| Bu yüzden harekete geçmezsek, bugün bir şeyler yapmazsak, çok yakın bir zamanda, Bazılarının tabiriyle zaman ayarlı tedavi bombasıyla yüzleşeceğiz. | TED | لذلك ما لم نتصرف ، ما لم نفعل شيئا اليوم فسنواجه في القريب العاجل ما أسماه البعض قنبلة الزمن بالنسبة للعلاج. |
| Amansız ateşle yapılan anlaşma Bazılarının yaşamasını ve diğerlerinin ölmesini öngörür. | Open Subtitles | ميثاق مصنوع من النار الملتهبة يقتضى البعض أن يعشوا آخرين يموتوا |
| Biliyorsunuz ki, Bazılarının "aile" dediğimiz şeyi bulmaları için, çok uzaklarda aramaları gerekir. | Open Subtitles | أتعرفين , البعض منا عليه الانتظار طويلا ليجد أشخاصا يستحقون أن يسموا عائلة |
| Bana karşı, Bazılarının öleceği bu davaya karşı sözlerinize dikkat edin. | Open Subtitles | كن حذرًا لما تقوله ضدّي، ضدّ السبّب والذي سيجعل بعضهم سيموت |
| Genellikle doğrudan hayır derim ama Bazılarının belli referansları vardı ve iyi niyetli görünüyorlardı. En az bir veya iki toplantı yapıyorsun | TED | عادةً، أنا أرفض مباشرةً ولكن بعضهم كانوا ذات أصول وبدا عليهم حسن النية وكانوا يطلبون على الأقل اجتماعاً أو اجتماعين |
| Google Maps'i bu mağaralardan Bazılarının içinde görebilmeyi çok isterdim. | TED | أود أن أرى خرائط جوجل داخل بعض من هذه الكهوف |
| Bazılarının safça, diğerlerininse ancak konu dışı bulacakları bir strateji. | Open Subtitles | الإستراتيجية قد يسميها البعض تأصيلاً والبعض يشير لها ببساطة بالمقصد |
| Bazılarının, başbakanı öldürmek için kör bir rahibi ...göndermeniz hakkında şüpheleri olabilir. | Open Subtitles | قد يتساءل البعض عن الحكمة من إرسال راهب أعمى لاغتيال رئيس الوزراء |
| ama aslında Duolingo Bazılarının burada olduğu gerçekten müthiş bir takımın çalışması. Teşekkürler. | TED | لكن في الواقع ديولينجو هو جهد فريق رائع البعض منهم موجود هنا شكراً لكم |
| Bazılarının yüksek bir ahlak sahibi olması diğerlerinin olmaması ile alakalı değil. | TED | و ليست مسألة أن البعض لديه ضمير واع و بعض الناس ليس لديهم ضمير |
| Bazılarının kendileri ebeveyn ve bazıları tamamen yalnız. | TED | البعض منهم هم أولياء، والبعض الآخر بمفردهم. |
| Bazılarının dediği gibi, hepimizin anne babası Adem ile Havva hayat ağacının meyvesini yemeseydi ölmeyecekti. | TED | آباؤنا جميعنا، كما يسميهم البعض آدم وحواء لم يتمكنوا من الموت أبداً لطالما كانوا يأكلون من شجرة الحياة |
| Bazılarının kenarları yıpranmış, bazıları güzel olacak. | TED | وسيكون البعض ممزقاً علي الحافة وسيكون البعض جميلاً. |
| Doğa, 20 amino asitli bir alfabe kullanır, Bazılarının ismini duymuş olabilirsiniz. | TED | في الطبيعة ألفبائية، تتكوّن من 20 حمضًا أمينيـًا. البعض منها ربما سمعت به. |
| Bazılarının yerleşik bir evi bile yok, seyahat ediyorlar. | TED | بل إن بعضهم يقرر ألا يعيش حتى في منزل مستقر، إنهم رحّالة. |
| Bazılarının düz dişleri vardı ve ağaç yaprakları yerlerdi. | Open Subtitles | بعضهم أسنانه مستوية ويأكلون أوراق الأشجار |
| Uzaktan kuzen falan,belki? Barone soyadına sahip çok kişi var. Hatta Bazılarının gerçek soyadı bile değil bu. | Open Subtitles | هناك العديد من العائلات بإسم بارون بعضهم ليسوا حقيقيين |
| En azından Bazılarının hapse girdiğini göreceğiz. | Open Subtitles | لكن , على الأقل يمكننا رؤية بعضهم يذهبون الى السجن |
| Bazı insanların daha fazla kazanması gerekir, Bazılarının ise daha az. | TED | على بعض الناس أن يجنوا مالاً أكثر، واخرون أن يجنوا أقل. |
| Cesetlerden geriye kalanlara bakarak adli tıp hepsinin genç kız olduğunu Bazılarının ise 12, 13 yaşlarında olduğunu tahmin ediyor. | Open Subtitles | الآن و من حجم رفات الضحايا الطب الشرعي يرجح أنهن مرهقات كلهن نساء بعضهن في سن الـ 12 و 13 |
| Mugabe'nin kafasına sıkılan kurşun Bazılarının canını sıkmış olabilir fakat o suikast için emir veren kişi, bu kurumdan birisi değil. | Open Subtitles | هناك رصاصة في راس موغابي قد تكون مرغوبة بالنسبة للبعض لكن الامر باغتياله لم يصدر من هذا المكتب |
| Bazılarının çalıştığını göreceğiz. Bunun üzerine gideceğiz. | TED | بعضها سوف ربما تنجح .. ويمكننا ان نبني عليها افكار جديدة |
| Bu dünyada onlardan Bazılarının sana pencere arkasından bakmalarına tahammülüm olmaz. | Open Subtitles | لأنه لامفر أن أنال بعضا منك الآن ولا أعتقد أنني سأعتقل لأي سبب كان |
| 30 civarında yaralı var, Bazılarının durumu ciddi. | Open Subtitles | هناك ما يقارب 30 ضحيّة, وبعضها في حالة حرجة عدة إجابات بشظايا |
| Ve Bazılarının uykularını aydınlık-karanlık döngüsüyle düzenleme yeteneği yoktu. | TED | وبعضهم لم تكن لديه القدرة على تنظيم نومهم بحلقات تعاقب النور والظلام. |
| Çalışanlarınızdan Bazılarının da bu işe bulaştığını düşündüğümüzden tüm güvenlik elemanlarınızı güvenilmez adlettik. | Open Subtitles | ـ نعم نَعتقدُ أن واحداً من رجال الآمنِ أخذ رشوةَ كنا مضطرين لأفتراض ان منظومة الأمن كلها فاسدة |
| O yadigârlardan Bazılarının evin kendisinden bile değerli olabileceğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأن بعضاً من تلك الأملاك الموروثة من الممكن أن يساوي سعرها أكثر من العقار نفسه |
| Bazılarının böyle oyunlar için pek yeteneği olmuyor. | Open Subtitles | بعضُ الناسُ ليس عِنْدَهُمْ الكفاءةُ لهذه. |