Rolünü ve benim için yapması gereken şeyleri bozdu. | Open Subtitles | أفسد ذلك من خلال دوره وما كان يجب أن يؤديه لأجلي |
O kaltak makyajımı bozdu. Güvenli evi nasıl buldu? | Open Subtitles | العاهر قد أفسد مكياجي كيف وجد المنزل الأمن بحق الجحيم؟ |
Bu her kimse spor olsun diye adam öldürerek önemli bir kuralı bozdu. | Open Subtitles | مهما كان فهو خرق القانون الأساسي من خلال قتل إنسان من أجل الرياضة |
Bizimkilerden biri Williams'daki telefon sırasını bozdu ve üç asker öldü. | Open Subtitles | أحدنا خالف الطابور المنتظر عند الهاتف في " ويليامز " ومات ثلاثة جنود |
Canavar öfkeden deliye döndü. Büyüyü bozdu. | Open Subtitles | الوحش غضبه يشتد لقد حطّم التعويذة |
İşe yarıyor. Nesneleri yerinde tutan enerji alanını bozdu. | Open Subtitles | لقد عطلت مجال الطاقة الذي يحافظ على الأشياء بمكانها |
Silahşör kiralamakla Ramsey... anlaşmayı bozdu.. | Open Subtitles | لقد كسر رامسي الهدنة.. باستئجاره هذا القاتل |
Ama öyle olmadı. Putperest sanatla ahlakımızı bozdu. | Open Subtitles | ولكن سوف آريكم أنه أفسد أخلاقنا بالفن الوثني |
Dışarıdakilere yaptıklarımız mirasımızı bozdu. | Open Subtitles | ما فعلناه بالخارجين قد أفسد تراثنا |
Bak, üzgünüm ama bu salak pusulayı bozdu. | Open Subtitles | أنا آسف أفسد الغبي البوصلة |
Bu her kimse spor olsun diye bir insanı öldürerek önemli bir kuralı bozdu. | Open Subtitles | مهما يكن , فقد خرق قانونا أساسيا بقتل إنسان من أجل الرياضة |
- Şartlı tahliyeyi bozdu, işeme testine gitmedi. | Open Subtitles | خرق إطلاق سراحة المشروط فشل في إختبار البول |
Korsanlık kuralını bozdu ve gitmesi gerekti. | Open Subtitles | لقد خرق عرف القرصنة فنال جزاءه |
Bu çocuk komuta zincirini bozdu ve birliğinden bir elemana kalleşlik etti Birleşik Devletler Denizcisi olması bir yana üstelik öyle görünüyor ki, sıcak çarpmasından dolayı yere yığılmadan buradan oraya koşamıyor. | Open Subtitles | هذا الفتى خالف أوامر القيادة و وشى بعضو من وحدته و بهذا أثبت أنه ليس جندياً أمريكياً على الإطلاق و يبدو أنه لا يمكن أن يعدو من مكان للآخر |
alay edilen.. çünkü biri onun en sevdiği oyuncağını bozdu. | Open Subtitles | ساخط لأن شخص ما حطّم لعبته المفضّلة. |
Küçük şakan, filtreleme sistemimizi bozdu. | Open Subtitles | انظر , مزحتكم الغبية , عطلت نظام الفلتر لدينا |
Önemli değil. Bir numaralı kuralı bozdu. İntikam listesinde. | Open Subtitles | لايهم, لقد كسر القاعده الأولى لذا علينا به |
Bu şeyi kim bozdu? | Open Subtitles | من عبث بهذا الشيء؟ |
Öyle sanıyorum ki yanıma gelebilmek adına veri sunucumu birkaç kere bozdu. | Open Subtitles | أظنه خرب السيرفر عدة مرات فقط ليمر لزيارتي |
"Dün almıştım, fakat at kuyruğu moralimi bozdu" | Open Subtitles | لقد أشتريتها أمس ، لكن ذيل الفرس خرّب مزاجي |
Üreticiler buradaki sistemi tamamen bozdu ama Avrupa hala çalışan kişilerin haklarını savunuyor. | Open Subtitles | ,أصحاب المزارع أفسدوا النظام هنا ولكن أوروبا ما زالت تدافع عن حقوق العمال |
* Alabama, beni çok üzdü, Tennessee, huzurumu bozdu * | Open Subtitles | أحداث ألاباما أغضبتني♪ ♪وما يحدث في تينيسي أقضّ مضجعي |
Tüm bu saçmalıklar kafamı bozdu. | Open Subtitles | كل ما في الأمر أني أتعصب بسبب كل هذه الهراءات |
Soğuk hava, Uyarı Bürosu'nun sunucularını bozdu. | Open Subtitles | إضافةً إلى أنَّ الطقسَ الباردَ قد عطّل الخوادمَ في غرفةِ تلقي البلاغات |
Violet nişanı bozdu. | Open Subtitles | (فيوليت)، أم قامت بألغاء الخطوبة |
Hayır sanırım fırtına baz istasyonlarını bozdu. | Open Subtitles | لا، أظن أنّ العاصفة قامت بتعطيل أبراج الهاتف. |