bu değişim, Profesor Nicalau Mills'in deyimiyle bir utanç kültürünü yarattı. | TED | هذا التغيير أدى إلى ما يسميه بروفيسر نيكولاس ميلز ثقافة الإذلال |
bu değişim ,yine de, gerçek bir değişim miydi, yoksa hastaların kendi hayal güçlerinin bir ürünü müydü. | TED | على الرغم من أن هذا التغيير هو تغيير حقيقي، أم أنه من نسج خيال المرضى. |
Eğer katmanlar bozulmuş, eğilmiş, bir çatlak ya da kanyon tarafından yarılmışsa; bu değişim, katman oluştuktan sonra gerçekleşmiş olurdu. | TED | إذا تشوّهت الطبقات، أو مالت، أو قطّعت بخطأ أو من طرف واد، يأتي هذا التغيير بعد تشكل الطبقة. |
bu değişim, Fransa'da 1137'de Saint Denis Manastırının inşasıyla birlikte mimariye kadar uzadı. | TED | امتد هذا التحول إلى العمارة مع بناء دير سانت دينيس في فرنسا في 1137. |
Bakış açısındaki bu değişim, tek bir taraftan bakmaktan çoklu bakışa geçmek gibi. | TED | هذا التغير في المنظور كالتحول من الرؤية من خلال بُعد واحد للرؤية عبر أبعاد متعددة. |
Ancak bu değişim bağımsızlıklarını kazanmış olan on üç sömürge için geç kaldı. | TED | إلا أن هذا التغيير حدث متأخراً بالنسبة لثلاث عشرة مستعمرة سابقة كانت قد حصلت على استقلالها مسبقاً. |
bu değişim ancak biz, sıradan insanlar politikacılara işlerin değiştiğini söylersek gerçekleşebilir. | TED | سيحدث هذا التغيير فقط إذا قمنا نحن كأشخاص عاديين بإخبار ساستنا بأن الأمور قد تغيرت. |
bu değişim sadece Monterey Körfezi'nin talihini... ...dramatik bir değişime yol açan düşünce değildir,... ...aynı zamanda dünya etrafındaki yerleri dramatik bir değişime yol açan düşüncedir. | TED | أدى هذا التغيير في التفكير إلى نقل جذري ليس فقط في ثروة شاطئ مونتيري لكن في أماكن كثيرة حول العالم. |
Öznenin bakışı ve nesneler, merdivenler, yukarıdaki boşluk arasındaki bu değişim anlaşılmaz, esrarengiz bir korkunun yayılmasına neden olur ve Hitchcockçu gerilimi yaratır. | Open Subtitles | هذا التغيير يخلق التوتر الذي يتميز به أسلوب هيتشكوك يتم التغيير بين نظرة المحقق والدرج نفسه، أو الفراغ أعلى الدرج |
Zaman çizgisindeki bu değişim de kanıtı. | Open Subtitles | و هذا التغيير في خطنا الزمني دليل على ذلك |
bu değişim son derece belirsizdir, bu yüzden, diğer insanlara baktığınızda, yanınızda oturan kişiye baktığınızda, derilerinin veya yüzlerinin renginin değiştiğini görmezsiniz. | TED | هذا التغيير دقيق لا يصدق، وهذا هو السبب، عندما تنظر إلى الناس الآخرين، عندما تنظر إلى الشخص الذي يجلس إلى جانبك، فإنك لا تشاهد تغير ألوان جلودهم أو وجههم. |
Ama bu değişim kılıçla olmaz. | Open Subtitles | ولكن هذا التغيير لن يحدث بسيف ضد سيف |
Geldiğine sevindim Frank. Tüm bu değişim... | Open Subtitles | (أنا مسرورة أنّك هُنا (فرانك كلّ هذا التغيير |
Tüm bu değişim de neyin nesi? | Open Subtitles | اذا هذا التغيير كله ماذا؟ |
Bentley ve MicroStation ile çalışırken tüm bileşenlerin ağlarını bilgi yığınlarıyla birbirine bağlayan özel bir yazılım geliştirdik. böylece bina boyunca herhangi bir elemanı değiştirdiğimizde bu değişim her bir kirişe dağılmakla kalmıyor aynı zamanda her bir kiriş bu bilgiyi binanın tüm cephelerine dağıtıyordu. | TED | لذلك ، بالتعاون مع Bentley و MicroStation ، قمنا بكتابة قطعة برمجيات (software) مخصصة لربط كافة المكونات معا في هذه القطع من المعلومات ، بحيث أننا إذا غيرنا أي عنصر على طول المبنى ، ليس مجرد يتوزع هذا التغيير خلال كل واحده من الدعامات ، ولكن كل واحدة من الدعامات يوزع بعد ذلك تلك المعلومة نزولاً على طول الواجهة الكاملة من للمبنى ، |
bu değişim sırasında sistem kötü amaçlı yazılımlara karşı savunmasız kalıyor. | Open Subtitles | واثناء هذا التحول النظام معرض لهجمات البرامج الضاره |
bu değişim zamanında verdiğiniz destekden dolayı hepinize çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرا لدعمكم جميعا أثناء هذا التحول |
Çünkü, inan bana, artık biliyorum ki, ...bu değişim aslında gerçekleşti. | Open Subtitles | ولكن يجب أن تصدقني، لأني أعلم ما أقول كل هذا التغير قد حصل فعلاً. |