bir masa kapalım da fıçının dibini görelim cinsinden tatsız. | Open Subtitles | شائك مثل، دعنا نحصل على طاولة وبعض الجولات من الخمر. |
bir masa kapalım derken filmi kaçırmıştık | Open Subtitles | وفشلنا جميعاً في الحصول على طاولة وفوّتناه |
1993 yılında Seattle’daki konferansta bir masa vardı ve Marc Andreessen adındaki bir adam WWW için yazdığı küçük browserini tanıtıyordu. | TED | في 1993، كان هناك طاولة في نفس المؤتمر في سياتل، وكان هناك شخص يُدعى مارك أندريسن قام بعرض متصفحه الصغير للويب |
Sadece gazete ve bant kullanarak bir masa yapın. | Open Subtitles | اصنع طاولة من الجرائد و الشريط اللاصق فقط |
Müsaadenizle. Sizin için başka bir masa bulmaya çalışayım. | Open Subtitles | اسمحوا لي ، سوف اراى ان كنت استطيع ان اجد طاوله اخرى لكم |
Ama ben bunu fark edene kadar beni bir masa işine atmışlardı ve davaya yaklaşmama bile izin vermiyorlardı. | Open Subtitles | لكن عندها وضعوني للعمل على مكتب للطلبات ولم يسمحوا لي بالاقتراب من القضية |
Cuma akşamı saat dokuz için terasta bir masa istiyorum. | Open Subtitles | أستمع, أريد مائدة على التراث يوم الجمعه في تمام التاسعة |
Çatıda iki kişilik bir masa ayırabilir misiniz? | Open Subtitles | هل يمكننى الحصول على مائده لشخصان على السطح؟ |
-Gitme. Başka bir masa buluruz. | Open Subtitles | لا، لا ترحلي يمكننا الحصول على طاولة أخرى |
Şehrin en iyi lokantasında rezervasyon yaptırmadan bir masa kaptığımıza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أننا حصلنا على طاولة في أفضل مطعم في البلدة.. بدون أي حجز مسبق |
Şimdi de bir masa dolusu zencileri mi hallediyorsun? | Open Subtitles | أتدخل هنا على طاولة ممتلأة بالزنوج ؟ ما الذى تفعله هنا ؟ |
Yere monte edilmiş küçük, kare bir masa, her iki yanında da iki metal sandalye var. | TED | كانت هناك طاولة صغيرة مربعة مثبتة في الأرض، وكرسيان معدنيان، واحد على كل جانب. |
Quake'te size bir masa hazırladık. Bizden. | Open Subtitles | هناك طاولة مجانية تنتظركم في مطعم، الزلزال |
Ama acele edersek, jezebel'de bir masa ayarlatabiliriz. | Open Subtitles | لكن إذا أسرعنا يمكن أن نحصل عل طاولة في جيزبل |
Tahta bir koltuk, uygun renkte duvar kağıtları ve büyük, geniş, pirinç bir masa. | Open Subtitles | أريكة مقنبرة ، قماش فلمنكى موشى طاولة من طراز "ريجنسى" مبروزة بالنحاس الأصفر |
Acaba Cumartesi günü... saat 8'de dört kişilik bir masa ayırtabilir miyim? | Open Subtitles | اهناك فرصة للحصول على طاوله لاربعة مساء السبت الساعه الثامنه؟ |
Belki bizim ofise de bunun gibi bir masa alırım. | Open Subtitles | لربما سأحصل على مكتب كهذا، من أجل شركتنا |
Beyaz karlar ortasında, iki kişilik çok güzel bir masa hazırlanmıştı. | Open Subtitles | لقد كان هناك مائدة عشاء جميلة وسط منطقة بيضاء ثلجية واسعة |
Bu büyük bir masa, yani... bir kişilik daha yer vardır. | Open Subtitles | انها مائده كبيره وهناك مكان لفرد آخر |
Öyle mi? Eğer vajinandan bir masa çıkartmadıysan, aynı şey değil. | Open Subtitles | حسنا، إلا إذا كنت دفعت مكتب من المهبل، وليس الشيء نفسه. |
Tuzlu kraker bölümün orada bir masa var. | Open Subtitles | هناك منضدة قرب عربة الكعك المُملّح. |
Böyle buyrun efendim arka tarafta, gözden uzak bir masa ayırdık size. | Open Subtitles | صحيح، هذا الطريق، سيدي لدينا طاولة جميلة لاجلك، في مكان مخفي بالخلف |
bir masa dolusu geçerli sebebim var. | Open Subtitles | لدىّ مكتب ملئ بالقضايا المُحتملة |
İkiye kırmış. bir masa kırabilecek miyim? | Open Subtitles | فشطرها نصفين سأكون قادرًا على شطر طاولة ؟ |
Cuma günü bir masa ve credenza gelecek. | Open Subtitles | وهذه هي الطاولة المكتبية و طاولة جديدة ستأتي الجمعة |