| Ben... Yayınlayacak kadar bilginiz var. Korkacak bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | لديك ما يكفى لنشره,ليس لديك شيء لتخاف منه |
| Ama müvekkilimi Russell Tanninger cinayetine bağlayacak bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | لكن ليس لديك شيء لربط موكلي " بمقتل " راسل تانينجر |
| Şu an satışı yapılan bir şeyiniz yok o zaman. | Open Subtitles | إذن، ليس لديك شيء في السوق، صحيح؟ |
| Peter Cullen aleyhine bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | " ليس لديك شيء ضد " بيتر كولين |
| Hanımlar, ben buradayken korkacak bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | حسناً ، ليس لديكم شئ لتكونوا خائفين منه يا فتيات طالما أنا فى الجوار |
| Ama saklayacak bir şeyiniz yok ki. | Open Subtitles | لكن ليس لديكم شئ لتخفوه |
| Diyecek bir şeyiniz yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك شيء لتقوله؟ |
| Bugüne başka bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | ليس لديك شيء آخر اليوم |