Seni aklımdan çıkarmayı bir türlü başaramadım 4 Temmuz'dan beri. | Open Subtitles | لقد فشلت في عدم التفكير بكِ منذ الرابع من يوليو |
- Başını dertten uzak tutmak için. - Bunu da başaramadım. | Open Subtitles | لأبقيك بعيدا عن المشاكل، والذي من الواضح أنّني فشلت في ذلك. |
Maggie yengeni öldürmeye çalıştım... ama başaramadım... ve yere düştüm. | Open Subtitles | حاولت أن اقتل العمة ماجى و لكنى فشلت وسقطت ايتها الفتاة الصغيرة هل لك أن تناولينى عكازى لو سمحتى ؟ |
Yapmaya çalıştığım şeyi sen başardın, ben başaramadım ve nasıl yaptığını bile bilmiyorsun. | Open Subtitles | فعلتِ ما كنت أحاول فعله، وأنا لم أستطع. ولا تعرفين حتى كيف فعلتيه. |
Bir deliğin içindeyim. Çıkmayı denedim ama başaramadım. | Open Subtitles | انا فى حفرة وقد حاولت الخروج منها ولكنى لم استطع |
Ve asla bunu başaramadım. En iyi yapabileceğinizin sıfır noktasına ulaşmak olduğunu gördüm. Ama bomboştular. | TED | و لم أتمكن من ذلك. إكتشفت أن أفضل ما يمكنك الوصول إليه هو مستوى الصفر. فقد كانت حياتهم خاوية. |
Maggie yengeni öldürmeye çalıştım... ama başaramadım... ve yere düştüm. | Open Subtitles | حاولت أن اقتل العمة ماجى و لكنى فشلت وسقطت ايتها الفتاة الصغيرة هل لك أن تناولينى عكازى لو سمحتى ؟ |
Bir seferinde onunla iletişim kurmak istedim, dürüst olmak gerekirse başaramadım, çok isteksizdi. | Open Subtitles | حاولت التخاطب معه مرة, بصراحه, فشلت لقد كان صعبا ًجداً |
Aslında bunu kendim öğrenmeye çalışmıştım ama başaramadım. | Open Subtitles | الحقيقه أننى حاولت أكتشاف هذا بنفسى لكننى فشلت |
Ben seni öldürmeyi başaramadım belki, ama kız kardeşim başaracak. | Open Subtitles | اذا فشلت انا في قتلك ايها الكونت فان اختي لن تفشل |
Sanırım şansın yaver gitmedi. başaramadım. | Open Subtitles | مثلما راهنت انت على الحصان الخطأ فلقد فشلت أنا |
Üzgünüm, efendim, başaramadım! başaramadım, başaramadım, başaramadım! | Open Subtitles | أنا آسف , سيدي , لقد فشلت في مهمتي فشلت , فشلت , فشلت |
Uzak durmaya çalıştım ama başaramadım. | Open Subtitles | حاولت أن أبقى بعيداً ولكن فشلت في نهاية الأمر. |
- Bu bizi toptan savaşın içine sokacak. - Diplomasiyi denedim ama başaramadım. Kendimi tutmaya çalıştım ama bir sürü yaşama mâl oldu. | Open Subtitles | جرّبتُ السياسة و فشلت حاولتُ ضبطَ النفسِ ففقدنا أرواحاً |
Yapmak zorunda olduğum şeyi biliyordum ama başaramadım. | Open Subtitles | أعرف ما كان مقدراً لي القيام به، ولكنني فشلت |
Hayatta çok büyük bir amaç, bir tutku bulmak, muazzam miktarda bilgelik içeriyor, ve tüm enerjiyi o alana odaklamak da, ve ben bunu asla başaramadım. | TED | أتعلم، هنالك الكثير من الحكمة في إيجاد شئٍ عظيم، شغف في الحياة، وتصُب كل طاقتك عليه، ولم أستطع قط فِعل ذلك. |
Ne kadar uğraştıysam aleti çalıştırmayı başaramadım halbuki ne kadar sık ve şevkle üflerdim içine. | TED | لم أستطع أن أجعل هذا الشيء يعمل بغض النظر عن المرات أو مدى محاولاتي الجاهدة للنفخ فيه. |
Beni hiç sevmedi. Sevmesi için uğraştım, ama başaramadım. | Open Subtitles | إنها لم تحبني قط، ظننت بإمكاني أن أجعلها تحبني، ولكني لم أستطع |
Evet öyle. Halen şifresini çözmeyi başaramadım. | Open Subtitles | نعم , لم استطع أن أعرف ماهو الرقم السري للقفل |
Fakat denizaltıların bulunduğu bölümü bulmayı başaramadım. | Open Subtitles | لكننى لم أتمكن من معرفة أمـاكـن رسـو الـغـواصـات |
Hepinizle görüşmeye çalıştım ama başaramadım. | Open Subtitles | في الواقع أننى حاولت رؤيتكما و لكننى أخفقت |
Kızdı çünkü Danielle Marcetti'nin ölümünü Tobinlere bağlamayı başaramadım. | Open Subtitles | انه غاضب لأنني لم أتمكّن من ربط عائلة توبن بموت دانييل ماركيتي |
Bu sefer başaramadım, hepsi bu. | Open Subtitles | فأنا لم أنجح فى البقاء هذه المرة هذا كل ما في الأمر |
Kesinlikle haklısın. Denedim, başaramadım. | Open Subtitles | . أنت مُحق تماماً حاولت و فشلتُ |
Onu yüzleşmeye en iyi şekilde hazırlamak ama ben bunu başaramadım. | Open Subtitles | أجهزه لمواجهته، وأجعله أفضل ما يكون و لقد خذلته وفشلت |
Küçüklüğümden beri yapmayı başaramadım. | Open Subtitles | لم أكن قادرة علي فعل هذا منذ أن كنت صغيرة |
Dünya Savaşı araştırmalarından Mirakuru'nun kopyasını üretmeyi hiç başaramadım. | Open Subtitles | من البحث اليابانيّ الأصليّ العائد للحرب العالميّة الثانية الذي اكتشتفه. |