| Amfetamin ve video oyunları... Oldukça güçlü bir karışım olabilir. | Open Subtitles | أمفيتامين ، ألعاب فيدو عنيفة يمكن أن يكون خليط فعال |
| Daha ziyade hayatlarında grilik görüyorum bir karışım, siyah ve... | Open Subtitles | أرى حياتهم ، و كأنها، دراسة للون الرمادي الباكر، خليط من السواد و. |
| Bir insan bedeni ile, aslan kafasını birleştiren hayret verici bir karışım. | Open Subtitles | ما هو مدهش، أن المجسم مزيج من جسم الإنسان و رأس الأسد |
| Hastanede çok etnik, kültürel bir karışım vardır. | Open Subtitles | دائماً هناك مزيج عرقي ثقافي في موظفي المستشفى |
| Hapları yutmakta zorlanıyor bu nedenle deriden uygulamalı bir karışım hazırlamak zorundayım. | Open Subtitles | لديه صعوبة في البلع لذلك كان علي أن أصف له هذا المزيج |
| Antonio, yeni bir karışım hazırla. | Open Subtitles | أنطونيو اصنع مزيجاً جديداً على نفس المنوال السابق ماذا؟ |
| Bu daha çok, ayırt edilemez bir karışım. | TED | ولا نوع من الخليط الغامض. |
| Depoda bulduğum bitkilerden ve yağlardan oluşan bir karışım. | Open Subtitles | إنه خليط من بعض الاعشاب والزيوت وجتها مخزنة في صندوق |
| "10 litrelik bir karışım, 1 'i meyve suyu, 9'u su. | Open Subtitles | حسناً، حسنا، دعونا نرى عشرة أرباع خليط فيها جزء واحد عصير وتسعة أجزاء ماء |
| Biliyorum. Ona kokulu tütün karşılığında kahve ve odun kömüründen oluşan bir karışım satmaya çalıştım. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أبيعه خليط من القهوة والفحم |
| Kafatası kırığında yağ ve cila ihtiva eden ki bunlar tek kutuplu hidrokarbonlardır homojen bir karışım buldum. | Open Subtitles | وجدت أدلة على وجود خليط مُتجانس من سلسلة دُهنية شمعية والتيّ تُعد هيدروكربونات غير قُطبية وهذا الكسر في الجُمجمة |
| Ağırlıklı olarak organik bileşikler içeren bir karışım. | Open Subtitles | إنّه خليط من مركبات عضويّة خاصّة، بما في ذلك كميّات ضئيلة من حبوب اللقاح. |
| Toplama gününe bakarak bunu söylemek çok zor ama sanırım oldukça enteresan bir karışım oldu. | Open Subtitles | من الصعب الحكم عليهم فقط من رؤيتهم يوم الحصاد ولكن اعتقد ان هذا خليط مثير للأهتمام |
| Büyüme hormonu, akne tedavisi için kullanılan geniş kapsamlı antibiyotik ve terlemeyi kontrol eden kimyevi bir karışım. | Open Subtitles | هرمون نمو المضادات الحيوية واسعة الطيف المستخدمة لعلاج حب الشباب و مزيج كيميائي للتحكم بعملية التعرق |
| Hayır. Sosyal acayiplik, narsislik, fantezilerden oluşan, bir karışım gösteriyorlar. | Open Subtitles | كلا, كلا, كلا, هم يشيرون الى مزيج من الإبتذال العادي للإرتباك الإجتماعي |
| Bu, bana özel bir karışım. | Open Subtitles | .. هذا مزيج امتلاكي , قمتُ بمزجه في صحن زرع العينات |
| Bu sayede doğal bir kokusu olan güzel ve temiz bir karışım elde edilir. | Open Subtitles | هذا يفترض ان يخلق مزيج رائع ، نظيف برائحة طبيعية |
| Aslında yulaf, kurtçuk ve çekirgeden oluşan özel bir karışım. | Open Subtitles | انه في الحقيقة ، مزيج من الشوفان ، الديدان ، واجزاء الصراصير |
| Gurur-korku arası bir karışım. | Open Subtitles | ـ أجل ـ حقاً، إنه مزيج من الفخر والخوف قليلاً |
| Tüm bu bir karışım yaratmak için birleştirilen şeyler beni şekillendiriyor ve bana bilinç kazandırıyor. | Open Subtitles | كل ذلك يمزج لصنع المزيج الذي يكونني ويحي ضميري |
| Tüm bu, bir karışım yaratmak için birleştirilen şeyler beni şekillendiriyor ve bana bilinç kazandırıyor. | Open Subtitles | كلّ ذلك يندمج ويُكوّن المزيج الذي يُشكّلني، ويُنهض وجداني. |
| Ya birileri bana bütün bu ilaçlardan bir karışım yapıp verse? | Open Subtitles | ماذالو.. أعطاني أحد مزيجاً من تلكَ العقاقير؟ |
| Görünüşe göre sana başka bir karışım vermişler. | Open Subtitles | ولكن يبدو أنك تملك مزيجاً مختلفاً |