| Hatta, sana bir hediyem var. Yeni kitabımın bir kopyası. | Open Subtitles | ولكنني أقدّر وجودكِ معي حقاً في الواقع، لديّ هدية لكِ |
| Ama sana özel bir hediyem olmadığı anlamına gelmez bu. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يعني أني لا أحمل هدية خصيصاً لأجلك |
| Sana minik bir hediyem var. - Nedir o? | Open Subtitles | نحن نستطيع أن نصلح هذا لدى هدية صغيرة لك |
| Başka bir hediyem daha var. | Open Subtitles | انه ربما تحتاج هذا المسدس و أحضرت هدية أخرى |
| Senin için özel bir hediyem var İşte al, oğlum. | Open Subtitles | عندي هديه خاصه لك علي اي حال علي الذهاب يا بني |
| Parlak Göz, sana bir hediyem var. | Open Subtitles | شكرا لك يا صاحب العينين البراقتين ، لدي هدية من أجلك |
| Size bir hediyem var, Bay Marston-- | Open Subtitles | ..أحضرت لك هدية سيد مارستون.. كويغلي حي.. |
| Her neyse, sana bir hediyem var. Bu teleskobu Gökyüzü Gözlem Şenliği'nde kazandım. | Open Subtitles | عموماً ، أحضرت لك هدية إنه تيلسكوب فزت به بمهرجان البصريات |
| Sana özel bir hediyem var. Ama onu gecenin ilerleyen saatlerinde vereceğim. | Open Subtitles | وأنا لديّ هدية مميزة لك لكن سأعطيها لك لاحقاً في الليل |
| Garaj yolunda sana bir hediyem var. Tanrım! | Open Subtitles | هناك هدية صغيرة لك مستلقية في ممر السيارة |
| Korkarım hanımefendi için bir hediyem yok, ama durun biraz. | Open Subtitles | للأسف لم أحضر هدية للمضيفة لكن انتظر لحظة |
| Korkarım hanımefendi için bir hediyem yok, ama durun biraz. | Open Subtitles | للأسف لم أحضر هدية للمضيفة لكن انتظر لحظة |
| Şimdi, eğer izin verirsen, alınacak bir hediyem var. | Open Subtitles | والآن, هلّا تعذريني, لدي هدية أدفع ثمنها |
| Buna rağmen size bir hediyem var, buraya kadar boşuna gelmemiş oldunuz. | Open Subtitles | على كل حال. أحضرت لك هدية ستجعل من الرحلة ذات شأن |
| Seni ne kadar özlediğimi göstermek... için sana özel bir hediyem var. | Open Subtitles | ولأريك مقدار حبي لك فقد أعددت لك هدية مميزة |
| Taşınmasından dolayı duyduğum heyecanı ona göstermek için bir hediyem var ona. | Open Subtitles | لقد احضرت لها هدية لتشعر اننى متحمس لامر الانتقال |
| Sana bir hediyem var. ama aşağı inip kendin alman gerekiyor. | Open Subtitles | لدي هدية لك, لكن يجب عليك النزول, والحصول عليها |
| Ama benim senin için bir hediyem henüz yok. | Open Subtitles | ليسلدي.. لا يوجد لدي هدية لكِ أنتِ مبكّرة بـ 3 أسابيع |
| Senin için özel bir hediyem var İşte al, oğlum. | Open Subtitles | عندي هديه خاصه لك علي اي حال علي الذهاب يا بني |
| Neyse, senin için de bir hediyem var. | Open Subtitles | -على كلّ حال، لديّ هديّة من أجلك أيضاً |
| Her zaman kullanabileceğiniz bir hediyem var. İzniniz olursa. | Open Subtitles | عِندي لك هدِيه الموسم بعْد إذنِك |
| Seni çağırdım çünkü sana bir hediyem var... | Open Subtitles | لقد اتصلت بك لأنني أردتك أن تشهد هذا بنفسك |