Ona sadakat borcunuz yok. Ona karşı şahitlik yapmanız anlayışla karşılanır. | Open Subtitles | انت لا تدين له بأي ولاء من العقلانية ان تشهد ضده |
Bana hala ödül borcunuz var. | Open Subtitles | أنت لا زلت تدين لي بمكافأة نعم، أعرف ذلك |
Yani ufak bir çabayla bize borcunuz olan 392 bin doları hâlâ ödeyebilirsiniz. | Open Subtitles | أوضح لك أنك بمجهود بسيط يمكنك دفع ال93 ألفاً التي أنت مدين بها |
Bunun dört dolarını ödediğine göre bana borcunuz tam 696 dolar. | Open Subtitles | الآن ،دفعتم لي 4 دولار سابقاً لذا تدينون لي بـ696 دولار فقط |
Bakıyorum birkaç ipoteğiniz, kredi kartı borcunuz var, ve hiç birikiminiz yok ayrıca babanıza da bakıyorsunuz değil mi? | Open Subtitles | أرى أنك رهنت المنزل عدة مرات وعليك ديون ائتمانية ، وليس لديك مدخرات ، وأنك تعول أباك؟ |
Sizi birisi sormuştu. Ona borcunuz olduğunu söyledi ve Müdür Beyi aradı. | Open Subtitles | لقد جاء الى الجنازة رجل ما وقال أن دينك دفعه الشخص الخطأ |
Sirkete borcunuz gelirinizi asyor. | Open Subtitles | حالياً، أنتم مدينون لشركة تسجيل الاسطوانات بأكثر مما تملكون |
Ama kontratınızı ihlal etmeniz, tahliye için dayanak oldu o yüzden, dava ilerlerken borcunuz için ona bir çek vermelisiniz. | Open Subtitles | لكن بالتوقّف عن الدفع لديه قدرة لطردك ولذلك يجب عليك أن تدفعي له المال الذي تدينين له .بينما تتقدّم القضية |
- Bana 10 dolar borcunuz var. - Sonra veririm. | Open Subtitles | انت تدين لي بعشرة دولارات سأعطيك اياها لاحقاً |
Bana borcunuz var ve almadan rahat edemem. | Open Subtitles | أنت تدين لي بمال ، ولن أرتاح حتى أحصل عليه |
Bize 33,000 dolar borcunuz var ve her geçen gün 1900 daha artıyor. | Open Subtitles | إنك تدين لنا بـ33,000 دولار و هي تتضاعف بـ1,900 عن كل يوم |
Tekrar oynarsak, 200.000 borcunuz var. İyi geceler. | Open Subtitles | هذا يعنى أننا إذا لعبنا مرة أخرى فستكون مدين لى ب 20000 ، طابت ليلتك |
Neden bahsettiğinizi anlamıyorum, Bayım. Bana en ufak bir borcunuz yok ki! | Open Subtitles | لا ادرى عن اى شئ تتحدث سيد بايلى انت لست مدين لى بشئ |
Faturada sihirli bir kapı kolu için 300.000$ borcunuz olduğu yazıyor. | Open Subtitles | يقولون انك مدين لهم ب 300 الف دولار ثمن عقدة باب سحرية |
Artık bu okula büyük bir borcunuz var. | Open Subtitles | الطريقة التى أرى بها هذا الموضوع ، هو أنكم أيها الفتية تدينون لهذه المدرسة بدين كبير |
Onların sizden memnun olduğundan şüphem yok, ama onlara bir borcunuz da yok. | Open Subtitles | وأنا متأكد بأنهم سعيدون معك، لكنكم لا تدينون لهم بشيء. |
Zaten yüklü miktarda borcunuz var, tekrar kredi alabilmeniz mümkün değil. | Open Subtitles | لديكِ ديون كثير، ليس لديكِ أي شيء لتقترضي مقابله |
Banka kayıtlarına göre 100.000 dolar kredi kartı borcunuz bulunuyor. | Open Subtitles | وفقاً للبنك، لديكِ ديون بطاقات إئتمانيّة بحوالي 100.000 دولار. |
Tamamdır, Bayan Davis, işinizi bitirin de borcunuz temizlensin. | Open Subtitles | انسة ديفيز انهى مهمة وسيكزدون دينك منتهى |
"Bize bir sürü borcunuz var.Borcu ödeyemiyorsunuz.O zaman petrolünüzü satın" | Open Subtitles | اسمعوا انت مدينون لنا بالكثير من المال. لا يمكنك دفع ديونكم؟ |
Sen ve çocuklar için ne gerekirse yaparım,fakat 2 aylık borcunuz var. | Open Subtitles | أنا سأفعل أيّ شئ من أجل الأطفال لكنّك تدينين لي بشهرين |
Arkadaşım size borcunuz konusunda yardımcı olacak, Senatör. İyi geceler. | Open Subtitles | مساعدي سيساعد في حل ديونك أيها السيناتور, تصبح على خير |
Vergileri düştükten sonra üçünüze kişi başı düşen içinizden biri durumu önemsemeyip ortalıkta oyalandığı için 8 günlük çalışma sonunda borcunuz kapanmış olur. | Open Subtitles | سوف ادفع لك اجاشى فيكم 30 الف وون شامل الوجبات ولكن لان واحدا لا يعمل منكم فسيعمل ثلاثتكم لقاء تسعين الف وون فى اليوم و ستحتاجان للعمل ثمانية ايام |
Ve 1000 dolar da yanlış polis raporu doldurtmaktan bize olan borcunuz. | Open Subtitles | وألف دولار تدينها لنا لإصدار شكوى كاذبة |