Ne kadar zor olduğunu bir düşünün ve biz bunu başardık. | TED | تخيلوا مدى صعوبة الأمر، لكننا فعلنا ذلك. |
bir düşünün onlar bununla yüzleşmek yerine o uzuvlarının yenilenmesini düşünebilirlerdi. | TED | تخيلوا الموقف إذا استطاعوا أن يقوموا بإعادة توليد أطرافهم بدلًا من التعامل بالأطراف الصناعية |
Dünyanın başlangıcından beri, her yere yağmış olan bütün kar tanelerini bir düşünün. | Open Subtitles | أعني، فكروا في كُل كِسَف الثَلج التي سقطَت فوقَ العالَم خِلالَ تاريخ الأرض |
bir düşünün, ciddi kafa travmasıyla gelen bir hasta olduğunda, beyni şişiyor ve bu onun kafatası basıncını artırıyor. | TED | عليكم تخيل عندما يأتي المريض مع صدمة حادة في الرأس، يكون دماغه متورماً وهو يزيدُ من الضغط داخل جمجمته. |
Bir düşünün: Dört-harflik genetik kod var: A, C, G ve T. | TED | فكروا بهذا: لدينا أربعة أحرف للشفرة الجينية: A, C, G و T. |
Elbette size kalmış, bay Preston. bir düşünün. İzninizle. | Open Subtitles | و الأمر متروك لك بالطبع , يا سيد بريستون . فكر فى الأمر , معذرة |
Yeni teknolojilerimiz sayesinde daha ne kadar fazlasının keşfedilmeyi beklediğini bir düşünün. | TED | تخيلوا كم غيرها يوجد هناك في انتظار التكنولوجيا لكي تراها. |
Bir düşünün: 2013'te, milenyumun ikinci 10 yılında, eğer bir kanser teşhisi ile ilgili endişeleriniz varsa doktorunuza gidersiniz, kemik taramaları biyopsiler ve kan testleri yaptırırsınız. | TED | تخيلوا ذلك : في عام ٢٠١٣ العقد الثاني من الألفية وقد ساورك الشك بشأن الإصابة بالسرطان فذهبت للطبيب ، وأجريت مسحا للعظام وتحليلا للخلايا، واختباراً للدم |
demiş. Ama bir düşünün, ya bu kadın KGS'nin ne olduğunu bilmeseydi ya da bu konuşmayı hiç yapmamış olsalardı? | TED | و لكن تخيلوا ان لم تكن هذه المرأة واعية بمخاطر الختان ان لم يخوضوا ذلك النقاش؟ |
Ancak henüz Guggenheim'a gitme şansı olmamış, mimari okuyan Bombay'daki bir çocuk için bu erişimi bir düşünün. | TED | ولكن تخيلوا أن يشعر بهذا الإحساس طفل من بومباي يدرس فن العمارة، لم تسنح له الفرصة بأن يزور متحف غوغنهايم بعد. |
Son okuduğunuz kitabı bir düşünün sayfanın sonuna geldiğinizde ne anlattığı hakkında fikriniz yok. | TED | فكروا في آخر كتاب قرأتموه، عند الوصول إلى نهاية الصفحة، ولم تفهموا ما قرأتموه. |
Gen haritasından kardiyomiyopati olma ihtimali tespit edilen bir başkan seçmek ister miydiniz? Şimdi bir düşünün. | TED | هل تريدون حقا أن تنتخبوا رئيسا يقترح جينومهم اعتلالا في عضلة القلب؟ الآن فكروا في ذلك، إنها 2016 |
Eğer hepimiz sade çözümlerle gelirsek neler başarabileceğimizi bir düşünün. | TED | تخيل ما يمكننا جميعاً فعله إذا توصلنا جميعاً لهذه الحلول، |
Şunu bir düşünün: güvenmediğinizde ne yaparsınız? | TED | فكر في الامر مليا. تخيل انك في وضع لا توجد فيه ثقة ماذا ستفعل؟ |
bir düşünün. Evet. Cevap şu: Bir kız arkadaşım vardı. | TED | فكروا بهذا . اجل الجواب هو كان لدي صديقة . |
Bir düşünün: buz işiyle bir fabrika nasıl döner? | Open Subtitles | فكر فى هذا كم من النقود يمكن ان يجلبه مصنع الثلج |
bir düşünün; araç radyo sinyali aldığında yazılım tarafından işlenir. | TED | فكروا بالأمر. عندما تتلقى السيارة إشارة راديو تتم معالجة الاشارة بواسطة برنامج. |
bir düşünün, Yüzbaşı Keller'ı köşeye sıkıştırmıştık, değil mi? | Open Subtitles | فكّر بالأمر يا (كابتن)... كنّا قريبين من (كيلر)، صحيح؟ |
Bunu bir düşünün Rahibe. Bu adamın ne kadar kibirli olduğunu görün. | Open Subtitles | فكرى كم سيكون هذا تعجرفاً ياأختاه |
bir düşünün. Bu cinayeti izleyicilerle paylaşıyor. | Open Subtitles | فكّر في هذا للحظة، يتشارك هذه الجرائم مع مجموعة من المشاهدين |
- Harika bir fikir. - bir düşünün. Olursa izlemek isterim. | Open Subtitles | فكّرا في الموضوع، أريد أن تكون لي علاقة بالأمر إن تحقّق إنجازه يوماً |
bir düşünün. | Open Subtitles | فكّروا بالأمر قد نترك وظائفنا ونكون مثل (كيني)، |
bir düşünün. | Open Subtitles | فكّروا بشأن ذلك. |
bir düşünün. | Open Subtitles | فكّرْ في الموضوع. |
Bunu bir düşünün, hayatın harika olacak. | Open Subtitles | فكر بالموضوع , حياتك ستكون رائعه |
Bugünün dünyasında bile durumları gerçekten korkunçtu Fakat bir düşünün ne kadar daha kötü olabilirdi. | TED | حتي لو حدث ذلك في يومنا هذا، لسيكون موقفهم خطير أيضًا. تخيّلوا إذًا كم كان الأمر سيئًا في ذلك الزمان |