Doktorlar duruma el koydu... ve bir tedavi yöntemi bulmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | الأطباء يسيطرون جيداً على الوضع ويعملون على إيجاد علاج ليلاً نهاراً |
Bu ağır bir tedavi ama bundan sonra yeniden nasıl kaçacağını bilemeyeceksin. | Open Subtitles | انه علاج مؤلم, لكن بعد هذا لن تعرف كيف تهرب مرة أخرى |
Bak, düzgün bir tedavi alabileceği bir yere taşımamız lazım onu. | Open Subtitles | اسمعني.. يجب أن نقوم بنقله الى مكان يجد فيه علاجاً أفضل |
Ve gelecekte bu, kanser ve benzeri şeyler için muhtemelen ilginç bir tedavi olacaktır. | TED | وربما يكون هذا علاجاً مشوِّقاً بالمستقبل للسرطان وما يشابهه. |
Üç yıllık bir tedavi en fazla %6'lık yaşama şansı sunuyor. | Open Subtitles | العلاج يعطيني فرصة 6٪ بالبقاء على قيد الحياة بعد ثلاث سنوات. |
- Yoğun bir tedavi gördüğünü biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنها ما تزال تخضع للعلاج النفسي المكثف |
Kayınpederim başka bir çözüm bulmak için can atıyordu ve son çare olarak deneysel bir tedavi olan fajları kullandı. | TED | إذن، كان صهري في أمسّ الحاجة إلى نوع مختلف من الحلول، وقد طلب علاجًا تجريبيًا، كملاذ أخير من خلال العاثيات. |
Beni öldüremezdi. Sadece bir tedavi vardı. | Open Subtitles | كذبت، لم يمكنها قتلي، ثمّة جرعة ترياق واحدة فقط. |
Aklıma yakın zamanda reddettiği zararsız bir tedavi gelebilseydi. | Open Subtitles | لو أمكنني فقط التفكير بعلاج طبيّ غير مؤذٍ رفضته مؤخراً |
Bu çok zor bir tedavi ama sanırım buna izin verebilirim. | TED | أعتقد أنه بإمكاني الامتثال لهذه العلاجات الصعبة للغاية. |
Geri kalanımız karantina altında yaşayıp bir tedavi bulmak için dua ediyor. | Open Subtitles | بقيتنا يعيشون في محاجر صحية ندعو من أجل أن يتم كشف علاج |
Dinle,.. ...bu şey için bir tedavi bulana dek çalışmaya devam edeceğiz. | Open Subtitles | اسمع , نحن ذاهبون الى مواصلة العمل حتى نجد علاج لهذا الامر. |
Bir gün, tekno müzik dinleyen insanlar için bir tedavi bulunacağını umuyorum. | Open Subtitles | وفي إحدى الأيام تمنيت الحصول على علاج للأشخاص الذين يستمعون إلى التكنو |
Sadece bir tedavi bulunana kadar huzur içinde yaşayabilmeyi umuyoruz. | Open Subtitles | فقط نتمنى أن نمر بهذا في سلام حتى إكتشاف علاج |
Görünüşe göre çok agresif bir tedavi sürecindeymiş ve işe yarıyormuş. | Open Subtitles | حسب ما يبدو كان يخضع لعلاج شامل وفعال وكان علاج مثمر |
bir tedavi, her şeyi değiştirdi. | TED | ولكن علاجاً واحداً كان كفيلاً بتغيير كلّ شيء. |
Her şey yolunda gitse, belli bir ilerleme kaydedip doğru dozajı tutturursak bile, sonuç kalıcı bir tedavi mi, yoksa bu öfke nöbetlerini bastıran bir panzehir mi olacak? | Open Subtitles | حتى لو سار كل شيء بشكل رائع لو نجحنا في إثارته لو حصلنا على الجرعة المضبوطة تماماً هل سيكون هذا علاجاً دائماً |
İlginç bir tedavi olacağa benziyor. | Open Subtitles | كان يبدو أنه ربما سيكون علاجاً مثيراً للإهتمام |
Hâlâ donmuş vaziyette bir tedavi bulmanı bekliyor. | Open Subtitles | إنها ما زالت مجمدة وعلى قيد الحياة تنتظرك لتجد علاجاً |
Metropolis' teki doktorlar dün bir tedavi buldular. Eski bir Kızılderili ilacıymış. | Open Subtitles | وجد الأطباء العلاج ليلة أمس، كان علاجاً أمريكياً قديماً |
Nelson bir tedavi eylemcisi olmaya ve diğer gruplara katılmaya karar verdi. | TED | فقرر نيلسون أن يصبح ناشطا في مجال العلاج وإنضم الى مجموعات أخرى في هذا المجال |
"Artık çoğu kadının seçebileceği yeni bir tedavi var artık". | Open Subtitles | ليست به بعض القفزات فقط لكن لكن أغلب النساء لديهن خيار أفضل للعلاج الآن |
O yüzden, önce bunun nasıl olduğunu bulacak sonra da bir tedavi bulacağım ve o zaman, senden tüm bunlardan vazgeçmeni isteyeceğim. | Open Subtitles | لذا بمجرد أن أعرف كيف وقع هذا لنا ثم أجد له علاجًا.. فحينما أفعل، فسأجعلكم جميعًا تستعملوه |
bir tedavi bulmak için hastalığın nasıl değiştiğine bakarsak orijinal vebadan bir örnek olması gerek. | Open Subtitles | بُغية فهم طريقة تغيُّر المرض لإيجاد ترياق, نحتاج عينة من السلالة الأصلية. |
Aklıma yakın zamanda reddettiği zararsız bir tedavi gelebilseydi. | Open Subtitles | لو أمكنني فقط التفكير بعلاج طبيّ غير مؤذٍ رفضته مؤخراً أنتَ محقّ |
Kadın zengin. Deneysel bir tedavi görmesi mümkün mü? | Open Subtitles | إنها غنية, هل من الممكن بأنها تقوم بنوع ما من العلاجات التجريبية؟ |
Çocuklarını felç bırakıp, ailelerini daha da yoksulluğa sürükler. Çünkü aileler umutsuzca araştırıp, sahip oldukları küçük birikimlerini, umutsuzca, çocuklarına bir tedavi bulmak için boş yere harcıyorlar. | TED | و يصيب أطفالهم بالشلل، و يجر عوائلهم، أكثر نحو الفقر و الحرمان لأنهم يبحثون بعناء و يصرفون القليل المتبقي من مدخراتهم يحاولون بأقصى قدراتهم ليجدوا علاجا لأطفالهم. |