bu örnekler benim Uganda'da tanık olduğum babamınsa Bihar'da karşılaştığı sorunlara yeni umutlar aşılıyor, yeni çözüm olasılıkları yaratıyor. | TED | هذه الأمثلة تعطي أملا جديداً، وإمكانيات جديدة للمشاكل التي شهدت في أوغندا أو التي واجهها والدي في بيهار. |
bu örnekler önemsiz ve zararsız gözükebilir, ama sinsidirler ve yavaşça kadını insan olarak görmeyi reddeden bir kültürü inşa ederler. | TED | هذه الأمثلة قد تبدو غير منطقية وغير ضارة، لكنها ماكرة، لأنها تنشر ثقافة ترفض مُعاملة المرأة كإنسان. |
bu örnekler gösteriyor ki mimarlık ve tasarım karmaşık problemleri çözecek güce ve araca sahip. | TED | وتظهر هذه الأمثلة أن العمارة والتصميم لديهم السلطة والوكالة لمعالجة المشاكل المعقدة. |
bu örnekler, çocuklarının kaçırılması halinde ailelerinin verdiği örnekler. | Open Subtitles | جميع هذه العينات تم التبرع بها من قبل الاباء |
bu örnekler peş peşe üç perşembe saat 21.00 ile 22.00 arasında toplanmış. | Open Subtitles | هذه العينات تم جمعها في ثلاثة أيام خميس منفصلة ما بين الساعات التاسعة والعاشرة صباحاً |
Tüm bu örnekler Miller ve Urey'in deneylerinden kaydedildi. | Open Subtitles | في كلّ هذه العينات التي بقت من تجارب -ميلر و - يوري |
bu örnekler selüloz asetat bazlı filmlerin, çok yüksek miktarda neme maruz kalmaları neticesinde bozulmanın çeşitli aşamalarıdır. | Open Subtitles | كلّ هذه أمثلة لمراحل مختلفة من الفساد لفلم أساسه السّلُولوز تعرض لرطوبة عالية جداً. |
bu örnekler sadece bu gezegendeki yaşam konusundaki bilgisizliğimize kısa bir bakış. | TED | هذه الأمثلة هي فقط مجرد لمحة لجهلنا بالحياة على هذا الكوكب. |
bu örnekler, düşünmeden gönderilen içeriklerin negatif sonuçlarını programa öğretecek. | Open Subtitles | هذه الأمثلة ستعلّم التطبيق تفادي النتائج السلبيّة للمنشورات العفويّة |
Eğer bu örnekler ben 18 yaşındayken de olsaydı asla Kamerun'u terk etmezdim. Ancak Kongo Basin Enstitüsü sayesinde geri döndüm ve yalnız değilim. | TED | لو كانت هذه الأمثلة موجودة حين كنت في الثامنة عشرة من العمر، لما غادرت أبدًا، لكن وبفضل المبادرات من قبل معهد حوض الكونغو، سأعود، ولكنني لن أعود وحدي. |
bu örnekler bir eğilimi belirtir. | TED | هذه الأمثلة تبين اتجاها. |
bu örnekler bize şunu gösteriyor: Çeşitli Romen dillerinin Latince'den türemesi gibi, İngilizce, İsveççe, Almanca ve pek çok başka dil de kendi ortak ataları olan ve Proto-Cermen adı verilen, M.Ö. 500'lerde konuşulmuş bir dilden türemiştir. | TED | هذه الأمثلة توضح أن اللغات الرومانسية المختلفة قد انحدرت من اللغة اللاتينية بينما انحدرت لغات كالإنجليزية و السويدية و الألمانية و غيرهم من سلفهم المشترك المعروف ببروتو جيرمانيك "الألمانية الأصلية" التي استُخدِمت حوالي عام 500 قبل الميلاد. |
Eğer bu örnekler ve veri | Open Subtitles | لو وصلت هذه العينات والمعلومات |
- bu örnekler tekrar test edilsin. | Open Subtitles | -أحتاج إعادة أختبار هذه العينات |
bu örnekler inanılır gibi değil. | TED | أترون، هذه أمثلة مرعبة، أليس كذلك؟ |
(Gülüşmeler) Tüm bu örnekler, ulusal gelenek diye beni benimseyip sevdiğimiz şeylerin aslında küresel akımlarla aktarıldığını gösteriyor. | TED | (ضحك) هذه أمثلة جيدة على أن الكثير من الأمور التي نحبها بخصوص تقاليدنا القومية هي في الحقيقة نابعة من موجات عولمية سابقة. |