| Kim isterse üstünü arayabilir. Sonya, Ceplerini boşalt. | Open Subtitles | اختر من تشاء, فليفتشها من تريد أن يفتشها, افتحي يا سونيا جيوبك |
| Hatta Ceplerini doldurmak için bölgendeki insanları gasp ediyorsun. | Open Subtitles | فإنك تملؤ جيوبك بأموال الدولة كما يحلو لك |
| Ellerini kaldır ve Ceplerini boşalt bayım. Bunun için çok geç. | Open Subtitles | إنتحبى للسماء أفرغ جيوبك يا سيد لقد تأخرتم على هذا |
| İlk olarak, Ceplerini boşalttığın birine asla arkanı dönme. | Open Subtitles | أولاً. أبداً لا ترفض الرجل الذي افرغ جيوبه |
| Bu bir hastalık mı yoksa pskiyatristlerin Ceplerini doldurmaya yarayan bir yöntem mi? | Open Subtitles | أهو مرض أم هي طريقة أخرى لكي يمليء الأطباء النفسيين جيوبهم ؟ |
| Ceplerini boşalttıktan sonra bana ne istersen diyebilirsin. | Open Subtitles | بوسعك أن تدعوني بما تشاء بعدما تفرغ جيوبك |
| Yani sen Ceplerini altınla doldurabilesin diye beni tehlikeye mi sürükledin? | Open Subtitles | وضعتني بخطر حتى يمكنك ملئ جيوبك بالذهب ؟ |
| İstersen Ceplerini taşla doldur ve denize girip yürümeye devam et. | Open Subtitles | املىء جيوبك بالحجر وامشي على البحر واستمر بالتقدم |
| Bir daha gizli planlar yapmak istersen önce Ceplerini kontrol et. | Open Subtitles | في المرة القادمة التي تخطط بها بسرية تفقد جيوبك |
| Sen. Buraya gel ve Ceplerini boşalt. | Open Subtitles | أنت، تعال هنا وأفرغ ما في جيوبك |
| Tıpkı Ceplerini boşaltır gibi hafızanı boşaltacağız... | Open Subtitles | نخن فقط سوف نفرغ ذاكرتك كما نفرغ جيوبك |
| Ceplerini derhal boşaltmazsan, polis çağıracağım. | Open Subtitles | الآن... إذا لم تُفرغ جيوبك الآن,سوف أتصل بالشرطة. |
| Nakit para lazım. Ceplerini boşalt. | Open Subtitles | أحتاج بعض النقود أفرغ جيوبك على المنضدة |
| Silahı var mı dedim, Ceplerini boşalt demedim. | Open Subtitles | قلت لك تأكد بأنه غير مسلح. لم أقل لك أفرغ جيوبه. |
| Eğer kurban ayağa kalkıp Ceplerini boşalttı ve sonra da sahile gidip, yüzüne yüzüne vurduysa, bu çok garip bir elektrik çarpması olurdu, beni anlıyorsunuzdur, efendim. | Open Subtitles | كانت صعقة كهربائية غريبة لو أن ضحية قام وفرغ جيوبه ثم ذهب للشاطئ وضرب نفسه بوجهه |
| Ceplerini karıştırdım, bulduğum anahtarın seninki sandım bir tornavida bulup, kapıyı zorladım. | Open Subtitles | لذا فتشت جيوبه .. و وجدت مفتاحكِ أخذته وأحضرت مفك وأتلفت قفل الباب |
| O yüzden Ceplerini yüzük var mı diye yoklamayı unutmayın. | Open Subtitles | لذا رجاءً ، لاتنسوا أن تتفقدوا . جيوبهم عن خواتم الخطوبة |
| Sonra hemen işe başladılar, cesetleri sokağa serip Ceplerini karıştırdılar ve buldukları bütün arpayı aldılar. | Open Subtitles | ومباشرة للعمل تمديد الجثث على الأرض ، والتفتيش في الجيوب التنقيب عن المال |
| - Hayır ama katil, o koşu yaparken kurbanın Ceplerini karıştırıyormuş. | Open Subtitles | لا، لكن القاتل كان مايزال يتفحص جيوب الضحية عندما كان يهرول |
| Sonra Ceplerini karıştırdığında Kütüphane'den eserler çıkarıyorsun. | Open Subtitles | وأنك تمدّ يدك إلى جيبك فتُخرج تحفًا من المكتبة؟ |
| Memur bey Ceplerini kontrol ettim, hiç bir şey yok. | Open Subtitles | ايها الضابط,لقد تفقدت جيوبها,ليس هناك اي شيء فيهن, وقد تحفظت على نقالها |
| Oturduğumuzdan beri neden Ceplerini aşırdığı onca yağ için kontrol etmedin? | Open Subtitles | لماذا لا تفحصي جيبه لكل الزبدة الذي أخذها منذ جلوسنا هنا |
| - Çeneni kapa ve Ceplerini boşalt. | Open Subtitles | اخرس وافرغ جيوبكَ. هل سترديني؟ |
| Ceplerini kendin de boşaltabilirsin, bir memurumuzun yardımıyla da. | Open Subtitles | أنت يُمْكِنُ أَنْ تُفرغَ جيوبَكَ نفسك أَو نحن يُمكنُ أَنْ نَأخُذَ ضابط يُساعدُك. هو كليَّاً راجع لك. |