| Yolculuk sırasında, çiçekli cepleri... olan bir kot, çiçekli ve kırmızı düğmeli bir bluz ve... lacivert bir hırka giyiyordum. | Open Subtitles | في تلك الرحلة كنت أرتدي بنطالاً من الجينز له جيوب مزهّرة وبلوزة مزهّرة لها أزرار حمراء |
| Ve... her yerinde cepleri var. Oralardan tavşan çıkarabilirim. | Open Subtitles | لدي جيوب في كل مكان يمكنني سحب الأرانب من هنا |
| cepleri petrol dolu Burundili köktencilere çıkacak. | Open Subtitles | إلى المتطرفين السياسين البورونديين. مع جيوب ممولة بالنفط. |
| Bu adam kesinlikle soyulmuş gibi cepleri ters düz edilmiş. | Open Subtitles | الرجل بالتأكيد تبدو وكأنه كان سرقة. يتم تشغيل جيوبه بها، |
| Cebinde bir silah olabilme ihtimalini ortadan kaldırmadan cepleri arayamazsın. | Open Subtitles | لايمكنك تفتيش الجيوب إلا إذا كنت تشك في وجود سلاح |
| Bilmiyorum, ama ayakları çıplak, cepleri boş, giyeceklerinde isim yazmaz bir hâlde ormanın içindeler. | Open Subtitles | لا أعرف لكنهم هنا في الغابة دون أحذية و جيوبهم خالية و لا توجد بطاقات على ملابسهم |
| Ayrıca, balıkların çakmaklarını koyacakları cepleri yoktur. | Open Subtitles | كما أن السمك ليس لديه جيوب ليضع فيها القدّاحات |
| Fil Gününde, elemanlarım yüzümü boyayıp cepleri dışarı sarkık bir pantolonla caddeye saldı. | Open Subtitles | لليوم الفيل خداع العمال مني في اللوحة وجهي ويتجول مع جيوب انسحبت من سروالي. |
| Bu paltonun düzgün dikişleri ve sağlam cepleri var. | Open Subtitles | المعطف لديه ازرار منمقة و جيوب لا تخرج مع يدك |
| Kirli pantolon cepleri... ..ve katlanmış pis çarşafların arası her hafta mahkumlara verdiğimiz kaçak malları gizlemek için ideal yerlerdir. | Open Subtitles | الآن ستجد جيوب سراويل مُتّسخة، .وأخرىمطويّةومُتّسخةبآثارالمقاعد. وأخرى تحتوي البضائع المُهرّبة إلى السجن. والتي تُوصّل للمساجين عند إستلام ملابسهم المغسولة اسبوعيّاً. |
| Bu paltonun düzgün dikisleri ve saglam cepleri var. | Open Subtitles | المعطف لديه ازرار منمقة و جيوب لا تخرج مع يدك |
| Galiba bu ceketlerin cepleri filan yok. | Open Subtitles | حسنا , لا أعتقد بأن هذه المعاطف لها جيوب |
| Çanta almamıştık, eteklerimizin de cepleri yoktu. | Open Subtitles | لم نأخذ المحافظ، و التنانير لا توجد بها جيوب. |
| Ve cepleri derin hatta Hell's Kitchen'ın her yerinde daha derin bağlantıları var. | Open Subtitles | ولديهم جيوب عميقة، وصلات أعمق جميع أنحاء مطبخ الجحيم. |
| cepleri karıştırılmış ama cüzdanı ve cep telefonunu yakında bulduk. | Open Subtitles | كلا .. لقد تفرغت جيوبه لكن هاتفه ومحفظته وجدت قريبة |
| Birazdan cepleri şekerlerle dolu bir adam gelecek ve onu gıdıklayabilirseniz size şeker verecek | Open Subtitles | هناك رجل ينزل نحو الأسفل يحمل الحلوى في جيوبه إذا قمتم بدغدغته سوف يعطيكم إياها كلها |
| cepleri dolu gelecek, cömert davranacaktır. | Open Subtitles | إن جيوبه ممتلئه و سيكون كريماً |
| cepleri dışa doğru çıkmış. Yani katil ceplerini araştırmış. | Open Subtitles | الجيوب قد أخرجت للخارج، ممّا يُشير إلى أنّ القاتل قد فتّش الجثة. |
| Demek istediğim, aklıselim bir kadının aksine, onun cepleri ağzına kadar delilikle doluydu. | Open Subtitles | أعني، بالنسبة لامرأة غير مجنونة لديها تلك الجيوب من الجنون الشامل بداخلها |
| Bilmiyorum, ama ayakları çıplak, cepleri boş, giyeceklerinde isim yazmaz bir hâlde ormanın içindeler. | Open Subtitles | لا أعرف لكنهم هنا في الغابة دون أحذية و جيوبهم خالية و لا توجد بطاقات على ملابسهم |
| Hatırladığım kadarıyla bu şeyin çok derin cepleri vardı. | Open Subtitles | الآن، على ما أذكر هذا المعطف له جيوبٌ عميقة |
| Tamam, orada solunabilir atmosfer cepleri var mı öğrenmek zorundayız. Mühürlenen bölgelerden bir saat daha sıkıştırabiliriz belki. | Open Subtitles | إذا هناك تسربات أخرى قد نفقد ساعة إضافية |
| Elbette giymen için verdikleri şeyin cepleri olmuyor. | Open Subtitles | بالطبع، ليس لديهم جيوباً بذلك الرداء التي يجعلونك ترتديه. |
| Bir adamın son elbisesinin cepleri yoktur. | Open Subtitles | بدلة الرجلِ الأخيرةِ مفيهاش جيوبُ. |