| Güney Asya’yı da buradan bölüyorum. Hindistan ortadaki büyük baloncuğu temsil ediyor. | TED | ويمكن أن أقسّم جنوب آسيا هنا. الهند هي الفقاعة الكبرى في المنتصف |
| Şuraya bu büyük mavi baloncuğu onun burada olduğunu hatırlatmak için koyuyorum. | TED | حيث أنني أرمز لها بتلك الفقاعة الزرقاء الكبيرة ، حسنا ، لأحاول تذكيركم بوجودها هناك. |
| Tamamdır. Bu baloncuğu yavaşça ve dikkatlice kenara çekeyim. | Open Subtitles | حسناً، دعونا نخرج من هذه الفقاعة بكلّ يسر وتؤدة |
| Ve bence, eğer tüm bu filtreleri bir araya alırsanız, tüm bu algoritmaları alırsanız, Benim dediğim filtre baloncuğu elde derseniz. | TED | وأعتقد أنه إن أخذت كل هذه المرشحات معا، وأخذت كل هذه الخوارزميات، تحصل على ما أسميه فقاعة الترشيح. |
| Ve eğer Gölgeler Kitabı haklıysa, onun bir çeşit gaz baloncuğu gibi kaybolması, kurbanların serbest kalması, güvenli bir ortam kalması gerekiyor. | Open Subtitles | وإن كان كتاب الظلال مُحقاً فهو سيختفي كفرقعة فقاعة غازيّة، ليحرّر ضحاياه، ويتركهم بأمان تام |
| Sert başlıklarımıza doğru gelmekte olan ipeksi baloncuğu görebiliyorsunuz. | TED | يمكنكم رؤية الفقاعات الصغيرة التى تخرج من قبعاتنا الصلبة. |
| Yeterince baloncuğu silerseniz, bir çocuğun geleceğini silebilirdiniz. | Open Subtitles | لو محيت ما يكفي من الفقاعات يمكنك ان تمحي مستقبل شخص |
| Yüzeye çıktığınızda bu baloncuğu bir kez öp. | Open Subtitles | سوسكي، عندما تبلغ السطح قم بتقبيل هذه الفقاعة |
| En büyük sorunumuz bir moloz parçasın baloncuğu deliyor olması. | Open Subtitles | أكبر مشاكلنا الآن هي الأنقاض التي تثقب الفقاعة. |
| Umarım bu sayede baloncuğu patlatmadan üstündeki baskı azalacak. | Open Subtitles | نأمل حينها أنّه سيُخفف الضغط من على الفقاعة بدون ثقبها. |
| Ve ben Mavinin etrafındaki bu baloncuğu tutmakla fazlasıyla meşgulüm! | Open Subtitles | و بخلاف ذلك حافظى على الفقاعة التى حول "بلو". |
| Çatallar, obje saati 23.35'e geri getirdiğinde, yani gece yarısında baloncuğu patlatıp bizi dışarı atıyor. | Open Subtitles | لكنّها أيضاً تخرجنا من الفقاعة عند منتصف الليل... عندما تعيد القطعة ضبط الوقت إلى الـ11: |
| baloncuğu patlatacak. | Open Subtitles | سوف تفقع الفقاعة. |
| Durdurun şu baloncuğu! | Open Subtitles | ! أوقفوا تلك الفقاعة |
| İçtiğin zaman, çizmenin şekli ayak parmağında hava baloncuğu oluyor. | Open Subtitles | عندما تشربون، يكوّن شكل الحذاء فقاعة هوائية |
| Puf, o aptal kuru buz baloncuğu gibi sonsuza kadar kaybolacak. | Open Subtitles | لذلك ، بووف ، لقد ذهب للأبد . فقط مثل فقاعة الثلج الجافة |
| İşte bu dot.com baloncuğu. Buradaki de Lehman Brothers doorstep. | TED | ذاك هو فقاعة دوت كوم. هذا هو عتبة "ليمان براذرز" هناك. |
| Buradaki adamlardan birisi obje kullanarak zaman baloncuğu yaratıyor ve bu da, o geceden beri burada yaşananları burada tutuyor. | Open Subtitles | هناك رجل واحد هنا يستعمل قطعة أثرية لخلق فقاعة زمنية... تبقي هذه اللحظة في مكانها منذ تلك الليلة. |
| - baloncuğu gördün mü? | Open Subtitles | -هل رأيت فقاعة التوازن؟ |
| Zaman baloncuğu ve Dodgers seçmeleri. Bu işi neden sevdiğine şaşmamalı. | Open Subtitles | الفقاعات الزمنية والمتهربون من الخدمة العسكرية، لا عجب أنّك تحب هذا العمل. |
| baloncuğu kapatıp bir haritaya geçeceğim. | TED | سأنشر الفقاعات على خريطة |
| baloncuğu hazırla. baloncuğu hazırla. | Open Subtitles | خذ الفقاعات, خذ الفقاعات |