Bana Charlie'yle bir ilişkisi olduğunu söyledi. İki ay önce. | Open Subtitles | التى قالت أنها كانت على علاقة مع تشارلى قبل شهرين. |
Debbie ve Roger Zisk hakkında haklıydın.Onların bir ilişkisi varmış | Open Subtitles | انظر كنت محقا بشأن ديبي وروجر زسك كانا على علاقة |
Bir erkek başka bir ilişkisi olmadığına karısını nasıl ikna edebilir? | Open Subtitles | كيف يقدر رجل ان يقنع زوجته انه ليست له علاقة غرامية؟ |
- Ben şu anda çok ciddi bir ilişkisi olan bir evsizim. | Open Subtitles | أنا الآن شخص بلا مأوى في علاقة جدية جدا. |
Annemin bir ilişkisi olduğunu öğrendiği gece. | Open Subtitles | الليلة التي أكتشف فيها أن أمى تقيم علاقة |
Bu kaçamak yapacağı veya bir ilişkisi olduğu ya da başka bir anlama gelmez. | Open Subtitles | إنه ليس كما لو انه سوف يجري و يحظي بعلاقة غرامية أو أى شئ |
Yani hiçbir fikrin yok bir ilişkisi olup olmadığı hakkında. | Open Subtitles | لذا ليس لديك فكرة إذا هو كانت لديه علاقة غرامية |
Eğer bu kız ile bir ilişkisi varsa kayıtlara geçmiş olması lazım. | Open Subtitles | لو كان على علاقة غراميّة بهذه الفتاة، فلابدّ أن يكون هناك سجل. |
Güzellik salonunda çalışan birisiyle herhangi bir ilişkisi olan var mı? | Open Subtitles | الآن، أهُناك أيّ أحدٍ هُنا على علاقة بشخصٍ من مجال الجمال؟ |
Mrs Kennicut'un bir ilişkisi vardı, biliyorsunuz? Eee... Bu lezetli. | Open Subtitles | بدا لي أن السيدة كانت على علاقة عابرة هذا لذيذ كيف تصنعونه ؟ |
Öyle görünüyor ki, Mrs Kennicut'un.., onun bir ilişkisi vadı. - Ve, eee... - Ah? | Open Subtitles | أن السيدة كانت على علاقة حينما ترسل الوصفة هلا ترسلها للمنزل |
Ve kadının polis şefi olan bir adamla bir ilişkisi var. | Open Subtitles | و كانت على علاقة غرامية بهذا الشخص, رئيس الشرطة |
Oğlum, her genç erkek dedesiyle bir ilişkisi olsun ister. | Open Subtitles | يا بني كل شاب يرغب في أن تكون له علاقة بجده |
Ve 60 yaşında olup, bir kadınla ciddi bir... ilişkisi olmamış kaç erkek tanıyorsun? | Open Subtitles | و كم رجل في الستينات تعرفهم كان في علاقة جادة مع سيدة؟ |
Kütüphanecinin bir ilişkisi varmış. - Muhtemel. | Open Subtitles | كانت أمينة المكتبة تقيم علاقة غرامية سريّة. |
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama onun bir ilişkisi varsa, tüm erkekler gibi o da değişmez. | Open Subtitles | أكره أن أقول هذا , لكن إذا كان يحظي بعلاقة غرامية رجال كهذا لا يتغيرون |
Baban ölmeden önce sana bir ilişkisi olduğunu mu söyledi? | Open Subtitles | والدك اخبرك انه كانت لديه علاقة قبل ان يموت ؟ |
Eşinizin bir ilişkisi olduğuna ikna olduk. | Open Subtitles | نحن مقتنعون أن زوجتك كانت على علاقة غير شرعية |
Babamın bir ilişkisi oluyor... kimse bana söylemiyor. | Open Subtitles | أعني , أبي كان في علاقة أخرى ولم يخبرني أحد |
Başkan'ın Olivia Pope ile bir ilişkisi var mı? | Open Subtitles | هل الرئيس على علاقة حميمية مع أوليفيا بوب ؟ |
Her birinin romantik bir ilişkisi var ve her biri geniş bir arkadaş repertuvarına sahip. | TED | كل واحد منهم لديه علاقة عاطفية و كلا منهم لديه عدد عريض من الأصدقاء. |
Demek Oscar'ın kurbanla bir ilişkisi vardı? | Open Subtitles | إذاً، (أوسكار) كانت لديه علاقةٌ مع الضحية؟ |
Eğer sana, onun bir ilişkisi olduğunu düşündüğümü söyleseydim, benim suçlu olduğuma ikna olurdun. | Open Subtitles | إذا كنت تعرف بأنني قد أشك بانها على علاقةٍ ما لكان لهذا أن يقنعك بأنني مذنب |
Eski kocamın, biz evliyken bir ilişkisi vardı ve ben hiç... | Open Subtitles | زوجي، في الواقع زوجي السابق كاد أن يقيم علاقة عندما كنّا متزوجين |
Eğer bir ilişkisi varsa, ortaya çıkardı. | Open Subtitles | إن كان هنالك علاقة غرامية، فستظهر |
Annenin bile yakın zamana kadar flamenko dans hocası ile bir ilişkisi vardı. | Open Subtitles | . الأم كان لديها علاقة غرامية مع مدرب الرقص الغجري حتى فترة قريبة |