Bana dükkanda bir parça şeker verdiler. Biraz ister misin? | Open Subtitles | لقد اعطونى قطعة من الحلوى فى المتجر , اتريد بعضها |
Gariptir ki, dükkanda yaptığın konuşma, - bana babamı hatırlattı. | Open Subtitles | غريب , الطريقة التي تحدثتي بها في المتجر ذكرتني به |
Asıl bu lanet dükkanda beni siz takip ediyorsunuz dediğimi anlıyor musunuz? | Open Subtitles | انتم تتبعوني في كل مكان في هذا المحل اللعين هل تفهم كلماتي؟ |
Ben de seninle çıkmayı gerçekten çok isterim. Beş dakika içinde dükkanda olurum. | Open Subtitles | احب ان اخرج في موعد معك سوف اكون خلف المحل خلال خمس دقائق |
Bu dükkanda dövme yaptırmaman gerektiğini gösteren bir numaralı işaret. | Open Subtitles | تسجيل رقم واحد كنت قد مشى في متجر الوشم الخطأ. |
Kendi kanından biri yerine, dükkanda çalışan adama mı güveniyorsun? | Open Subtitles | وثقتِ بالشاب الذي بالمتجر على من هي من لحمكِ ودمكِ؟ |
Ben de kendimi bir dükkanda pizza hamuru yoğuruyormuş gibi sıkışmış buluyorum, içinde sıkışıyorum çünkü anlamıyorum. | TED | وأجد نفسي أكدس الأشياء وكأنني أعجن العجينة في محل البيتزا، أكدسها لأنني لا أفهم. |
dükkanda beni uyarmak istediğin başka bir ürünün var mı? | Open Subtitles | أهناك أي منتوج آخر في المتجر ترغب في تحذيري عنه؟ |
dükkanda şeker tabakalarına yazmaya yarayan şu makinelerden biri vardı. | TED | كان المتجر يتوفر على إحدى تلك الآلات التي يمكنها الطباعة على ألواح من السكر. |
Ve dükkanda çalışmak çok zor olduğundan, okula gitmeyi severdim; cennet gibiydi. | TED | و لأن العمل في المتجر كان في غاية الصعوبة أحببت الذهاب الى المدرسة، كانت المدرسة جنة لي. |
dükkanda değil, ayrıca bu gece bir toplantı yok! Siyasi toplantı da yok. | Open Subtitles | ليس في المتجر ولا يوجد اجتماع الليلة لا يوجد اجتماع سياسي |
O dükkanda kazık atıyorlar ama başka bir yer yok. | Open Subtitles | يبيعونه بسعر أعلى فى ذلك المتجر وليس هناك مكان آخر للشراء |
O dükkanda kazık atıyorlar ama başka bir yer yok. | Open Subtitles | ذلك؟ يبيعونه بسعر أعلى فى ذلك المتجر وليس هناك مكان آخر للشراء |
Fark ettim ki... ..bu dükkanda tek bir gerçek dostum var. | Open Subtitles | تعلم؟ بدأت أدرك أنه لدي صديق حقيقي واحد في هذا المحل |
Çalıştığım dükkanda ya da işleri öğrendiğim dükkanda, üstat, usta, kalfa ve çıraktan oluşan bir hiyerarşi vardı. Ben çırak olarak çalıştım. | TED | في المحل حيث درست أو تعلمت، كان هناك رتب وظيفية تتألف من الخبير، والبارع، والعامل المدرب، والتلميذ وأنا عملت كتلميذة |
Bu benim suçum. dükkanda uyumasına müsaade etmekle hata yaptım. | Open Subtitles | أنه ذنبي, لم يكن يجدر بي أن أدعه يتولى مسؤولية المحل في الليل |
Ama en çok aradıkları şey online olduğunuz ve online bir dükkanda alış veriş yaptığınız zamanlar. | TED | لكن الشيئ الذي يبحثون عنه اكثر هي الفترات الزمنية عندما تكون على الشبكة و تشترى على الشبكة في اي متجر الكتروني |
Tüm gün ve gecenin yarısında, dükkanda orada öylece oturuyor, birinin gelmesini bekliyor. | Open Subtitles | انه بالمتجر طوال اليوم منتصف الليل انه يجلس هناك منتظراً ان يأتي شخص |
Bunu yılda iki yada üç aylığına yaparım, ama sezon bittiği zaman, ben... küçük bir dükkanda babama yardım ettiğim işime dönerim. | Open Subtitles | لو اننى اعمل فى هذا لمده شهرين او ثلاثه فى العام وعندما ينتهى الموسم , اعود الى العمل فى محل صغير كمساعد لوالدى |
Lütfen benim için dükkanda durur musun? | Open Subtitles | هل يمكن أن يرجى التوقف في مخزن بالنسبة لي؟ |
Aracına bakıyorlar bu yüzden birkaç gün dükkanda kalacak. | Open Subtitles | يبدو أن سيارتكِ ستبقى في الورشة بضعة أيام. |
Şimdi iyi görünüyor ama, dükkanda çılgına dönmüştü. | Open Subtitles | لقد أصبنا بالجنون في المخزن ، ولكن الآن نحن بخير |
dükkanda da kimse kalmayınca beni çağırmışlar işte. | Open Subtitles | هذا سبب عدم وجود اناس كافين بالمحل لذا اتصلوا بي |
Üzerinde herhangi bir iz yoktu ve bu bölgede, birçok dükkanda satılıyor. | Open Subtitles | لا توجد عليه بصمات دومتوفر في جميع المحلات |
Çok şanslıyım, dükkanda bir sürü var. | Open Subtitles | أنا محظوظة أنه مازال هناك قطع بالمخزن |
"Seni dükkanda ilk gördüğüm andan itibaren.." | Open Subtitles | من المرة الأولى التي رأيتك فيها في متجري |
Dükkânda yanımda olmana ihtiyacım var tatlım. | Open Subtitles | أريدكِ بالقرب مني، يا عزيزتي، هُناك بالأسفل في الدكان. |
San Fransisco'da bir dükkanda bulduğu Coltrane CD'lerini de getirdi. | Open Subtitles | وأحضر مع بعض اسطوانات كولتران والتى وجدها بمتجر بسان فرانسيسكو. |
Eğer size ihtiyacımız olursa dükkanda mı olacaksınız, Bay Wilson? | Open Subtitles | سيد ويلسون ,ستكون فى محلك لو احتجت اليك ؟ |