Bunun içinde piyanodaki siyah tuşların sayısı kadar ceviz var. | Open Subtitles | هنا عدد الجوز هو نفس عدد المفاتيح السوداء في البيانو |
Bunca yıl ceviz kırmama rağmen, eldiven giymeyi bir türlü öğrenemedim gitti. | Open Subtitles | أوه أعتقد بأني تعلمت أرتداء القفازات بعد كل هذه السنوات بتكسير الجوز |
Ellerimi böyle koyarak başının iki yanına her bir elimi ve kafatasını ellerimin arasında ceviz gibi kıracağım. | Open Subtitles | سأضع يدي هكذا على جانبي رأسك ثم أهشم جمجمتك في يدي كحبة الجوز |
- ceviz ağacını bulmamın pek yardımı olmadı- | Open Subtitles | إذًا شجرة جوز البندق ..التي وجدتها ليست ذات فائدة |
Buraya gelmemin sebebi o ceviz ağacı. O ağacı ne zaman buldunuz? | Open Subtitles | سبب قدومي إلى هنا هو شجرة جوز البندق تلك متى اكتشفتها؟ |
Köyde, arkasındaki biri bir ceviz kırdığında onun döndüğünü görmüştüm. | Open Subtitles | في القرية، رأيته يتلفت حوله عندما كسرت جوزة خلفه |
- Bayılırım. Bir sürü insan ceviz sever. | Open Subtitles | الكثير من الناس يحبون الجوز إنه مفيد للكبد |
En sevdiğin ağaç, büyükbabanın bahçesindeki ceviz ağacıydı. | Open Subtitles | شجرتك المحببة كانت شجرة الجوز في حديقة جدك |
Evlat, ister bir kızı elde etmeye çalış ister ceviz kırmaya çalış, anahtar kelime kararlılıktır. | Open Subtitles | بنيّ ، سواء تريد الفوز بفتاة أو كسر الجوز ، المفتاح هو المثابرة |
Bir seferinde bana ceviz getirdi. Onları bulmak için beş kilometre yürüdü. | Open Subtitles | قدّم لي الجوز ذات مرة وقطع ثلاثة أميال ليحصل عليه |
ceviz ağacından yapılan hiçbir şeye artık el sürememem gibi. | Open Subtitles | مثلاً لم اعد الآن استطيع اكل اي شيء مدخن بخشب الجوز |
"Yapacağınız standart şey onu kırıp açmak için bir ceviz kıracağı almak olur. " | Open Subtitles | فالأمر المعتاد أن تستعين بكسارة جوز وتفتحها. وأضاف أن منهجه أقرب إلى |
Şu ormana bak, bir tane bile ceviz ağacı yok! | Open Subtitles | انظر ، كل هذه الأشجار ليس بينها شجرة جوز واحدة وماذا عن أشجار الصفصاف ؟ |
- Dün gece yapmam gerekeni. Burayı çiçeklerle, mumlarla, basit bir yemekle ve ceviz pastasıyla donatacağım. | Open Subtitles | أغطّي المكان ببتلات الزهور اشعل النار, عشاء مزيّن بالشموع, فطيرة جوز |
Mutfak bıçakları ve ceviz kırıcılar işime yarayabilir. | Open Subtitles | هناك سكاكين المطبخ وكسارات البندق يمكن ان تكون فى متناول اليد |
Şöyle yazın: "Yüksek seslere karşı ilgisiz ama arkasında bir ceviz kırıldığında arkasını dönüyor." | Open Subtitles | سجل هذا: لا يبالي بالضجيج المرتفع في حين يلتفت عندما تكسر جوزة خلفه |
Bugün gerçekten o ceviz üzerinde fazla odaklandın, öyle değil mi Randy? | Open Subtitles | لقد ركزت على الجوزة اليوم ياراندي أليس كذلك؟ |
Midye kabuğu ile ceviz kabuğu arası, Oyuncak, aldatmaca, bebek başIığı gibi. | Open Subtitles | لماذا ، 'هذه القواقع والجوز أو قذيفة ، وبراعة ، لعبة ، وخدعة ، وطفل رضيع قبعة. |
Bana ceviz diyen adam benden üstün olduğuna inanıyor çünkü şimdiye kadar kimse ona sahip olmadı. | Open Subtitles | ذلك الرجل الذي دعاني (والنت) يعتقد إنه أفضل مني لآن لا أحد ملكه أبداً |
Tek başıma yaşıyorum ve midem bir ceviz büyüklüğünde. | Open Subtitles | أعيش لوحدي ولديّ معدة بحجم حبة بندق |
Brezilya ceviz piyasasının yüzde 15-20'sine, belki yüzde 22'sine, hakimdik. | TED | استحوذنا على 15 إلى 20، ربما حتى 22 بالمئة من سوق المكسرات البرازيلية العالمي. |
Ardından yulafla çırpılıp, ceviz ve çörekle dolduruluyor. | Open Subtitles | ومن ثم يلفّونه داخل الشوفان ويحشونه بالجوز والبسكويت المتبل. |
Bildiğin gibi Montana'ya taşındığından bu yana ceviz Kraliçesi Esme Bing'le tanışmayı istiyordum. | Open Subtitles | أنا أُميلُ للإجتِماع مستأجرنا الأكْثَر شَهْرَة، إيسم بنج، ملكة الجوزةَ. |
Tomografi taraması ceviz büyüklüğünde bir beyin tümörü olduğunu gösteriyordu. | Open Subtitles | اشاعتها تقول ان لديه ورم في رأسها بحجم الجوزه |
Aslında bana fıstık ezmeli, ceviz ezmeli fındık ezmeli, çamfıstığı ezmeli yani kabuklu yemiş ezmesi olan herhangi bir şeyden sandviç yapabilseniz çok iyi olurdu. | Open Subtitles | أيمكنكم أن تصنعوا نفس الشطائر مثل بزبدة الفول السوداني, زبدة اللوز وزبدة الجوز وزبدة الجوز الأمريكي, وزبدة الفستق |