| Şehir her yaz İşçi Bayramı'na kadar çıldıran insanlarla dolu. | Open Subtitles | كل صيف تكتظ المدينة بناس يظلو مجانين حتى عيد العمال |
| Aslında cadılar Bayramı... tüm cadılar gecesi denilen eski bir ziyafet geleneğidir. | Open Subtitles | الذى حدث فى الهالويين هذا يعود إلى عيد قديم يسمى ليلة القديسين |
| Venom'u ilk duyduğumda bana hiç de Cadılar Bayramı'nı çağrıştırmamıştı. | Open Subtitles | عند سماع هذه الفرقة، والسم، وفكرت في عيد جميع القديسين، |
| Bilmen gerekir ki Cadılar Bayramı'nda şaka yapmak pek de akıllıca değildir. | Open Subtitles | عليكَ أن تعلم أنّه ليس من الحكمة أن تعمل علي مقالب الهالوين. |
| Cadılar Bayramı partisine gitmiştik. O da o kadına takılmıştı. | Open Subtitles | ذهبنا الى حفلة عيد القديسين و تعرف على تلك المرأة |
| Geçen Cadılar Bayramı'nda bataklıkta bir tur grubuna rehberlik ediyordum. | Open Subtitles | توليت قيادة مجموعة سياحية في المستنقع ليلة عيد القديسين السابقة |
| Benim için ise Cadılar Bayramıydı. Cadılar Bayramı'nı biliyor musun? | Open Subtitles | بالنسبة لي إنه مثل عيد القديسين اتعلم هذا العيد ؟ |
| Noel, Cadılar Bayramı'na nazaran kötü ruhları uzak tutmakla daha alakalı. | Open Subtitles | العيد هو أكثر من ما نرتديه للأرواح الشريره فى عيد الهالووين |
| Geldiğim yerde insanlar pişmiş balık sever ve Cadılar Bayramı'nda kostüm giyerler. | Open Subtitles | من حيث أتيت، الناس يحبون السمك مطبوخاً ويتأنقون من أجل عيد القديسين |
| Margaret ve Mona İşçi Bayramı tatilinde Block Adası'na gidiyor. | Open Subtitles | مارغريت ومونا ذاهبتنا في جزيرة بلوك من أجل عيد العمّال |
| Cadılar Bayramı muzipliğiydi bu. Böyle şeyleri her zaman çocuklar yapar. | Open Subtitles | لقد كانت مزحة عشية عيد القديسين فدائماً يرتكب الأطفال أفعالاً كهذه |
| Hey, baba, tahmin et Cadılar Bayramı'na kim olarak gidiyorum? | Open Subtitles | مرحبا، أبي خمن من سأذهب إليه في عيد القديسين ؟ |
| Bronz bir tenin cadılar Bayramı için iyi bir kostüm olacağını ben düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد فعلاً أن الرجل المحروق من الشمس زي جيد من أجل عيد القديسين |
| Burdasınız, çünkü çocuklara iyi bir cadılar Bayramı geçirtmeniz gerek. | Open Subtitles | أنت هنا لأنه عليك أن تمنح الفتية عيد قديسين جيد |
| K.ltak hayatının aşkını ve bir kaç arkadaşını Cadılar Bayramı'nda yemeğe çağırmış. | Open Subtitles | تلك العاهرة دعت الى هنا عشيقها وبعض اصدقائها للعشاء في عيد القدسين |
| Cadılar Bayramı partisine katılan herkesi sorgulayıp, o sırada nerede olduklarını saptadınız mı? | Open Subtitles | وهل حققت مع كل الحاضرين يومها فى حفلة الهالوين وتاكدت من مكان وجودهم |
| Yaz gelmek üzere sonra Cadılar Bayramı sonra da Şükran Günü var. | Open Subtitles | الصيف على بعد رمية حجرة ثم عيد الهالوين ومن ثم عيد الشكر |
| Bob ve Brenda'nın Cadılar Bayramı partisinde tanıştığım pislik bu! | Open Subtitles | هذا الغبي الذي قابلته في حفلة هالوين بوب و بريندا |
| Baskı yapmıyorum. Bu akşamki Hamursuz Bayramı yemeğimize gelmek ister misin? | Open Subtitles | بلا اي ضغط, هل ترغبين بأن تأتين إلى وجبتنا لعيد الفصح؟ |
| Charlie'yi görmek istiyorsan Cadılar Bayramı partisi verip yeğenini davet etmene gerek yok. | Open Subtitles | اذا اردتى ان ترى شارلى ثانية لاتقيمى حفله هالويين وقومى بدعوة ابن اخيه |
| Bebeğim, Çocuk Bayramı ama bir uçurtma bile uçuramıyorum. | Open Subtitles | إنه وقتُ مهرجان الأطفال و لا يمكنني أن أجعَل طائرة ورفيه تطير لك |
| Nihayet balkabağı cadılar Bayramı dışında da işe yarar bir yerde kullanılabilecek. | Open Subtitles | حسناً، وأخيراً اليقطينة فعلت شيئاً بالإضافة للهالوين |
| Onun bu yıl ki cadılar Bayramı kostümü sadece biraz yeraltı. | Open Subtitles | التى كان إحتفالها بعيد القديسين هذا العام إحتفال تحت الأرض قليلاً |
| Sana yüz defa söyledim, balkabağı teslimatlarını Cadılar Bayramı'ndan önce yapmalısın. | Open Subtitles | أخبرتك مئة مرة ، يجب بيع اليقطين قبل الهلوين ، قبله |
| Tet Bayramı, 4 Temmuz, Noel ve Yılbaşı'nın toplamı gibi. | Open Subtitles | إن أعياد التيت هي مثل احتفالات الرابع من يوليو و الميلاد و رأس السنة مجتمعة |
| Cadılar Bayramı'nın güzel yanı tamamen Amerikalılara özgü bir tatil olması. | Open Subtitles | الشيء الرائع فيما يخص الهالويين انه احتفال خاص بالأمريكيين |
| Bu onu Cadılar Bayramı şekerleri gibi hayatlarında bir gün bile çalışmamış olan üçkağıtçılara dağıtmak anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني تعامل مع حلوى " الهلاوين " وبعض المتسولين الذين لا يعملون شيئاً في حياتهم ؟ |