| Korkunç olan gecemin en çılgın kısmı bu değildi bile. | Open Subtitles | المخيف هو بأن هذا ليس اكثر جزء مجنون في ليلتي |
| Yüzde 90 eminim ki bizim buluştuğumuz adam bu değildi. | Open Subtitles | لأنني واثق 90 بالمئة بأن هذا ليس الرجل الذي قابلناه |
| Ama bunu yapmanın tek nedeni bu değildi. İstediklerini geri vereceğim. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس السبب الوحيد لتفعل ذلك سوف أعيد له أشياءه |
| Belki de gitmek için en iyi yol, bu değildi. | Open Subtitles | ربما لم يكن هذا أفضل طريق نسلكه رغم هذا كله |
| Vermek istediğim etki tam olarak bu değildi ama kabul edebilirim. | Open Subtitles | هذه ليست النتيجه التي توقعت ان احظى بها لكني سأقبل بها |
| Onunla yaptığım anlaşma bu değildi. | Open Subtitles | لم تكن هذه الاتفاقيه التي اتفقنا بها معه |
| Teşekkür ederim, Tina, ama seninle gelmememin sebebi bu değildi. | Open Subtitles | لكن ذلك ليس هو السبب الذي يمنعني من الذهاب معك. |
| Demek istediğim bu değildi, fakat son zamanlardaki tuhaf davranışlarının sebebi buysa ve bundan hiç bahsetmek istemiyorsan mükemmel bir danışmanlık bölümüne sahibiz. | Open Subtitles | هذا ليس ما قصدته، لكن لو كان هذا هو مصدر سلوكك الغريب مؤخراً ،وأنتِ لا تريدين التحدث عنه فنحن لدينا قسم إستشارة ممتاز |
| Karnavaldan uzak durman için seni uyarmamın nedeni bu değildi. | Open Subtitles | هذا ليس سبب تحذيري لك بالبقاء بعيدا عن مدينة الملاهي |
| Kuyruklu yıldızı biraz olsun hareket ettirebildik, çok değil ama hedef de bu değildi zaten. | TED | لقد قمنا بتحريك المذنب بقدر يسير، ليس كبيراً، لكن هذا ليس مهماً. |
| Bu kesinlikle çok kötü. Niyetim bu değildi. Aman Tanrım! | Open Subtitles | هذابالفعلمفزع، هذا ليس ما كنت أنويه ، يا إلهي |
| Anlaşmamız bu değildi. Sözünü tutmuyorsun. | Open Subtitles | هذا ليس ما إتفقنـا عليه أنت تتراجع عن إتفاقنــا |
| Ama düşündüğüm şey, tam olarak bu değildi. | Open Subtitles | لكن هذا ليس بالضبط الذي كان عندي في العقل. |
| Anlaşma bu değildi. Ya Latince. Polis buna inanacak mı? | Open Subtitles | لم يكن هذا الإتفاق فيليب و هل سيصدق الشرطة هذا؟ |
| Sana destek olmak için buraya geldiğimde, aklımdaki bu değildi. | Open Subtitles | عندما أتيت هنا لمساندتك لم يكن هذا الشيئ في بالي |
| Aklındaki Fareliköy, bu değildi herhalde. | Open Subtitles | هذه ليست بالضبط الماوسفيل التى كنا نضعها فى عقولنا أليس كذلك؟ |
| Bayanlar ve baylar, olması gereken bu değildi. | Open Subtitles | سيداتي سادتي , لم تكن هذه الطريقة التي يفترض أن تسير عليها الأمور |
| Bu bot güvertesinde yaklaşık 1 mildir dolanıyoruz ve havanın güzelliğinden ve benim büyümemden konuştuk ama sanırım senin gelme nedenin bu değildi, doğru değil mi? | Open Subtitles | فكرنا كيف الطقس جميل وكيف كبرت أنا وترعرعت أعتقد أن ذلك ليس الذي جئت للكلام معي عليه، أليس كذلك؟ |
| (Kahkalar) Tahmin edeceğiniz gibi tabii ki dehşete düştük ve Aman allahım, hayır, hayır, anlatmaya çalıştığımız şey bu değildi dedik. | TED | حسنا، نحن بالتأكيد نشعر بالرعب، ونقول يا إلهي، لا، لا، لا، ليس هذا ما نعنيه على الإطلاق |
| Düşündüğüm şey bu değildi. - Belki senin düşündüğün şey buydu. | Open Subtitles | . لم يكن ذلك ماأفكّر بِه . لربما، هذا ماتفكّرين بِه |
| Penguen belgesellerini severim ama günün haberi bu değildi. | TED | أنا أحب الأفلام الوثائقية عن البطاريق ولكن لم تكن تلك أهم أخبار اليوم. |
| Ancak Milner'ın hafızayla ilgili farkettiği tek şey bu değildi. | TED | لكن ذلك لم يكن الميزة الوحيدة للذاكرة التي وجدتها ميلنر. |
| Tanrım. Yatırım yaptığım plan bu değildi. | Open Subtitles | يا إلهى ليست هذه الخطة التى استثمرت أموالى بها |
| Bu sabah işe başlarken, umduğun şey bu değildi, Frank, öyle değil mi? | Open Subtitles | ليس ما توقعته عند تسلمك المهمة صباح اليوم أليس كذلك يا فرانك ؟ |
| Ve şimdi de seni üzdüm ama amacım bu değildi. | Open Subtitles | و انا الان جعلتك مستاءة و هذا لم يكن قصدى |
| -Sorum bu değildi. Lütfen soruya cevap verin. | Open Subtitles | ليس ذلك هوَ السؤال، رجاءً أجب على السؤال |
| Bak, küçük, zararsız bir yılanmış. Benim gördüğüm yılan bu değildi. Anakonda veya piton falandı. | Open Subtitles | هذه لم تكن الأفعى التي رأيتها كانت أناكوندا أو حنش كبير |
| Esas söylemek istediğim bu değildi. | Open Subtitles | ذلك لَيسَ الذي أردتُ للكَلام معك حول مع ذلك. |