Gelemem, cildimi güneşin etkilerine karşı koruyan bir tedavi alıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع ، أنا آخذ دواءً يجعل جلدي حساساً للشمس |
Şişe başka bir şeyle temas etmiş olmalı. cildimi feci yaktı. | Open Subtitles | لابد وأن العبوة قد لامست شيئًا, لقد تسببت في حرق جلدي |
Doğada hiçbir şey yok ki; benim kafamı alıp boynumun üzerine vidalayabilsin veya cildimi alıp vücudumun üzerine yapıştırabilsin. | TED | ففي الطبيعة لا يوجد أحد يأخذ رأسي ويثبّته في رقبتي بالمسامير أو يأخذ جلدي ويلصقه على جسدي. |
cildimi temiz tutmak için taze havaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | احتاج لهواء منعش لتبقى بشرتى صافية |
Benim cildimi yakar bu. | Open Subtitles | سوف يحرق بشرتى |
beni uzun zaman önce işaretlediler. ve bir dikiş iğnesiyle tekrar cildimi delmelerine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | كان لدي علامة دعيني أريك إياها و لكنني أقسمت بأنه لن يلمسوا جلدي ثانية |
Ve günes isigi, tipki mum gibi cildimi yakiyor. | Open Subtitles | وضوء الشمس يحرق جلدي كشمعة سائلة |
Onun hakkında, cildimi tarayan bir şey var. | Open Subtitles | هناكأمرمتعلقٌبهيجعل جلدي يقشعر. |
Vitiligo basitçe şu; benim bağışıklık sistemim cilde rengini veren melanini bir tür hastalık olarak görerek tıpkı bir soğuk algınlığıymış gibi onunla savaşıyor ve bu da cildimi beyazlaştırıyor. | TED | و البهاق ببساطة هو اعتقاد جهازي المناعي بأن الميلانين الموجود في جسمي و هو الصباغ الذي يكسب الجلد لونه يعتقد بأن هذا الميلانين هو مرض شيء مشابه لنزلة البرد فيقوم بمحاربته و هذا ما يجعل جلدي يتحول إلى اللون الأبيض |
Güneş cildimi mahvediyor. | Open Subtitles | هذه الشمس تحرق جلدي |
Güneş cildimi mahvediyor. | Open Subtitles | هذه الشمس تحرق جلدي |
cildimi kazak niyetine giyiyormuşum gibi bir his. | Open Subtitles | كأنني لابسة جلدي كقميص |
Çünkü kendi cildimi yemiyorum. | Open Subtitles | لأني لا أأكُل جلدي |
cildimi değiştirdim, bilmiyorum... | Open Subtitles | أنا غيرت جلدي , لا أعرف... |
cildimi okuyarak yazdığı kitaplardan... | Open Subtitles | من قرأة جلدي |