"bir yolda" - Translation from Turkish to Arabic

    • في طريق
        
    • على درب
        
    • على طريق
        
    • على مسار
        
    • على أي طريق
        
    • الطريق الذي بلا
        
    • أنا ما يمكن
        
    • في شارع
        
    Arkadaşlarımızla, gece karanlık bir yolda araba ile geziniyorduk. Polis arabası bizi durdurdu. TED كنا نقود مع بعض الأصدقاء في طريق مظلم مساء، عندما أوقفتنا سيارة شرطة.
    İnsanlık da yanlış yolda. Hem de tehlikeli bir yolda. Open Subtitles البشرية أيضا تمشي في الطّريق الخاطئة تمشي في طريق خطرة
    Bilirsin... mesela boş bir yolda kimseler yokken ve her şey güvenliyken? Open Subtitles في طريق خالية من السيارات حيث لم يرك أحد وظننت أنك بمأمن؟
    Hollanda sınırında, bir kuş cennetinin kıyısında küçük bir yolda yürüyor. Open Subtitles إنه يمشي على درب صغير بمحاذاة الحدود الهولندية بجانب ملاذ للطيور البحرية
    Benzinimiz neredeyse bitti ve artık belki bir yolda bile olmayabiliriz. Open Subtitles يكاد ينفذ مننا البنزين، ومن الممكن أن لانكون على طريق أبداً
    Babaları onları doğruca denize götürecek iyi bir yolda tutabilmek adına onları dürtmeye çalışıyor. Open Subtitles يحاول آباؤها دفعها برقّة لتحافظ ..على مسار الطيران المُراد المسار الذي ستصل عبره إلى الماء
    Odaklandığımda kablodaki elektronların akışını, dar bir yolda araba kullanıyormuşum gibi kontrol edebiliyordum. Open Subtitles بالتركيز استطيع التحكم بتدفق الإلكترونات خلال السلك مشابه لقيادة سيارة في طريق ضيق
    Nereye gideceği belli olmayan bir yolda çıkmaz bir muhabbetti bu. Open Subtitles ها ها كانت هذه نهاية مسدودة للحديث في طريق لا ينتهي
    Ancak onu kullanış şeklimiz çok uzun bir yolda çok hızlı araba sürmek gibi, arabanın içindesiniz gaz pedalına sonuna kadar basıyorsunuz, frene basmak zor olacaktır. TED ولكنّ طريقتنا التي نستعملها مماثلة كثيرا للقيادة في طريق طويل بسرعة فائقة، وأنت في سيارة دواسة وقودها مضغوطة بالأرضية، انه صعب نوعا ما بلوغ دواسة الفرامل.
    Ah, evet ama, aslında, sen de ben de, kalplerimizde birer günahkarız Çünkü yürümememiz gereken bir yolda yürümeye çalışıyoruz. Open Subtitles نعم، لكن نحن الاثنان قلوبنا تحب الخطيئة ونحاول السير في طريق ليس مُقدَّرًا لنا
    Eğer yüzünün bir yanında güneş yanığı varsa, bu düz bir yolda yürüyorsun demektir, değil mi? Open Subtitles إذا كان لديك حرق شمس على جانب من وجهك فهذا يعني أنك كت تمشي في طريق مستقيم
    Önceden belirlenmiş bir yolda hızla ilerliyorsanız yolunuza hiçbir şey çıkmamasını umarsınız. Open Subtitles فعندما تنطلق بسرعه في طريق محدد مسبقا تتمنى ألا يعترض طريقك شيء لأن ليس هناك ما يمكنك فعله
    Ben olsam endiSelenmezdim. Artik çok daha iyi bir yolda. Open Subtitles ما كنتُ لأقلق فهي على درب أفضل بكثير الآن
    Kardeşin tehlikeli bir yolda ilerliyor korkarım ki seni de buna alet etti. Open Subtitles شقيقتك على درب خطير وأخشى أنّها ضللت دربك
    Ben olsam endişelenmezdim. Artık çok daha iyi bir yolda. Open Subtitles ما كنتُ لأقلق فهي على درب أفضل بكثير الآن
    Belki de engebeli bir yolda uzun bir yolculuk yapmalıyız. Open Subtitles أقصد ربما يمكننا أن نأخذ رحلة طويلة على طريق وعر
    Nasıl oluyor da, böyle bir yolda programa uymamız bekleniyor? Open Subtitles كيف يتوقعون أن نحافظ على الجدول على طريق كهذا؟
    Yeni ve daha iyi bir yolda yürümenin tek çaresi kendi ayak izlerimi takip etmemek. Open Subtitles الطريقة الوحيدة بالنسبة لي ل السير على مسار جديد وأفضل هي بالنسبة لي ليست اتبع في بلدي خطى الخاصة.
    Aniden meydana gelince öldürücü bir yolda... Open Subtitles عندما يتضح فجأة أنهم على مسار مميت
    Hepimiz sonsuz bir yoldayız. Adı ve çıkışı olmayan bir yolda. Open Subtitles جميعنا على نفس الطريق الانهائي، الطريق الذي بلا إسمٍ أو مخرج.
    Ama ben sağlığıma kavuşmak yerine hayal bile edemeyeceğim ızdıraplarla dolu bir yolda buldum kendimi. Open Subtitles *بدلاً عن ذلك, أن حالتي أزدادت سوءاً* * أنا ما يمكن أن أتخيل ذلك *
    Haydi kabul edelim, hepimiz tek yönlü bir yolda değil miyiz TED لنواجه الأمر، نحن في شارع ذي اتجاه واحد، أليس كذلك،

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more