Geri gitmenin bir yararı yok, parlak ışıklara alışsak iyi olacak. | Open Subtitles | الآن لا فائدة من الرجوع للوراء ربما نعتاد عل الأضواء الساطعة |
Gıda için bitki yetiştirilebilecek, ekin ekilebilecek bir gıdım toprak bile bulmayacağız. Dolayısıyla bir yararı yok. | TED | نحن لا يجب أن نجد مقدار قدم واحد من الأرض التي قد يزرع بها المحاصيل لإنتاج الغذاء. لذا لا يوجد فائدة من ذلك. |
Onunla böyle konuşmanın bir yararı yok. Sizi anlamıyor ki. | Open Subtitles | لا فائدة من التحدث إليها هكذا إنها لا تفهم ما تقول |
Emekliliğine üç gün kaldı. Bunun sana bir yararı olmaz. | Open Subtitles | تبقى لك ثلاثه ايام على التقاعد هذا لن يفيدك |
Sırf bilgi edinebilmek için insanları hırpalamanın sana bir yararı olmuyor. | Open Subtitles | أنت لا تُسدي لنفسِك أيّة معروف بقيامِك بضرب النّاس من أجل الحصول على المعلومات |
Öyleyse görüyorsun, oylamanın bir yararı yok, değil mi? | Open Subtitles | هل رأيتِ لا فائدة من التصويت, أليس كذلك؟ |
Kesinlikle berbat bir dansçıyım, hiç bir yararı yok Marge asla benimle beraber olmayacak. | Open Subtitles | لا فائدة من الجهد. مارج لن تختارني ابدا. هيا، تريجير. |
O kadar eşcinsel ve hızlıydım ki, bu konuda kimseyle tartışmanın bir yararı olmazdı. | Open Subtitles | أصبحتمنحرفاًبسرعة, لم يكن هناك فائدة من التجادل مع احد في هذا |
Bunca yıldan sonra, bu hiç yaşanmamış gibi davranmanın bir yararı olmadığını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | ولا فائدة من التصرف كما لو ان ذلك لم يحدث خاصة بعد مرور هذه السنوات |
"Düne dönmenin bir yararı yok çünkü o zaman farklı biriydim." | Open Subtitles | لا فائدة من الرجوع إلى الأمس لأني كنت شخصًا آخر |
Küçük kapının yanında durmanın bir yararı görünmüyordu. | Open Subtitles | لم يكن يبدو أنه هناك فائدة من الانتظار عند الباب الصغير |
Bana isim takmanın bir yararı yok Susan, çünkü seninle tartışmayacağım. | Open Subtitles | "لا فائدة من ذلك يا "سـوزان لأننى لن أتجادل معكِ بعد الآن |
Kabul etmeniz için şirkettekilerin ne olursa vermeye hazır olduklarını biliyorum ancak sizden bunu istemenin bir yararı olmadığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | نعم ، أعرف أنهم على إستعداد لبذل ... أي شئ من أجل الحصول على إقرارك إلا أنهم يعتقدون أنه لا فائدة من ذلك |
Nefret ediyormuş ve kilise avlusunda birlikte gömülmek istiyormuş gibi yapmasının bir yararı yok. | Open Subtitles | لا فائدة من أن تتظاهر أنها تكرهه... وتتمنى أن تصحبه معها لباحة الكنيسة |
Karşı koymanın bir yararı yok | Open Subtitles | يبدو لي أنه ليس هناك فائدة من المقاومة |
Esrarkeş gençleri tutuklamanın bir yararı olmaz. | Open Subtitles | هذا ضدّ الإجراءات -ليس هناك فائدة من اعتقال فتى حـشـاش |
Kendimi kandırmanın bir yararı yok. | Open Subtitles | لا فائدة من خداع نفسي. |
Senin soruşturmanın bir yararı yok. Iwaki kendisini | Open Subtitles | ،لا فائدة من تحقيقاتك فـ(إيواكي) قتل نفسه |
Ama bilmediğimiz bir şeyden korkmanın ne sana ne de ona bir yararı var. | Open Subtitles | لكن لن يفيدك أو يفيدها الخوف مما لا نعرفه. |
Tamam, yapın, ama bunun size bir yararı dokunmayacak. | Open Subtitles | إمضي قدماً ، لكن ذلك لن يفيدك بشئ |
Nasıl hissediyorsun? Sırf bilgi edinebilmek için insanları hırpalamanın sana bir yararı olmuyor. | Open Subtitles | أنت لا تُسدي لنفسِك أيّة معروف بقيامِك بضرب النّاس من أجل الحصول على المعلومات |