Çünkü sorunu anladığımız için, düzeltebiliriz de, daha iyi canlılar oluşturabiliriz. | TED | لأننا نفهم ذلك نستطيع ايجاد حلول ، نحسن من هذه المخلوقات |
Sonra aklıma sadece efsane olarak bilinen, mitolojik canlılar geldi. | Open Subtitles | ثم فكرت ماذا عن المخلوقات الموجودة فقط فى الأساطير؟ الخيال؟ |
Bu canlılar öldüğünde, dibe battılar ve alüvyon tabakasına gömüldüler. | Open Subtitles | عندما ماتت هذه المخلوقات غرقت إلى القاع و طُمِرَت بالطمي. |
Hey, gagalarını telle sarıp onları uyuşturduğunda gayet yardımsever canlılar. | Open Subtitles | تربط سلك حول اعناقهم تسكتهم وتسحبهم انهم مخلوقات متعاونة للغاية |
Dünyada geriye kalan tek canlılar olduğumuzu farkedince... sıfır yılı bizi manyaklaştırmıştı. | Open Subtitles | ذعرنا لادراكننا أننا قد نكون الوحيدين الأحياء على الأرض في العام صفر |
"Yaşayan canlılar yaratmak bu kadar kolaysa, neden kendimizden birkaç tane yaratmayalım?" | TED | إذا كانت صناعة الكائنات الحية بتلك السهولة، لما لا تصنع بعضها بنفسك |
Bu farklar kullanışlı olursa yeni canlılar büyür, çoğalır ve dünyaya yayılırlar. | Open Subtitles | إن أثبتت تلك التغيرات نفعها، فإن الحيوانات الجديدة ستزدهر وتتضاعف في الأرض |
Milyarlarca yıldan beri buradalar ve "tek hücreli mikroskobik canlılar" olarak tanımlanabilirler. | TED | وجودها يعود لبلايين السنين و هي عبارة عن كائنات مجهرية وحيدة الخلية |
O günden beri bu canlılar hakkında yazıyorum. | TED | وقد كتبت عن هذه المخلوقات منذ ذلك الحين. |
canlılar sizler gibi zengin oldukları zaman, ne yaptıklarını anlamak için ne istediklerini çok iyi bilmeniz gerek. | TED | عندما تكون المخلوقات غنية، مثلكم، عليكم معرفة الكثير حول ما يريدون لمعرفة ما الذي يقومون به. |
Peki nasıl oldu da bu yalnız yaşayan canlılar, vahşi avcılardan deniz subaylarına oradan da koltuktaki miskinlere dönüştü? | TED | إذن، كيف تحولت هذه المخلوقات المنعزلة من حيوانات مفترسة جامحة إلى ضباط في البحرية ثم إلى صديق وديع يجلس برفقتنا؟ |
Bir başka deyişle, bizler ortalıkta dolaşan biricik canlılar değiliz; daha büyük bir ekosistemin parçasıyız. | TED | بعبارة أخرى ، نحن لسنا المخلوقات الوحيدة الموجودة في العالم نحن جزء من منظومة اكبر في البيئة |
Aynı zamanda yaşayan en yaşlı canlılar arazında en savunmasız olanı, çünkü eğer donmuş kutup toprakları çözülürse mücadele edemeyecek. | TED | كما أنها على الأرجح واحدة من أكثر المخلوقات ضعفاً من بين الكائنات الحية الأطول عمراً لأنها لن تنجو إذا ذاب الجليد |
Eğer yeterince derinlere inebilseydik, ...orada yaşayan canlılar karşısında, hayretler içinde kalırdık. | Open Subtitles | لو أستطعنا الوصول للعمق الكافى سنكون مندهشين بالفعل من المخلوقات الموجودة بالإسفل هناك |
Ve inan bana, onlar görüp görebileceğin en sevimli canlılar. | Open Subtitles | إنهّم أجمل و أصغر مخلوقات يمكن أن تصادف في حياتك |
İşte artık kendi amaçlarımıza yönelik canlılar yaratabildiğimiz bir aşamadayız. | TED | وهكذا، نحن الآن في مرحلة نستطيع فيها إنشاء مخلوقات تخدم أهدافنا الخاصة. |
Erkek doğum yapar, tamamen fenomen canlılar. | TED | الذكور هم الذين يلدون، يالها من مخلوقات عجيبة. |
Dünyadaki canlı bolluğunun arasında ekstremofiller ya da ekstrem koşullarda yaşamayı seven canlılar olarak bilinen bir organizma grubu var. Belki lisedeki biyoloji derslerinden hatırlarsınız. | TED | من بين الكائنات الكثيرة على الأرض، هناك مجموعة فرعية تسمى أليفات الظروف القاسية، أو محبات الظروف القاسية، إن كنتم تذكرون دروس علم الأحياء في الثانوية. |
Karısını, canlılar diyarına geri götürebilmek için onlara yalvarır. | Open Subtitles | و يستجديهم حتى يدعوه يستعيد زوجته إلى أرض الأحياء |
canlılar bunu bir milyar yıldan uzun bir süredir aynı şekilde yapıyorlar. | Open Subtitles | بنفس الطريقة التي كانت تقوم بها الكائنات الحية لأكثر من مليار سنة. |
Sadece canlılar bu şifreleme ve bilgiyi bu yolla iletme yeteneğine sahiptirler. | Open Subtitles | فقط الكائنات الحية التي تمتلك القدرة على الترميز ونقل المعلومات بهذه الطريقة. |
Tüm yaşayan canlılar gibi, hayvanların büyük çoğunluğu, cinsel olgunluğa eriştikten sonra yaşlanma denilen süreçte kademeli olarak dejenere olur. | TED | مثل معظم الكائنات الحية، تبدأ الغالبية العظمى من الحيوانات بالتدهور تدريجيًا بعد بلوغ النضج الجنسي في عملية تعرف باسم الشيخوخة. |
Büyük camgözler, hayranlık uyandıran canlılar. | TED | اسماك القرش المُتشمس هي كائنات بديعة, انها حقاً رائعة |
Bunlar, canlılar tarafından geride bırakılan hücreler, fosiller veya mineral izleri olabilir. | TED | والتي قد تكون إمّا خلايا، أو مستحاثّات، أو آثار معدنيّة خلّفتها كائنات حيّة. |
Daha bizim dünyamızda böyle zor koşullara alışık canlılar var ise, başka dünyalarda neden olmasın? | Open Subtitles | لو أن الأشياء الحيّة يمكنها الإزدهار هنا، فأين يمكنها أيضاً؟ |
canlılar değil mi? | Open Subtitles | إنهم أحياء ، أليس كذلك؟ |