Rainsford, bu oyunu oynamaya değer bulacağını biliyorum. | Open Subtitles | اوه, يا رينسفورد, ستجد بأن اللُعبة تُستَحَق بأن تُلعَب |
Ama orada farklı bir şey bulacağını sanma çünkü köyde de yaşam değişecek. | Open Subtitles | ولكن ماذا تظن أنك ستجد هناك ؟ ستتغير الأوضاع هناك أيضاً |
Belki böyle bırakırız, çünkü beni nasıl bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | أجل,ربما نبقي الأمر هكذا بما أنكي تعرفين كيف تجديني |
Beni burada bulacağını ummamıştım. | Open Subtitles | معذرة سيدي الرئيس , لم اعتقد انكي ستجدني هكذا |
Eğer küçükler liginde, oynamaktan sıkılırsan, ...Beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | وعندما تسأم من اللعب على نطاق صغير تعرف أين تجدني |
Tekrardan bulacağını inanıyor, ve bunu kendisi için istiyor. | Open Subtitles | إنه متأكد بأنكِ ستجدين هذا مجدداً و يريدكِ أن تفعلي هذا من أجله |
Eğer keşfedersen, beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | .. حسناً ، عندما تكتشفين ذلك تعرفين أين تجدينني |
Genişlemeye dayanacak kadar esnek bir külot nasıl bulacağını sormuyorum bile. | TED | ولن أتسائل حتى كيف يجد سراويل مرنه بما يكفي لتحمل التمدد. |
Hayatının kadınını bulacağını hep biliyordum zaten. | Open Subtitles | كنت أعلم دائما أنه سيجد الفتاة المناسبة , لطالما علمت ذلك |
Bize onun hala tek parça olduğunu göster biz de sana yüzüğü nerede bulacağını söyleyelim. | Open Subtitles | أرنا انه ما زال حياً فى قطعة واحدة و نحن سنخبرك اين ستجد الخاتم |
Çıkarmak için bir yol bulacağını söylemiştin. Onu bu şekilde ne kadar tutacağız? | Open Subtitles | قلت أنك ستجد طريقة لتخرجه إلى متى سنتركه بهذه الطريقة ؟ |
Onları çok akıllı bulacağını ve öğrenebileceklerini göreceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن أنك ستجد المزيد ليتعلموه إنهم أذكياء ويمكنهم تعلم أكثر من ذلك |
Bir sıkıntı çıkarsa, beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | إلى اللقاء وإن لم يسرِ العمل على ما يرام تعلمين أين تجديني |
Bu konu hakkında bir şeyler yapmaya hazır hissedersen beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | عندما تكوني مستعدة لعمل شيء بسبب هذا تعرفي أين تجديني |
Ama, bilirsin, onun için doğru zaman olduğunda beni bulacağını düşündüm. | Open Subtitles | لكن,انا استنتجت بأنها ستجدني عندما يكون الوقت مناسب لها |
İşlerin sıkıcı bir hâl alınca, beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | حسنا، عندما يصبح هذا الأمر مملا فأنت تعلم أين تجدني |
Sana planları gösterdiğim an uzaklaşmak için bir bahane bulacağını biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف بمجرد اني سأريكِ الخطط انكِ ستجدين سبباً للرحيل |
Fakat konuşmak istersen, beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | لكن إذا شعرتي أنك تودين التحدث تعرفين أين تجدينني |
Yaşamak için cildinin kalınlaşmış olması gerekir suyu ve korunağı nerede bulacağını bilmeli. | Open Subtitles | للبقاء حياً,يجب على الشخص أن يجعل جلدته مثل الجلد المدبوغ أن يعلم أين يجد الماء, ومتى يحتمي. |
Neden bu kadar gecikti, Dreg? O sürüngenin, anahtarı mı bulacağını söylemiştin. | Open Subtitles | لماذا الأمر يستغرق وقتاً لقد أخبرتني بأن الثعبان السائر سيجد مفتاحي |
ona büyük ihtimalle annesini dışarıda bir şekilde bulacağını söyledim. | TED | قلت له أنها على الغالب ستجده بعيداً خارج المبنى |
Telefonum orada çekecek mi bilmiyorum ama, eğer bana ihtiyacın olursa, beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | لا أعرف إذا كان هناك إستقبال للهاتف ولكن إذا إحتجتي لي تعرفين أين ستجدينني |
Gösteriden önce, sıradayken gerçekten hoş bir çocuk Ethan'laydım ve gösteriden sonra beni bulacağını söyledi. | Open Subtitles | قبل العرض , كنت مرتبطة مع رجل جميل جدا , ايثان وقال لي بإنه سيجدني بعد العرض |
Onları nerede bulacağını ve nasıl kullanman gerekeceğini asla bilmeyeceksin. | Open Subtitles | وستجد مفاتيح أخرى، لا تعرف أين قد تجدها ولا كيف ستستخدمها |
Sana Berlin'i verdim zaten. Nerede bulacağını söyledim. | Open Subtitles | لقد أعطيتك برلين أخبرتك أين تجدينه |
Ne olursa olsun bulacağını söylemiştin. | Open Subtitles | انه لأجلك أنت فانتِ قد قلتِ بأنكِ يجب أن تجديه |
- Belki birşey bulmanı istedi, belki bulacağını biliyordu. | Open Subtitles | ربما أرادك أن تجدي شيئاً , صحيح ؟ ربما يعرف أنكِ ستجدي |