"bir mesele" - Translation from Turkish to Arabic

    • مسألة
        
    • إنه أمر
        
    • مشكلة
        
    • قضية
        
    • أمر بسيط
        
    • إنّه أمر
        
    • هناك تسليط
        
    • مسألةٌ
        
    • مسأله
        
    • لتصفية حساب
        
    Tietjens denen adamı görmem gerek. Bir şiir hakkında acil bir mesele var. Open Subtitles أنا يجب أن أرى ذلك الزميل , تيجنز أنها مسألة مستعجلة حول سوناتة
    Bu da terörist saldırıyı askeri bir mesele haline getiriyor. Open Subtitles مما يجعل هذا الهجوم الارهابي هى مسألة خاصة بالقوات العسكرية
    Belki bu sayıyı açıklamak sadece teknik bir mesele, uzmanlardan başka hiç kimseyi ilgilendirmeyen teknik bir detay. TED ربما شرح هذا الرقم مجرد مسألة تقنية تفاصيل تقنية تهم الخبراء ولكن غير متعلق بأي احد آخر
    Basit bir mesele ama bir mesele var. Open Subtitles كلا يا صديقي إنه أمر بسيط ما عدا شئ واحد
    Başka bir mesele olsaydı, seninle uzlaşıp isteklerine boyun eğerdim. Open Subtitles فى أى مشكلة أخرى كنت لأحاول جاهداً أن أتعايش معك
    Yoksulluktan gelen biri olarak, bu benim için kişisel bir mesele. TED وكشخص عانى من الفقر، إنها مسألة شخصية بالنسبة إلي.
    Ve yeni bir işletim sistemi yazmak kaprisli bir mesele değildi. TED وكتابة نظام تشغيل جديد لم يكن مسألة مزاج متقلب.
    Çünkü bir mekânı iyi tasarlamak, yalnızca bir estetik sorunsalı yahut hazla ilgili bir mesele değildir. TED لأن الأماكن ذات التصميم الجيد ليست مجرد مسألة ذوق أو موضوع جماليات.
    Bu hassas ve ciddi bir mesele beni çok üzüyor. Open Subtitles إنها مسألة خطيرة وحساسة ضايقتني نوعاً ما
    Çünkü krallık için hayati önem arzeden bir mesele hakkında görüşlerinize ihtiyaç var. Open Subtitles لتقديم نصحكم الرسمى فى مسألة غاية فى الاهمية بالنسبة للتاج
    Bir çek yazın, baba. Bu çok önemli, kişisel bir mesele. Open Subtitles فقط أكتب شيك ، أبي إنها مسألة شخصية مهمة جدا
    Takdir edersiniz ki, kolay bir mesele değil. Open Subtitles أنت يمكن أن تقدر بأن الأمر ليس مسألة سهلة
    Kişisel bir mesele var da benimle bu küçük bok kafa arasında. Open Subtitles ..إنها نوعا ما مسألة شخصية بيني وبين هذا الحقير
    Fazla uzun sürmez. Kişisel bir mesele. Open Subtitles إن هذا لن يأخذ مدة طويلة إنها مسألة شخصية
    Köle isyanı asla basit bir mesele değildir. Sicilya'yı hepimiz hatırlıyoruz. Open Subtitles ولكن ثورة العبيد ليست مسألة بسيطة, جميعنا نتذكر سيسلي
    Bunun önemsiz bir mesele olduğunu düşünebilirsiniz. Open Subtitles قد تعتقدين أن هذه مسألة صغيرة لكنها ليست كذلك
    Bu önemli bir mesele ve sizinle birkaç dakika da olsa konuşmam gerek. Open Subtitles إنه أمر هام, وأنا فقط أريد التحدث معك لبضع دقائق
    Bu teknolojik bir mesele değil, ve bu dağılımı yaptığımız zaman park yapmak hiç bir anayasada anayasal bir hak olarak yer almadığını unutmamalıyız. TED هذه ليست مشكلة تكنولوجية، ويجب أن تذكر حين نجري ذلك التقسيم أنه ما من دستور في العالم، يعتبر ركن السيارات حق دستوري.
    Ne kadar küçük bir mesele ve hiç biriniz bu sorunu çözemedi mi? Open Subtitles يا لها من قضية تافهة ولا أحد منكم يمكن أن يحلّ هذه المشكلة؟
    Maaşın için avans verdiğim on pound ile ilgili bir mesele var. Open Subtitles هناك أمر بسيط يتعلق بعشرة دولارات أعطيتها لك مقدما من راتبك
    - Henüz karar vermemişti. Biraz zor bir mesele sonuçta. Open Subtitles لم يكتشف أيّ خطط بعد إنّه أمر جلل، كما تعرفين؟
    İşlediğin suçun özelliği nedeniyle Whistler olayı politik bir mesele. Open Subtitles (هناك تسليط سياسي على (ويسلر نظراً لطبيعة جريمته
    Ayrıntıları paylaşamam fakat Sunagakure'nin iç işleriyle alakalı bir mesele bu. Open Subtitles ،لا يمكنني الخوض في التفاصيل لكن هذه مسألةٌ داخلية لقرية الرمل
    Pekâlâ, çok önemli bir mesele. Yüzüğü aldığında nasıl bir görüntü çizmek isteriz? Open Subtitles حسنًا ، مسأله مهمة ماذا تريدون "أن نُخْرِجْ شكل "والتر
    Octavius Messala ile aramızdaki bir mesele. Open Subtitles إن ذلك لتصفية حساب بيني و "أوكتافيوس ميسالا"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more