Bununla ilgili metin düzeltme veya sayfa onaylama diye bir rol var. | TED | هناك دور مرتبط بالمراجعة يُسمى مراجعة النسخ المطبعية التجريبية، أو صفحة الموافقات. |
Generallerimizden biri dizide konuk oyuncu olacak. Küçük ama önemli bir rol. | Open Subtitles | أحد جنرالاتنا سيحل ضيف شرف في المسلسل، إنه دور صغير، ولكنه محوري |
Tüm o deneme çekimlerinden sonra sanırım bir rol kapmış. | Open Subtitles | اعتقدت انها اخيرا بعد كل الاختبارات حصلت لنفسها على دور |
Karşılığında Higgs alanı nükleer kuvvet modelimizde önemli bir rol oynuyor. | TED | وبدوره يلعب مجال هيغز دوراً أساسياً في نموذجنا لضعف القوة النووية. |
(Video) MM: Çünkü seyircilerin bir şey yapması için bir rol biçti. | TED | مشهد: لأنها قدمت للمشاهدين دورا في صنعه ، شيئا ما ليشاركوا به. |
O budala Spencer'in benden bir rol daha çalmasına müsaade etmeyeceğim. | Open Subtitles | ان لن اجعل ذلك الاخرق سبينسر يلعب دور اخر من ادواري |
Seksten keyif almanda duygusal bağlılık önemli bir rol oynuyor mu? | Open Subtitles | هل الارتباط العاطفي له دور هام في قدرتك على الاستمتاع بالجنس؟ |
Acımasız paralı askerler olarak size biçilmiş bir rol vardı. | Open Subtitles | كما حومة المرتزقة لك شغل مكانة، كان لديك للعب دور. |
O zamanlar kıymetini bilmediğim şey ise, tedavimde ve iyileşmemde büyük bir rol oynayacak olan işimdi. | TED | والذي لم أقدره آنذاك، فالعمل لعب دور كبير في علاجي واستردادي للعافية. |
Burada pek çok insan için bir rol var -- öğretmenler, ebeveynler, sanatçılar -- birlikte keşfeden olmak için. | TED | هناك دور للعديد من الاشخاص معلمين، اباء، مؤدين ليصبحو مكتشفين معا |
Bu da mimar için yeni bir rol oluşturuyor. | TED | وبالتالي يؤدي ذلك إلى دور جديد للمعماري. |
Bürünmeyi sevdiğim başka bir rol de gösteri sanatçılığı. | TED | وهنا دور آخر أحب أن أضيفه لقائمتنا هو الفنان التطبيقيّ. |
Bu yüzden, yeni festival, seyirciye gösteriyi şekillendirmesinde hayati bir rol sunuyor. | TED | المهرجانات الجديدة تطلب من الجمهور تأدية دور أساسي في العرض |
Fermantasyon, insani gelişimimizde bir kez daha önemli bir rol oynayabilir. | TED | يستطيع التخمر أن يؤدي دوراً هاماً مرةً أخرى في تطورنا البشري. |
Ama bu okulun işleyişinde çok önemli bir rol oynadığıma inanıyorum. | Open Subtitles | لكنني أؤمن بأنني ألعب دوراً حيوياً في تحريك الأجواء بهذه المدرسة |
O gerçek bir prodüktördü ve bana filminde bir rol vermek üzereydi. | Open Subtitles | كان هذا منتجا حقيقيا وكان علي وشك أن يعطيني دورا في الفيلم |
O kadar önemli bir rol değil. Ama incelikli bir rol. | Open Subtitles | انه ليس بذاك الدور الكبير يا ايلي و لكنه دورا بارز |
Sonraki yıl daha büyük bir rol aldım. | Open Subtitles | وبعد ذلك بالسنةِ التالية، لقد حصلتُ على دورٍ أفضل. |
Bu sadece bir rol, tamam mı? | Open Subtitles | إنها تمثيلية , حسناً؟ |
Evrenimizin yapı taşları olan galaksilerin oluşumunda kritik bir rol oynadılar. | TED | بل لعبت دورًا محوريًا في عملية تكوين المجرات، اللبنات الأساسية لكوننا. |
Şirketler. Dünya sorunlarını çözmede şirketlere önemli bir rol düşüyor. | TED | للشركات دورٌ كبير لتلعبه في القضاء على مشكلة المجاعة في العالم. |
Yeni filminizde ona bir rol vermeyi düşünüyor musunuz? | Open Subtitles | هل تخطط لضمها ضمن طاقم هذا الفيلم الجديد؟ |
Birleşmenin gecikmesinde çok önemli bir rol oynadığını fark etti. | Open Subtitles | لقد أدركت أنها في موقعٍ متميّز كي تُعطّل الإندماج |
CA: Peki makine öğrenimi bunda nasıl bir rol oynadı? | TED | كريس: ماهو الدور الذي قامت به تعلّم الآلة؟ |
Yöneticisi olduğum bir rol yapma oyunu için müzik listesi derliyorum. | Open Subtitles | إنني أجمع قائمة موسيقية خاصة بلعبة تقمص الأدوار التي أستضيفها |