Triatlon parkurunu görmeye gider üç tekerlekli bisikletler, beş şişme havuz... | Open Subtitles | و وصل ليري مسار السباق الذي تألف من عدة دراجات و خمس أحواض قابلة للنفخ |
Tüm söylediğim bisikletler. Küçük, katlanabilir bisikletler, ağır gelmezler. | Open Subtitles | كل ماأقول دراجات قابلة للطي الدراجات لا تزن شيء |
Seninle; uçan bisikletler, dünya dışı varlıklar ya da çocuklar olmadan yemeğe çıkmak, sohbet etmek istiyorum. | Open Subtitles | أتعلمين ؟ أود أن أخرج معكِ لتناول العشاء و لنتحدث بدون أية دراجات هوائية |
bisikletler etrafta uçuyor, yanınızdan tekerlekleri geçiyor, jantlar alakasız yerlere gidiyor. | TED | وتتطاير الدراجات في كل مكان والعجلات تتدحرج بجانبك وتلقى المكابح في اماكن غريبة |
Benim hayalim bisikletler üzerinde değişiklik yapıp, onları satmak. | Open Subtitles | وحلمي أن أفتح متجر للدراجات المعدلة |
Nerede zengin çocuklar varsa, pahalı bisikletler ve bisikletleri araklamak isteyen keşler olur, biz onları takip ederiz. | Open Subtitles | هناك دراجات ثمينة والمدمنون يتطلعون لأخذها ونحن نلحق بهم |
LP: Google'da şu fikre vardık herkese ücretsiz bisikletler vermeliyiz ve çoğu yolculuk için muhteşem bir şey. | TED | ل.ب: حسنا، في غوغل خطرت ببالنا فكرة أنه علينا أن نوفر دراجات مجانية للجميع، وقد كان الأمر رائعا، بالنسبة لمعظم الرحلات. |
Liseden çalınan bisikletler. | Open Subtitles | دراجات مسروقة من المدرسة الثانوية |
Burada bize lazım olan şey, bisikletler. | Open Subtitles | ما نود ان نفعله بهذا الخصوص هو... دراجات هوائية |
Bu durumda ihtiyacımız olan şey bisikletler. | Open Subtitles | ما نود ان نفعله بهذا الخصوص هو... دراجات هوائية |
Bunlar misinaya bağlanmış sıradan bisikletler. | Open Subtitles | ما هي إلا بضع دراجات استخدمت كطٌعم! |
bisikletler ve bovling topları mı? | Open Subtitles | دراجات وكرات لولينغ ؟ |
Bunlar şehirdeki en güzel bisikletler. | Open Subtitles | أنها أفضل دراجات في هذا الحي |
Bunlar şehirdeki en güzel bisikletler. | Open Subtitles | أنها أفضل دراجات في هذا الحي |
Kotlar, bisikletler. | Open Subtitles | جينز أزرق دراجات |
bisikletler, arabalar, ayakkabılar. | Open Subtitles | دراجات , سيارات , أحذية |
Bisikletlerin her yere gidiyor, görüyorsun ve bisikletler eskirler. | TED | ترى الدراجات تسير في كل مكان، وهي تبلي بلاء حسنا. |
Hâlâ geniş yelpazede bir dizi politikayı deniyorlar, mesela halk için bisikletler, sürdürülebilir bir ulaşım çözümü olarak ortaya çıktı. | TED | وما زالت تختبر عددًا من السياسات، مثل تقاسم الدراجات الحر، الذي احتفي به كحل محتمل للنقل. |
bisikletler ve bisiklet sürme, yalnızca birkaç Amerikan şehrinde kendini gösteren mevcut bir devrim. | TED | تمثّل الدراجات ثورة حديثة في بعض المدن الأمريكية فقط. |
Lanet olası bisikletler! | Open Subtitles | تباً للدراجات |
Ancak ayrıca babanızın bindiği büyük gidonları olana bisikletler tarafından da hayal kırıklığına uğramışlardı. | TED | و لكنها أيضا مُحبطة مقارنة بالدراجات التي ركبها أبوك و التي هي من النوع التي لها مقود مثل هذا و كانت ثقيلة جدا |