| Bir eski ceket, bir de kazak. Aktörün giyebileceği tarzda olsun. | Open Subtitles | ، و جاكيت قديم و سترة شيء ممكن أن يرتديه الممثل |
| 700 olamaz. Sakın bana bu ceket için 700 dolar ödedim deme. | Open Subtitles | محال أن يكون 700، لا تقل إنك دفعت 700 دولار مقابل سترة |
| Ben her zaman seksiydim. ceket sadece bunu dışarı vurdu. Hayır, hayır! | Open Subtitles | لطالما كنتُ مثيراً ، لكن يبدو أن هذه السترة أظهرت ذلك للعيان |
| ceket ya da şapka gibi bir şeyler giymezsen, çok kötü şifayı kapacaksın. | Open Subtitles | سوف تموتين من البرد إذا لم .ترتدين معطف أو قبعة أو ما شابة |
| Sana Şirinler çizgi filmindekilerin renginde bir ceket mi aldı? | Open Subtitles | ماذا , هل أشترت لك هذا المعطف بلوّن السنافر ؟ |
| ceket de ayla aynı renkte olacak. | Open Subtitles | و كذلك يجب أن يتناسب شكل الجاكيت مع القمر |
| Mavi ceket, siyah ayakkabı,beyaz çoraplı. | Open Subtitles | ترتدي معطفاً أزرق وحذاءً أسود، وجوارب بيضاء |
| İyi bir ceket olmamasından bahsetmiyorum. Demek istediğim, ceket tam uymamış. | Open Subtitles | لا أعني أنها كانت سترة أنيقة ولكنها لم تكن مناسبة إليه. |
| Sen ev sahibinin canlıyken derisini yüzdün ve ondan kendine bir ceket yaptın. | Open Subtitles | أنت سلخت جلد زوجتك و هي حية و فصلت به سترة خاصة بك |
| Dikişleri, bir tür giysi olduğunu gösteriyor ceket veya uyku tulumu gibi. | Open Subtitles | التَخييط يَوحي بإنها ربَّما نوع من ثياب مثل سترة أو كيس للنوم |
| Sinekle avlanan bir balıkçının, oradan geçmekte olan parıltılı ceket giymiş bir kanocuya saldırıp boğmaya çalıştığını gördü bu gözler. | Open Subtitles | لقد شاهدت احد الصيادين يطير من الوادي الى النهر و يحاول و يغرق بالقارب فقط للمرور في يوم سترة جلو |
| ceket bir güç dalgası oluşturuyor. Işıklar bu yüzden titriyor. | Open Subtitles | السترة أنشأت موجة طاقة مما جعل كل الأضواء والأجهزة تومض |
| Bu ceket sürekli üzerinizde olsun. Geçici beslemelere karşı yalıtımlıdır. | Open Subtitles | دعي السترة عليك دائما إنها عازلة ضد ردود الفعل الزمنية |
| Ya sen cekete uyarsın ya da ceket sana uyar. | Open Subtitles | أما مقاسك يناسب مقاس السترة، أو مقاس السترة يناسب مقاسك. |
| Ulusal ceket Değiştirme Günü olduğu için arkadaşımın ceketini giyemez miyim? | Open Subtitles | ألا يمكن أن أرتدي معطف صديقي لأنه يوم تبادل المعاطف الوطني؟ |
| Beyaz kürklü sarı bir ceket, bir sarı ve bir siyah korsaj ve bu kıyafetleri birçok başka tabloda görürsünüz, Vermeer'in tablolarındaki başka kadınlarda. | TED | ومن بينها معطف أصفر مع فراء أبيض وكورساج أصفر وأسود وترى هذه الملابس في عدد من لوحاته نساء مختلفين في لوحات فيرمير |
| “Bitirdikten sonra, Armstrong kravatını düzeltti, yünden bir spor ceket giydi ve göz kamaştıran ışığa doğru ilerledi. | TED | بعد أن فرغنا ، استعدل ارمسترونغ ربطة عنقه، ولبس معطف رياضة صوفي، ثم خرجنا في الوهج. |
| Evet, eldivenimi taktım ve pencereden çıkıp nehre gittim, işte orası ceket, bıçak ve eldivenlerin bulunduğu yer | Open Subtitles | نعم, أرتديت قفازى و خرجت من النافذة الى النهر هناك حيث يوجد المعطف والسكين والقفازات |
| Yakasız deri ceket almam lazım. Bir de pilot gözlüğü falan belki. | Open Subtitles | يجب علي أن أشتري جاكيت جلد بدون قبعة و ربما بعض الطيارين |
| Eğer ceket çıkmazsa ben de eşarpları saklarım. | Open Subtitles | أذا لم أجد الجاكيت سوف أخفى الإيشارب منها |
| Beyaz bir ceket. Böyle bir yerde, beyaz bir ceket. | Open Subtitles | معطفاً أبيض، يرتدي معطفاً أبيض في هذا المكان |
| İste burada ama salon icin ceket ve kravat sart. | Open Subtitles | ها هي هنا,لكن نحن نرجوا منكم ستره ورابطة عنق لغرفة العشاء |
| ceket, tişört, diş fırçası gibi şeyler alacağız. | Open Subtitles | يجب أن نقوم بشراء سترات وتي شيرتات وفرش أسنان.. أغراض كهذه |
| Sanki üzerinde onu buradan koruyan görünmez bir ceket varmış gibi. | Open Subtitles | كأنه يرتدى معطفا خفيا يعزله عن هذا المكان |
| Ve kendine yırtmaçlı bir ceket ve bağcıksız bir ayakkabı ile renkli desenli bir gömlek al. | Open Subtitles | و أحضر لنفسك جاكت بفتحة وأحذية بدون رباط و قميص بألوان قليلة أو عينات |
| - Adam görünmüyor. Evet, ama havada süzülen bir pipo ve tüken bir ceket görürsem, ebelenir. | Open Subtitles | أجل , لكن إذا رأيت أسطوانة عائمة , وسترة التدخين , إنه سيسقط |
| "Bekle" ne demek biliyor musun? -Evet. Bu ceket siyah... | Open Subtitles | تقول تلك البدله سوداء ثم تتوقف ثم تقول اليست كذلك؟ |
| Deri ceket. Yanık. Kazağına dökülen kola. | Open Subtitles | الستره الجلديه ، الحرقه ، الكوكا كولا المنسكبه على كنزتك |
| Ciddi, keyifsiz-- ceket biraz yukarı. | Open Subtitles | مكفهر ,مكتئب الجاكت مسحوب لأعلى .. |