"bir yılan" - Translation from Turkish to Arabic

    • أفعى
        
    • ثعبان
        
    • الأفعى
        
    • الثعبان
        
    • لثعبان
        
    • ثعابين
        
    • كأفعى
        
    • ثُعبانٌ راقدٌ بين
        
    • ثعباناً
        
    Fakat eşi yerine yatakta kanlı çatallı diliyle kocaman beyaz bir yılan buldu. TED ولكن بدلاً من أن يجد زوجته في الفراش، وجد أفعى بيضاء عملاقة ذات لسانٍ دامٍ مشقوق.
    bir yılan olarak doğmak da bir yılanın elinde değildir. Open Subtitles لا يمكن أن يتلوى المساعدة أن تكون أفعى جرسية إذا هو ولد أفعى جرسية.
    Eğer boğazımı doyurmazsan rengarenk bir yılan olacağım. Open Subtitles سأكون أفعى مجلجلة ملتفى حول نفسها إن لم تتفادى غضبى
    Utangaç, kendi hâlinde, hakkında hiçbir şey bilmediğimiz bir yılan balığıydı. TED إنه حقاً ثعبان بحر متوحد، وخجول، ولا نعرف عنه شيئاً تقريباً.
    Kapıma ölü bir yılan bırakmak seni mutlu etti mi? Open Subtitles هل تعتقد انك فخور بأن تضع ثعبان ميت أمام المنزل؟
    bir yılan yakalamanın tek insani yolu yılan tuzağı kullanmaktır. Open Subtitles إنَّ الطريقة البشرية الوحيدة لإحتجاز الأفعى هي بإستخدام فخ الأفاعي
    27. Cadde'de, bütün gece açık bir yılan çiftliği var. Open Subtitles هناك طوال اللّيل مزرعة أفعى على طريقِ 27.
    Herkes aynı tanrıya aynı şekilde inanmaz ama... sadece şunu söyleyebilirim, hiçkimse ... parlayan gözlere ve kafasında bir yılan olan şeylere tanrı diye inanmaz. Open Subtitles لكن الجميع لا يؤمنون كلهم بنفس الإله، بنفس الطريقة ولكن لا أحد لدينا يؤمن بشخص ذي عينين براقتين و أفعى في رأسه
    Adamım. Şeker kamışı tarlasındaki bir yılan kadar açım. Open Subtitles أنا أكثر جوعاً من أفعى خضراء في حقل لقصب السكر.
    Dışarı çıkıp daha büyük bir yılan getirmeliyim. Open Subtitles أنا كان لا بُدَّ أنْ أَنْفذَ وأُصبحَ أفعى أكبر.
    Göğsümde kahrolası bir yılan var, ve şu anda çivilerin üzerindeyim. Open Subtitles هناك أفعى لعينة على صدري و أنا على المسامير الآن
    Üzerinde çalıştığım kadavranın içine canlı bir yılan koymuştu. Open Subtitles لقد وضع أفعى على قيد الحياة في الجثة التي كنت أعمل عليها
    Ne zaman bir yılan görseler, kendilerine özgü çığlıklarla birbirlerini uyarıyorlar. Open Subtitles يستخدمون هذا الإنذار بعينه لتحذير بعضهم البعض حينما يرون أفعى
    Anlaşılan bir vaizi zehirli bir yılan sokmuş. Görünü de açıklıyor. Open Subtitles يبدو أن واعظ تم لدغه بواسطة ثعبان سام، وهذا يُفسر رؤيتك
    Sen işe yaramaz, alçak, iğrenç bir yılan balığı gibisin! Open Subtitles ، أنت لست بجيد منخفض المستوى، و ثعبان بحر متملق
    Afrika'da ise, toprakta islenmeye neden olan bir yılan var. TED وفي أفريقيا، هناك ثعبان يمكنه أن يجعل الأرض تتدخن.
    Savaşçı uyurken yüzüne bir yılan çöreklendi TED أثناء نوم المحارب، التفّ ثعبان حول وجهه.
    - Evet. Sanki beni bir yılan çukuruna atmışlar gibiydi. Open Subtitles حسناً ، لقد بدا لى الأمر و كأنهم قد ألقوا بى فى حفرة ثعبان
    Her bir kulağının üzerinde bir dilim pastırma varmış kravat yerine boynunda 2.5 metrelik bir yılan asılıymış. Open Subtitles فوق كل أُذن من أذنيه ، توجد قطعة من لحم الخنزير و حول عنقه ثعبان بطول ثمانية أقدام كربطة عنق
    Burada zaman durur, tıpkı güneşlenen bir yılan gibi. Open Subtitles الوقت متجمد هنا مثل الأفعى التى تشمس نفسها على الطريق
    Bir kere bile gardını düşürürsen, şeytan, bir yılan gibi ağzının içine girer ve sonrasında ebediyen, senin adına konuşur. Open Subtitles إذا تركت إيمانك لمرة واحده فأن الشيطان سينزلق مثل الثعبان في فمك وبعد ذلك وإلى الأبد سوف يتحدث نيابة عنك
    Bir gece kulübünde dansçıymış ve vücudunda seksi bir yılan dövmesi varmış. Open Subtitles كانت راقصة في أحد النوادي وكان لديها وشم لثعبان ملتف حول جسدها
    Erkek dedim, parfümlü bir yılan değil. Open Subtitles قلت الرجال ولم أقل ثعابين الصالونات المُعطرة
    Derisi bir yılan gibi soyuluyor. Open Subtitles انه يطرح جلده كأفعى ان كان رد فعل تحسسي
    Otların içinde konuşmayan ve hiçbir tepki vermeyen bir yılan o. Open Subtitles إنه ثُعبانٌ راقدٌ بين العُشب سيقول أو يفعل أي شيء
    -masal gibi anlatırlar buralarda. -içinde sihirli bir yılan varmış, Open Subtitles في هذه المنطقة ، وهناك خرافة تقوا أن هناك ثعباناً بالماء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more