| Aslında sistem bir bardak suyun orada olduğunu bile bilmiyor. | TED | في الواقع، فالنظام لا يعرف حتى أن كوب الماء يوجد هناك. |
| O tatillerin herhangi birinin ne olduğunu bile bilmiyor olabilir. Zavallı küçük adam. | Open Subtitles | قد لا يعرف حتى ما هي هذه الأعياد، الصغير المسكين. |
| O çok süphecidir. Senin burada oldugunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | إنّه مُرتاب جداً، وإنّه لا يعلم حتى أنّكِ هُنا. |
| İyi arkadaşınla anlaşma yapmamızı istiyorsun ki daha soy adını bile bilmiyor musun? | Open Subtitles | تريدنا أن نعمل صفقة مع صديقك الجيّد، الذي لا تعرف حتى إسمه الأخير؟ |
| İsimlerimizi bile bilmiyor. İsmini söyledim Franklin. | Open Subtitles | إنه لا يستطيع أَن يجدنا، على أية حال إنه حتى لا يعرف أسمائنا |
| - Çünkü ses boktan olacaktı. Daha mikrofon tutmayı bile bilmiyor. | Open Subtitles | لأنه كله هراء،إنه حتى لا يعلم كيف يحمل المكنسة |
| Çoğu öğrencim fiilin ne olduğunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | الأغلبية من طلابي لا يعرفون حتى ما هو الفعل |
| Geçen ayın, Marco'nun doğum günü olduğunu bile bilmiyor, sayın yargıç. | Open Subtitles | لم يعرف أن ميلاد ماركو كان في الشهر الفائت يا صاحبة السيادة. |
| Silahın ne olduğunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | اعتقد انه لا يعرف حتى معنى بندقية |
| Adam Mars'a gelip gelmediğini bile bilmiyor be! | Open Subtitles | الرجل لا يعرف حتى اذا كان- على المريخ ام لا |
| Daha tüfek doldurmayı bile bilmiyor. | Open Subtitles | هو ؟ إنه لا يعرف حتى كيف يحشو مسدساً |
| Burada ne aradığını bile bilmiyor. | Open Subtitles | هو لا يعلم حتى ما الذي يفعله هنا |
| Dion, işi kardeşinin yönettiğini bile bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يعلم حتى أن أخته دبرت الأمر كله |
| Buraya geldiğimi bile bilmiyor. | Open Subtitles | كلا ، انه لا يعلم حتى انني متواجد هنا |
| HPD ifadesini almaya çalışmış ama otelin 30 kilometre uzağındaki ormana nasıl geldiğini bile bilmiyor. | Open Subtitles | لكنها لا تعرف حتى كيف انتهى بها المطاف في منتصف الغابة على بعد 20 ميل عن مقر إقامتها |
| Yoldaş bir erkeği sevmenin nasıl bir his olduğunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | تلك الرفيق لا تعرف حتى ماهي الرغبات لا تعرف ما معنى ان يخفق القلب لرجل |
| Karşısındaki defansın adını bile bilmiyor. | Open Subtitles | إنه حتى لا يعرف أسماء المدافعين الذين يواجههم |
| kimse ona yaklasamiyor. Sophie'nin hastanede oldugunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | لا أحد يمكنه أن يتصل به, إنه حتى لا يعلم بأنها كانت في المستشفى |
| Of, FBI daha ne aradığını bile bilmiyor. | Open Subtitles | بمكتب التحقيقات الفيدرالي لا يعرفون حتى ما يبحثون عنه |
| Asıl oyuncuların kim olduğunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | هو لم يعرف حتى من الذين كانوا الاعبين الاساسين |
| Kasanın anahtarını nereye sakladığımı bile bilmiyor. | Open Subtitles | إنها حتى لا تعرف أين وضعتُ مفتاح صندوق الأمانات |
| Adını bile bilmiyor. Nerden bilsin? | Open Subtitles | إنها حتى لا تعلم اسمها فكيف ستعرف ذلك؟ |
| Rahul'un Yash ve Nandini den olmadığını bile bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لايعرف حتى بأن راهول ليس إبن ياش و ناندني |
| Annem benim annem olduğunu bile bilmiyor beni görmüyor. | Open Subtitles | انها لا تعلم حتى انها أمي هي لا تسمعني لا تراني |
| Benim geleceğimi bile bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يعلم بحضوري أنا لكن انتظر حتى نرى ردة فعله |
| Annemin hapisten kaçtığını, hatta hapse girdiğini bile bilmiyor. | Open Subtitles | ولا تعرف ان امي هاربه من السجن او حتى كانت في السجن لأي سبب |
| Cross'u 20 yıldır görmediğini söylüyor. Hayatta olduğunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | قال انه لم يرى كروس منذ عشرون عاما ولا يعرف حتى ان كان حيا |
| Karısı bile bilmiyor. | Open Subtitles | زوجته نفسها لا تعرف |