Bu yüzden, kendimizi dünyaya yansıtmaya çalışırken yüzümüzün görünümü bizim için hayatidir. | TED | لذا مظهر وجوهنا امر حيوي بالنسبة لنا ونحن نحاول تقديم انفسنا للعالم. |
Örümceğin dış dünyaya verdiği tepkiyi iç dünyasında neler olduğunu anlayacak şekilde görebiliyoruz. | TED | فالعنكبوت يستجيب للعالم بطريقة تمكننا أن نرى ونعرف ما يحدث في عالمه الداخلي. |
Şimdi bu okul sistemini ücretsiz olarak dünyaya yaymak için çalışıyorum ve fark ettim ki çok ilginçtir, kimse bunu bedavaya istemiyor. | TED | الأن أعمل على جعل هذا النظام المدرسي المجاني متاحا للعالم و لقد وجدت بشكل مثير للاهتمام أن لا أحد يرغب فيه مجانا. |
Daha akıcı, gerçek zamanlı, gerçek sağlığın olduğu proaktif dünyaya geçme potansiyelimiz var. | TED | لدينا القدرة على الانتقال إلى عالم مستمر، واقعي عالم استباقي يعنى بالعناية الصحية. |
dünyaya bakış açılarını seviyorum, çünkü dünyayı hayatlarında ilk kez görüyorlar. | TED | احب الطريقة التي يرون بها العالم لانهم يرون العالم أول مرة |
Ölü akrabaların ruhlarının daha önce tattıkları zevklere yeniden varmak için dünyaya döndüklerine inanılan üç günlük Latin tatili. | Open Subtitles | عيد لاتيني على مدى 3أيام حيث يعتقد ان ارواح الأقارب الميتيين تعود للأرض للاستمتاع بمتع الحياة التي عرفوها سابقا |
Özel Olimpiyatlar dünyaya ise zihinsel engelli insanların saygı ve katılımı hakketiğini öğretiyor. | TED | قدمت الألعاب الأولمبية الخاصة درسا للعالم أن ذوي الاحتياجات الخاصة يستحقون الاحترام والاحتواء. |
dünyaya bakış açım buydu. Patlayan nüfus, küçük gezegen, çirkin şeylere sebep olacaktı. | TED | كان هذا نموذجي الذهني للعالم إنفجار سكاني، وكوكب صغير سيقود الى أشياء قبيحة |
Yeni dünyaya gelmeden önceki yaşantısının nasıl olduğunu hayal etmeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أتخيل كيف كانت حياتها قبل أن تأت للعالم الجديد |
Mutlu olman gerek. Tavsiyene uydum, dünyaya büyük bir iyilik yapıyorum. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون سعيداً أنا أقوم بتقديم خدمة كبيرة للعالم |
Bayan, yeni dünyaya girmeye yeterince uygun olup olmadığınızı bilmek istiyoruz. | Open Subtitles | سيدتي، نحن نريد أن نعلم أن كنت مناسبة للدخول للعالم الجديد |
Hiç şüpheniz olmasın, bu sınavı da geçeceğimizi dünyaya göstereceğiz. | Open Subtitles | لكن بلا أخطاء، سنظهر للعالم أننا سننجح في هذا الأختبار |
dünyaya tek bir sesle konuştugumuzu gösterecek, yeni bir ses, ha? | Open Subtitles | هذا يدعم تحالفنا، يقول للعالم أننا نتكلم بصوت واحد، صوت جديد، |
Tanrı aşkına, dünyaya duyurmak zorunda mısın? İngilizce bölümünde seni duyan olmamıştır. | Open Subtitles | لم لا تعلنها للعالم لا أعتقد أنهم سمعوك في قسم الغة الإنجليزية |
Sanırım imal etmekten ziyade yetiştirme yapılan bir dünyaya doğru yol alıyoruz. | TED | أعتقد أننا سنرى عالم حيث سننتقل من الأشياء المصنعة الى الأشياء المزروعة. |
Sonra Amanda bildiği tek dünyaya döndü, Billy de onu bekliyordu. | Open Subtitles | وعاد إلى عالم واحد، مما ويعرف أين بيلي كان ينتظر كانتون. |
Etrafınızda dönen dünyaya etki etmenin tek yolu hareket etmek. | TED | الحركة هي السبيل الوحيد لديك للتأثير في العالم من حولك. |
Düşüşten önce, bazı melekler dünyaya geldi ve insanlarla evlendi. | Open Subtitles | قبل السقوط, بعض الملائكة أتوا للأرض و تزوجوا من البشر |
İblisler dünyaya geldiler şu anda bu istasyona geldikleri yoldan. | Open Subtitles | الشياطين تمشي على الارض كما تمشي على هذه المحطه الان |
Lanet olası dünyaya Dade ilçesi çocuklarının ne oldğunu gösterme zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | انه الوقت لكي نظهر لهذا لعالم اللعين من يكون اولاد مقاطعة دادي |
Kendimi özgür, ve... dünyaya ve diğer insanlara daha bağlı hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر بحريه اكتر و وتواصل اكتر بالعالم من حولى للاشخاص الاخرين |
Sanki dünyaya duyduğu bütün öfkeyi toplamış ve bunu Valiye yöneltiyor. | Open Subtitles | يَبدو أنهُ جَمَّعَ كَل غَضَبَهُ على العالَم و يُصَوبِهُ نَحوَ الحاكِم |
Yolunu kendin seç, ya bu dünyaya, ya da diğerine. | Open Subtitles | إخترْ الممر الذى يناسبك إلى هذا العالمِ أو العالم القادم |
Şimdi size sağır olarak dünyaya gelmiş bir kızın filmini göstereceğim. | TED | الآن هذا هو الفيديو الذي سأعرضه عليكم لفتاة ولدت وهي صماء. |
Stres ve rahatsızlık yaşamadan ne anlamlı bir kariyer yapabilir ne aile yetiştirebilir ne de dünyaya bir iyilik yapabilirsiniz. | TED | لا تحظى بحياة مهنية ذات مغزى أو تكوّن أسرة أو تُحدث تغييراً للأفضل في الدنيا دون التوتر والمشقة. |
Çünkü o denizaltısında bulduğunuz şey bu dünyaya ait bir şey değildi. | Open Subtitles | ..بسبب ما اكتشفته على متن هذه الغواصة لم يكن ينتمي لهذا الكوكب |
Ve bu bizim dünyaya tamamen yeni bir gözle bakmamızı sağlıyor. | TED | والتي تسمح لنا بمشاهدة عالمنا بطريقة جديدة تماماً. |
Sanki hiçbir dünyaya ait değilmişim gibi. | Open Subtitles | أشعر وكأني لم أعد أنتمي لأيّ عالمٍ له أهمّيّة |
Ama katılmıyorum çünkü bence atlar dünyaya insanlara hizmet etmek için gelmiş. | Open Subtitles | ' سبب، كبعيد كما أَنا قلقُ، الخيول على هذه الأرضِ لتَصليح البشرِ. |