| Öncelikle, daha kötü beslenme, belki daha kısa ömre sebep oldu. | TED | بداية اصيبت عملية التغذية البشرية بوعكة وقد قصر متوسط عمر الفرد |
| Gerçekten de okula gittiğim ilk gün, altı yaşındayken teknik olarak yetersiz beslendiğim için özel bir beslenme programına dahil edildim. | TED | بالفعل في أول يوم عند ذهابي للمدرسة في سن السادسة وضعت في برنامج مخصوص للتغذية لانني كنت مصاب بسوء التغذية فعلياً |
| Burada beslenme ve aile planlamasında doğum öncesi bakım ve eğitim alıyorlar. | TED | هنا يحصلون على الرعاية قبل الولادة والتدريب في مجال التغذية وتنظيم الأسرة. |
| beslenme düzeni çocukluğundan beri aynı en sevdiği şey mısır gevreği. | Open Subtitles | لم يتغير نظامه الغذائي منذ طفولته طعامه المفضل هو رقائق الذرة |
| Yavrular, hayatta kalabilmek için her beslenme fırsatını değerlendirmeyi öğrenecek. | Open Subtitles | اطفالها سيتعلمون بأن التماسيح الناجحة تستغل جميع الفرص الغذائية المتوفرة |
| Ve bulduğum şu oldu, paralarını gıda desteği ya da diğer şeylere yatırmak yerine, okul beslenme programına yatırmışlardı. | TED | وما وجدته أنهم، بدلاً من الاستثمار في شركات الغذاء والأمور الشبيهة، استثمروا في برنامج غذاء مدرسي. |
| Sorun, et ağırlıklı diyetle de ihtiyaç olan besinleri almıyorsunuz ve bitki temelli bir diyetle daha iyi beslenme elde edersiniz. | Open Subtitles | الحقيقة هي، إنك لا تحصل على التغذية التي تحتاجها باتباع غذاء مِن اللحوم وإنك ستحصل على تغذية أفضل باتباع غذاء نباتي. |
| beslenme uzmanlarına göre McDonald's'a haftada bir defadan fazla gitmeye gerek yoktu. | Open Subtitles | وكتبوا بأن علماء التغذية يقولون لا ضرر من الذهاب لماكدونالدز مرة أسبوعياً |
| beslenme bozukluğundan daha yüksek ihtimal. Neden iskorbüt veya veba olmasın? | Open Subtitles | احتمال أكبر من سوء التغذية لم لا يكون إسقربوط أو وباء؟ |
| Yetişkin biri eşliğinde avlanma olmaksızın beslenme alışkanlığının öğrenilmesi gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لا أتخيل الحال بدون تعلم التغذية بلا عنف من بالغ مسؤول. |
| Bunlara biyolojik beslenme ve teknik beslenme diyoruz. | TED | نحن نسميهما التغذية البيولوجية والتغذية التقنية. |
| Teknik beslenme, biyolojik beslenmenin onda biri oranında olacaktır. | TED | تقنية التغذية تعتبر أُساً عشرياً من حجم التغذية البيولوجية |
| İşi bağlamak için gerçekten de işlenmiş şekeri beslenme biçimimden çıkardım. | Open Subtitles | بالواقع, توقفت عن تناول السكر المكرر من نظامي الغذائي لأتمام الصفقة |
| Kilo açısından, tek yaptığım deney öncesi beslenme biçimime geri dönmek oldu. | Open Subtitles | و بخصوص وزني كل الذي عملته هو اني رجعت إلى نظامي الغذائي |
| Hayvan Çalışması Rozeti için beslenme şekillerini inceliyordum, buna denk geldim. | Open Subtitles | أنا ارسم الوجبات الغذائية لشارة الدراسة الحيوانية ومشيت من خلال هذا |
| Bizler evrim geçirirken ve böcekler beslenme geleneğimizin bir parçası haline gelirken hem temel gıda, hem de lezzet | TED | وأثناء تطورنا أصبحت الحشرات جزء من تقاليدنا الغذائية، ولعبت دور الغذاء المستقر |
| Ve köyün insanları tarafından çocuklar için okul beslenme programları başlatılıyor. | TED | وقد بدأوا في برنامج غذاء مدرسي لأطفالهم على يد الناس في القرى. |
| Tersi olarak, doymuş yağ oranı yüksek beslenme biçimi sinir hücresi üremesini olumsuz etkiliyor. | TED | على عكس ذلك، نظام غذائي غني بالدهون المشبعة سيكون له تأثير سلبي على تكوّن الخلايا العصبية. |
| Mathmos'un kendine özgü beslenme yolları var. Karşılığında doğruyu öğretir. | Open Subtitles | الماثموس لديه أمكانياته فى التغذيه فى المقابل فانه يعلم الصدق |
| Birçok beslenme teorisi var ama bence tartışılmaz tek bir gerçek var. | Open Subtitles | هناك نظريات غذائية مختلفة كثيرة، لكنني أعتقد أن هناك حقيقة واحدة أكيدة. |
| Balina köpekbalıkları beslenme alanları arasında düzenli olarak belli rotaları takip ederler. | Open Subtitles | تَنطلقُ أسماكُ قرش الحوتِ على الطرقِ المألوفةِ المنتظمةِ بين أفضل إطعام حدائقِ. |
| Seni beslenme çantandan yerken gördüm ve o sessiz film yıldızı tarzı bıyığınla ne yapmaya çalıştığını hiç bilmiyorum ama oldukça sefil gibi gösteriyor. | Open Subtitles | رايتك, رايتك تأكل من حقيبة غداء وهل تعرف, لا أعرف ما الذي يحدث مع كل هذا الصمت في فيلم الشارب |
| Onu bir uçurumdaki hareketliliğe doğru götürüyorlar ve belki bu bir beslenme imkânı. | Open Subtitles | يقودونه لاضطراب على المنحدرات ولربما فرصة للطعام. |
| Bu beslenme çılgınlığı sırasında çok az hayvan güvendedir. | Open Subtitles | خلال نوبات التغذي المسعور هذه لا يبقى من الأسماك من يشعر بالأمان |
| Sahil kenarları, en akrobatik uçan avcıların beslenme alanlarıdır sümsük kuşları... | Open Subtitles | الهوامش الساحلية حدائق الإطعام لأكثر صيّادي الاستعراضات الجوية زرقاء القدم المغفلون |
| - Fiziksel olarak sorun yok. Sınırda beslenme sorunu ama kalıcı bir zarar yok. Haydi. | Open Subtitles | جسديأ انها بخير سوء تغذيه بسيط لكن لاضرر حقيقى |
| Bitki açısından zengin bir beslenme, vegan ya da vejeteryan beslenmesi değildir ancak bu seçimleri yapanları alkışlıyorum. | TED | النظام الغذائي الغني بالنباتات ليس حمية نباتية، على الرغم من إعجابي بمتخذي مثل هذه الخيارات. |