكِ 4 رسائل مذ الغداء |
| Beni bıraktı. Sanırım kız kıza konuşunca onu ikna edebildim. | Open Subtitles | تركتني اذهب اعتقد لانه جعلتني اتكلم معها فتاه الي فتاه |
| Hayır, bu hayat benimle ilgilenmeyi uzun zaman önce bıraktı. | Open Subtitles | لا، هذه الحياة توقفت عن الأهتمام بي منذ فترة طويلة |
| Almanya'nın dinsel bir emri üzerine orayı rahibelere bıraktı. | Open Subtitles | غادر المكان لهذا النظام الديني في ألمانيا. |
| Evet, ölenler ve öldüğü düşünülenler haricindeki herkes işi bıraktı. | Open Subtitles | وكلّ من لم يمُت أو من لم يُفترض موته استقال. |
| Babam altı yıl önce öldü, arkasında yedi çocuk bıraktı. | Open Subtitles | عندما توفي والدي قبل 6 سنوات تركنا 7 اطفال |
| Ravi'ye göre bu çocukların çoğu okulu bıraktı, kendisinin üç çocuğu dahil. | TED | يقول أن معظم هؤلاء الأطفال تركوا المدرسة، من ضمنهم 3 من أبنائه. |
| Aslında, bu organ Leonardo da Vinci'nin aklını o kadar karıştırdı ki kalp üzerinde çalışmayı bıraktı. | TED | في الواقع فإن هذا العضو قد حيَّر ليوناردو دافنشي، لدرجة أنه تخلى عن دراسته. |
| Çünkü Donanma'yla uğraşmak istemedi. O gitti. Sizi yalnız bıraktı. | Open Subtitles | إنه لن يتحدى القوات البحرية، لقد رحل و ترككم لوحدكم. |