| Sen zarda ve şarapta cesursun. | Open Subtitles | شجاع بما يكفي مع النرد وكاس الخمر في يدك |
| Buraya tek başına silahsız ipini tuttuğun siyah bir köle ile gelmen ya çok cesursun yada çok aptal? | Open Subtitles | أهذا لأنك شجاع جدا أم لأنك غبى جدا ؟ لأنك جئت الى هنا وحدك بدون تسليح و معك فقط عبد اسود ليحمل لك رداؤك |
| Genç ve cesursun, bir Gaskonlu ve D'Artagnan'sın. | Open Subtitles | انت صغير ، شجاع انت جاسكون ، انت دارتانيان |
| Kolun kanadın kırık. Küçük beyaz burnun havada, öyle cesursun ki. | Open Subtitles | أنتِ مجروحة للغاية ، شجاعة جداً مع أنفكِ الأبيض الصغير المرفوع |
| Bence sen harika bir kadınsın ve çok ama çok cesursun. | Open Subtitles | و أعتقد بأنكِ أمرأة رائعة و أعتقد بأنكِ شجاعة جداً جداً |
| cesursun, gözüpeksin ve bu yönlerini çok seviyorum. | Open Subtitles | كنت جريئة وكنت أنت شجاع ، وأنا من هذا القبيل. |
| Çok cesursun, hayatım. Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنت شجاع جداً يا عزيزي أنا فخورة جداً بك |
| Kuğu Tapınağına dönebilecek kadar cesursun, benden mi korkacaksın? | Open Subtitles | ،أنت شجاع جداً لعودتك إلى المعبد هل خُفت مني؟ |
| Senin için her şeyi yaparım, çünkü çok cesursun ve zor bir yoldan geldin. | Open Subtitles | سأفعل أي شيء من أجلك لأني أعتقد أنك شجاع جدا وقطعت شوطاً كبيراً جداً |
| Ya cesursun, ya da inanılmaz derecede aptalsın. | Open Subtitles | إما أنّك شجاع وإما أنّك غبي بشكل لا يمكن تصوّره |
| Ne kadar cesursun çok şaşırdım! | Open Subtitles | فيكتور، أنت شجاع جداً، أَنا مَصْدُومُ. |
| Cesaret isterdi, tatlım. Ve sen çok cesursun. | Open Subtitles | الأمر يتطلب شجاعة يا عزيزتى و لكنك لديك ما يكفى |
| - Birisinin sana bakmasına izin vermeyecek kadar mı cesursun yani? | Open Subtitles | هل أنتِ شجاعة جداً بدرجة أنكِ تخافين أن يعتني بكِ شخص ما؟ |
| Tamam, tek bir dikiş kaldı. Sen çok cesursun, bunu biliyor muydun? | Open Subtitles | حسناً، سأفعلها مرة أخرى، أنتِ شجاعة للغاية، أتعلمين ذلك؟ |
| - Onu içime ben koymadım. Ben değildim. - Dinle, çok cesursun. | Open Subtitles | أنا لم أكن لأدخل هذا بنفسي لم يكن أنا لقد كنتي شجاعة للغاية |
| Çok cesursun, aslanın inine girdin. | Open Subtitles | انت تعرف . لديك الكثير من الشجاعة بأن تدخل إلى عرين الأسد |
| Cesaretin var ama sağduyun yok. Ama cesursun. Hadi gidelim. | Open Subtitles | نعم ، إنها الشجاعه لا يوجد تعقل بل شجاعه مجرده |
| O kadar cesursun ki. Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنت شجاعٌ للغاية، أنا فخورة بك |
| - Onu kafama takmıyorum. - O halde benden daha cesursun. | Open Subtitles | أنا لست قلقة بهذا الشأن - إذاً, أنتِ أشجع مني - |
| Çok cesursun ancak senden çabalamanı ve sesini dinlendirmeni istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | لقد كنت شجاعا جداً لكن سوف أحتاجك أن تريح صوتك الأن, حسناً؟ |
| - Bilmiyorum. Madem bu kadar cesursun, niye gidip kendin öğrenmiyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تذهب وتكتشف هذا إن كنت شجاعاً جداً؟ |
| Öncelikle çok cesursun. | Open Subtitles | أولاً، أنتَ شُجاع |
| Önderin koruması altındayken çok cesursun, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ شجاعةٌ للغاية تحت حماية القائدة , الستِ كذلك ؟ |
| Ne kadar da cesursun anne. | Open Subtitles | يالا شجاعتك يا أمي |
| - Karşında kadın olunca çok cesursun. | Open Subtitles | تتصرف بشجاعة عندما يؤول الامر لمواجهة امرأة ماذا ؟ |
| Bayan, göründüğünden daha da cesursun. | Open Subtitles | آنستي . انك اكثر جرأة مما يبدو |
| Neler yapabileceğini gördüm. Hızlısın, kararlısın, cesursun. | Open Subtitles | لقد رأيت ما أنت قادر على فعله أنت سريع دقيق و جرئ |