"bulunduğun" - Translation from Turkish to Arabic

    • فقط ما عليه معرفته في
        
    • حيث أنت
        
    • الذي أنت به
        
    • الذي أنت فيه
        
    • التي كنتِ بها
        
    • التي أنت فيها
        
    • أنهم تحت
        
    • العميل فقط ما عليه معرفته
        
    Bilmen gereken bulunduğun konum bu büyük organizasyonun varlığını sürdürmesi ve korumasını sağlıyor. Open Subtitles أن معرفة العميل فقط ما عليه معرفته في وضعه الحالي هو ما سمح لهذه المنظمة الضخمة ببقائها والحفاظ على نفسها
    Bilmen gereken bulunduğun konum bu büyük organizasyonun varlığını sürdürmesi ve korumasını sağlıyor. Open Subtitles أن معرفة العميل فقط ما عليه معرفته في وضعه الحالي هو ما سمح لهذه المنظمة الضخمة بإستمرار بقائها والحفاظ على نفسها
    Şimdi gözlerini aç ve bulunduğun yerden kuzeye ve güneye doğuya ve batıya bak çünkü görmekte olduğun bütün memleketi sana ve ebediyen soyuna vereceğim. Open Subtitles إرفع الآن عينيك و إنظر إلى المكان حيث أنت شمالا , جنوبا , شرقا و غربا
    Ama sakın unutma bulunduğun duruma gelmeni ben sağladım Open Subtitles لكن لا تنسى انه انا من وضعك حيث أنت الآن
    - bulunduğun durumu küçümseyeyim deme. Open Subtitles لا تقلل من شأن المركز الذي أنت به
    İçinde bulunduğun bu beden, sadece yarattığın cisimlerden birisi, avatar, nasıl istersen öyle adlandır. Open Subtitles أنت ، الجسد الذي أنت فيه إنه واحد من تجسيداتك تجسيد للألهة ، ادعوه بما تحب
    Ama içinde bulunduğun toprak artık orada değil, değil mi? Open Subtitles وأرقد بجواركِ ولكن الأرض التي كنتِ بها لم تعد موجودة، أليس كذلك؟
    İçinde bulunduğun odadan çık sola dönmeye devam et. Open Subtitles واقرأ بصوتٍ عالٍ غادر الغرفة التي أنت فيها واعبر إلى اليسار
    bulunduğun şehirdeler. Riskli bir hareket yok. Open Subtitles أنهم تحت حمايتك الآن، لا تخاطر في التحرك.
    bulunduğun yerin en yüksek noktasında buluşalım. Open Subtitles قابلني في أعلى نقطة من حيث أنت
    Tedavi gördüğün hastanedeki yönetici birinin aradığını ve senin bulunduğun yeri bildirdiğini söyledi. Open Subtitles حسنا، المدير في المستشفى حيث أنت إعترفت... قال بأنّ شخص ما دعا وأنذرهم إلى موقعك.
    İçinde bulunduğun durum kendi davranışlarının sonucudur. Open Subtitles أريد أن ألعب لعبة. الموقف الذي أنت فيه نتاج ما اقترفته يدك.
    Aramızda bulunduğun kısa zaman zarfında yükselen grafiğini gördüğümü söyleyebilirim, Alex. Open Subtitles {\pos(192,230)} في الفترة القصيرة التي كنتِ بها معنا {\pos(192,230)} لقد رأيت أن موقفك (تحسن كثيراً، (آليكس
    Sonra da, şu an bulunduğun telsiz odasını sabote edeceksin. Open Subtitles بعدها ستقوم بتعطيل غرفة الإتصالات التي أنت فيها
    bulunduğun şehirdeler. Riskli bir hareket yok. Open Subtitles أنهم تحت حمايتك الآن، لا تخاطر في التحرك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more