| Bunu anlamaya yetecek bilgeliği ve nezaketi olan bir tek sen varsın. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يتمتع بالحكمة والطيبة لفهم هذا |
| İkinci kopyanın kimliğini bir tek sen biliyorsun. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يعرف بأنّ الوكيل الثاني. |
| O gece merdivenlerde paraları sayarken beni bir tek sen gördün. | Open Subtitles | أنتِ الوحيدة التي رأيتني أعُدّ المال على الدرج في تلك الليلة. |
| Aslında neler olduğunu bir tek sen biliyorsun. Başka kimse bilmiyor. | Open Subtitles | في واقع الأمر أنت فقط من يعرف ، ولا أحد سواك |
| Geass'ı bilenin bir tek sen olduğunu mu sanıyordun? | Open Subtitles | هل كنت تظن أنك كنت الوحيد الذي تعرف عن جييس؟ |
| Bir şeyleri kırmak isteyen bir tek sen misin? | Open Subtitles | هل تعتقد أنك الوحيد الذي يريد تكسير الأشياء ؟ |
| Kore'de kötü adamları yakalayan bir tek sen mi varsın? | Open Subtitles | هل أنت الشخص الوحيد الذي يطارد الفاسدين في كوريا. ؟ |
| bir tek sen program dışı kalmış gibisin. | Open Subtitles | , أنت الوحيد الذى لا يتفق مع البرنامج |
| Hayır, sadece şu ana kadar bir tek sen hatırladın. | Open Subtitles | لا، كل ما هنالك حتى الآن أنت الوحيدة التي تذكرت |
| Sonuçta hep tek başınasın. bir tek sen varsın. Önemli olan da bu. | Open Subtitles | في النهاية أنت دائماً بمفردك أنت كل ما تمتلكينه , تلك النقطة |
| Teşekkürler. Görünüşe göre bana şans tanımak isteyen bir tek sen varsın. | Open Subtitles | شكرا، أنت الوحيد الذي يبدو راغبا بإعطائني فرصة |
| Neden dans kursuna katıldığını söylemeyen bir tek sen kaldın. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي لم يصرح عن سبب تعلمه الرقص . |
| Ve bunu bir tek sen anladın, çünkü-- | Open Subtitles | و أنت الوحيد الذي وصل لهذا الاستنتاج لماذا؟ |
| Bak, Kelso'ya karşı koyabilen bir tek sen varsın. | Open Subtitles | إسمع, أنت الوحيد الذي يستطيع أن يقف في وجه كيلسو |
| Bağlantıyı sadece sen kurabilirdin. Yani, "halktan" bir tek sen. | Open Subtitles | أنتِ الوحيدة التي يمكنُها أن تقوم بالصلة، حسناً، الوحيدة في العامّة |
| Olan biten onca şeyden sonra bana iyi davranan bir tek sen varsın. | Open Subtitles | هل تعرفين أنه بعد كل الذي قيل و فعل أنتِ الوحيدة التي هي طيبة معي |
| Kovanda olanları bir tek sen biliyorsun. | Open Subtitles | ولكنني لست بتلك الخبيرة أنت فقط من تعلم ماذا يجري هناك |
| Bağlantı kuruldu ama dünyaya bir tek sen ulaşabildin. | Open Subtitles | تم اجراء الاتصال ولكنك كنت الوحيد الذي وصل من خلاله الى الأرض |
| Bu alemde hayatta kalabilen bir tek sen misin sanıyorsun? | Open Subtitles | تظن أنك الوحيد الذي يستطيع العيش في العالم الكبير السيئ ؟ |
| bir tek sen vardın, yenmeme izin vermeyen! | Open Subtitles | كنت أنت الشخص الوحيد الذي لم يجعلني أتمكن من الفوز |
| Ben hariç bir tek sen biliyordun. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذى يعرف عنى الكثير |
| -Bir iyiliğe ihtiyacım var. Bana bir tek sen yardım edebilirsin. | Open Subtitles | أريد معروف, و أنت الوحيدة التي يمكنها مساعدتي, هل ستراقبين الطفل عني الليلة؟ |
| Annemle ve babamla konuşamıyorum. Yanımda bir tek sen kaldın. | Open Subtitles | لا أريد أن أتركك أنت كل ما تبقى لي |
| Acı çekecek bir tek sen değilsin. | Open Subtitles | لن تكون الوحيد الذي سيعاني |
| Aramızda özel güçleri olmayan bir tek sen varsın. | Open Subtitles | أنت واحد فقط من الولايات المتحدة دون صلاحيات خاصة، |
| Hey, can sıkıcı şahsi yorumlar yapan bir tek sen değilsin. | Open Subtitles | أنت لست الوحيد الذي يحق له ان يبدي ملاحظات شخصية مزعجة |
| Sen de az önce sebebini söyledin. Ve tüm şüphelilerimiz arasında bir tek sen bunu yapabilecek durumdasın. | Open Subtitles | لقد اعترفت الآن بالدافع، ومن بين جميع المُشتبه بهم الذين لدينا، أنت الوحيد القادر على تنفيذ ذلك. |
| Yani hayatta zorluklar yaşayan bir tek sen varsın öyle mi? | Open Subtitles | أذاً أنتِ تعتقدين أنكِ الوحيدة التي مرت بظروف عصيبة؟ |
| Genç birini arzulayan bir tek sen misin sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظنين أنك الوحيدة التي أرادت شخصاً أصغر؟ |