"bir seçeneği" - Translation from Turkish to Arabic

    • لديه خيار
        
    • له خيارا
        
    • الخيار
        
    • خيار آخر
        
    • تملك خياراً
        
    İçerde bir adamım var, başarmaktan başka bir seçeneği olmayan bir adam. Open Subtitles لدي رجل بمكان.. رجل ليس لديه خيار إى أن ينجح.
    Bu işi bitirdiğimde, Başkan'ın tavsiyenizi dinleyip Yıldız Geçidi Komutası'nı değiştirmek dışında bir seçeneği kalmayacak. Open Subtitles عندما إنتهي تقديم الأدلة . الرئيس لن يكون لديه خيار , عدا إتباع توصياتك وتنظيف المنزل من قيادة بوابة النجوم
    Bu her şeylerini kaybetmiş varlıklı bir ailenin... ve onları bir arada tutmaktan başka... bir seçeneği olmayan oğullarının öyküsü. Open Subtitles الآن قصة العائله الغنية ... التي خسرت كل شيء و الابن الوحيد ... الذي لم يكن له خيارا سوى إبقائهم مع بعض
    Bu her şeylerini kaybetmiş varlıklı bir ailenin... ve onları bir arada tutmaktan başka... bir seçeneği olmayan oğullarının öyküsü. Open Subtitles الآن قصة العائله الغنية ... التي خسرت كل شيء و الابن الوحيد ... الذي لم يكن له خيارا سوى إبقائهم مع بعض
    O insanların umutsuzca yaşamak dışında hiç bir seçeneği yoktur. Open Subtitles الخيار الوحيد للإنسان أن يعيش جنباً إلى جنب مع اليأس.
    Bu seçimi onlar yapmadı. bir seçeneği olan bizlerin onlara karşı da bir sorumluluğu var. TED انهم لم يختاروا ذلك. نحن الذين لدينا الخيار لدينا الفرصة
    Eğer tek denge sistemiyle,... ...bu beyinle bu hava aracını, uçurmak istesek başarısız olurdu. Yada motor bozulursa araç kaza yapar. Bunun başka bir seçeneği yoktur. TED إذاتعرّضت منظومة التوازن الإصطناعيّة الوحيدة تلك, ذلك الدّماغ التي يسيطر على طيران تلك الطائرات, فشل, أو إذا فشل المحرك, ستتعطّل المركبة. لا يوجد أي خيار آخر.
    Mazeret olsun diye söylemiyorum, ama o zaman, başka bir seçeneği olmadığını hissetmiş. Open Subtitles وليس لأصنع اعذارا ... لكن في حينها، شعرت بانها لا تملك خياراً اخر
    O zaman benimle savaşmaktan başka bir seçeneği kalmayacak. Open Subtitles عند إذن لن يكون لديه خيار عدى عن مواجهتي في معركة.
    Ama o bunu, başka bir seçeneği olmadığına inandığı için yapıyor. Open Subtitles لكنه يفعل هذا لأنه يشعر بأن ليس لديه خيار آخر.
    Benim gibi harika bir insanın tek bir seçeneği var. Hepsini yakmak. Open Subtitles شخص عال المستوى مثلي لديه خيار واحد
    Bu her şeylerini kaybetmiş varlıklı bir ailenin... ve onları bir arada tutmaktan başka... bir seçeneği olmayan oğullarının öyküsü. Open Subtitles و الابن الوحيد الذى ليس لديه خيار ... سوى الحفاظ عليهم معا
    Başka bir seçeneği yoktu. Burası güvenli değil. Open Subtitles لم يكن لديه خيار المكان ليس آمناً هنا
    Baba, izin verirsen, başka bir seçeneği öne sürmek istiyorum. Open Subtitles أبي اذا سمحت أرغب في التخلص من الخيار الآخر.
    Eğer bir seçeneği olsaydı, evrimleşmiş yeteneklerini korumayı mı, yoksa tedavi edilmeyi mi seçerdi? Open Subtitles إذا كان لديه الخيار فهل يختار ان يحتفظ بقدراته المتطورة، أو يختار ان يتم علاجه؟
    Tabi, onun bir seçeneği yoktu ama bizim vardı. Open Subtitles بالطبع لم تملك الخيار لكن الباقي منا كان له الخيار
    Zaten düşününce, başka bir seçeneği de yoktu. Open Subtitles حسنٌ، إذن، فكِّروا في الأمر، لم يكن لديها خيار آخر.
    Başka bir seçeneği olmamış olabilir. Open Subtitles لعلها لم تملك خياراً أخر؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more