Yani, kendi yarattığı bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | اعني , انها تعيش في عالم من صنعها |
Yani, kendi yarattığı bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | اعني , انها تعيش في عالم من صنعها |
Karanlık bir dünyada yaşıyor. Lanetlenmişlerin ruhlarıyla savaşıyor. Senin müziğin bu kasvetli ruh halini yakalamaktan uzak. | Open Subtitles | هو يعيش في عالم مظلم يحارب الأرواح الملعونة. |
Çünkü İri-Mavi-Beyaz çocuk siyah beyaz bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | لأن ولد أزرق كبير يعيش في عالم من الأسود والأبيض |
Evet, büyük ihtimalle. Başka bir dünyada yaşıyor çünkü. | Open Subtitles | ربما لن يفهم ذلك لانه يعيش في عالم مختلف |
Joe Longo bütün hediyelerin bir bedelle geldiği kederli bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | - جو لونجو يعيش فى عالم تعيس جداً حيث أن كل هدية تكون بمقابل |
O sağlıklı olmayan bir dünyada yaşıyor. Haydi ona değişik bir yer gösterelim. | Open Subtitles | انة يعيش فى عالم غير صحى |
Başka bir dünyada yaşıyor. Öyle değil mi, Peter? | Open Subtitles | إنّه يعيش في عالم آخر أليس كذلك، ( بيت ) ؟ |
Adam başka bir dünyada yaşıyor. - Anlaşıldı tamam. | Open Subtitles | سعيداً إنه يعيش في عالم آخر |
- Zorlu bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | -إنه يعيش في عالم قاسي |
Shaw senin kurallarının geçmediği bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | (شاو) يعيش في عالم لا يلتزم بقوانينك |