"bir baskı" - Translation from Turkish to Arabic

    • من الضغط
        
    • هناك ضغط
        
    • نسخة فخمة
        
    • ضغط على
        
    • ضغطٍ شديد
        
    • ضغطِ
        
    • كنت تحت ضغط
        
    • إنه ضغط
        
    • الضغط الواقع
        
    • ضغطا
        
    Bizim gibi Bay Bob Eubanks'ın tabiriyle alem yapacak genç bir çiftin üzerinde de epey büyük bir baskı var. Open Subtitles و هناك الكثير من الضغط على الثنائيات الشابة مثلنا للإنخراط في ما يحب السيد بوب يوبانكس أن يدعوه صناعة الفوضى.
    Bu tür bir baskı, böyle bir didikleme onun için dayanılmaz olur. Open Subtitles ذلك النوع من الضغط ذلك النوع من الفحص الدقيق سيكون لا يطاق
    Beyaz bahçe çitinin ardında o mükemmel aile olmaya çalışmak, büyük bir baskı. TED يكمنُ هناك الكثير من الضغط في محاولة أن تكونوا تلك العائلة المثالية وراء ذلك السور الخشبي الأبيض.
    Kupayı kazanmak için Charles'ın omuzlarında çok büyük bir baskı vardı. Open Subtitles فـ كان هناك ضغط هـآئـل على تشارلز لكي يعيد اللقب لمدينته.
    Kapı". Fevkalade bir baskı. Az bulunur. Open Subtitles البوابات التسعة" نسخة فخمة ونادرة جدا
    Ayağını yere bastığı an, ayak topuğuna neden bir baskı algılayıcısı koymuyoruz diye düşündüm. TED في اللحظة التي وضع فيها قدمه على الأرض، فكرت، لماذا لا أضع مستشعر ضغط على كعب رجله؟
    Northbrook cinayetleri için birisini mahkûm etmenize yönelik yoğun bir baskı vardı değil mi? Open Subtitles تشايلدز .. لقد كنت تحت ضغطٍ شديد لإدانة شخص ٍ ما
    Hafif bir baskı yapan pansuman uygulayabilirim. Open Subtitles أنا يُمْكِنُ أَنْ أُسلّطَ ضماد ضغطِ طفيفِ.
    Bahçede adamı gördüğünüz zaman, herhangi bir baskı altına girdiniz mi? Open Subtitles عندما رأيت الرجل بالحديقة هل كنت تحت ضغط بأيةِ حال ؟
    Postacı olarak insanlara evrak teslim etmek üzerimde büyük bir baskı yaratıyor. Open Subtitles حتى مستوى البريد كساعي بريد, إنه ضغط كبير عليّ أن أقوم بإيصال رسائل للناس
    Nasıl bir baskı altında olduğumu bilmiyorsun. Open Subtitles انت لا تعرف نوع الضغط الواقع علي
    Başarısızlıklarını reddedeceğinizi bilirlerse, bu onlara değişik bir baskı uyguluyor ve kolay kolay vazgeçmiyorlar. TED عندما يعلم الأطفال أنّك ترفض أن تتركهم يرسبون، يسلّط ذلك عليهم ذلك ضغطا مختلفا، و لا يستسلمون بسهولة كما في العادة.
    Midemde bir kurşunun olması içimde bir baskı yaratabilir. Open Subtitles الرصاصة في داخل أحشائي يمكنها أن تخلصني من الضغط الذي أشعر به في داخلي
    Kusursuz değiliz. Yani bu tür bir baskı altında bir şeyler yapıyorsun. Open Subtitles روبن ، لسنا مثاليين أعني تحت ذلك النوع من الضغط
    Kusursuz değiliz. Yani bu tür bir baskı altında... ..bir şeyler yapıyorsun. Open Subtitles روبن ، لسنا مثاليين أعني تحت ذلك النوع من الضغط
    - Tabii ki bu. Bak görünüşe göre üzerinde çok büyük bir baskı vardı. Open Subtitles بالطبع إنه هو، إسمعي يبدو أنك كنت تحت الكثير من الضغط
    Kızkardeşinden ve savcılıktan onu tutuklamam için epeyce bir baskı var. Open Subtitles إنني أتلقّى الكثير من الضغط من أختها ومكتب المدعي العام لإلقاء القبض عليه
    Babası öldüğünden beri büyük bir baskı altında. Open Subtitles لقد كان تحت صفقة كبيرة . من الضغط منذ أن مات والده
    Üzerimde çok büyük bir baskı var. Herkes benden, bu işi hemen öğrenmemi bekliyor. Open Subtitles هنالك الكثير من الضغط ، و الجميع يتوقع أنني سأتقنها بسرعة
    Şişirilmiş bir ilgiyi yukarıda tutmak üzerinde bir baskı yaratıyor mu? Open Subtitles هل كان هناك ضغط كبير و أنتِ تسعين للشهرة؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more