| Bu gizli saklı da değil çünkü her yerde böyle büyük levhalar var. | TED | وليس شيء من هذا بمثابة سر، فيوجد مثل تلك اللافتات الكبيرة بكل مكان. |
| Sadece bu da değil, Amerika'da yeni bir dinleyici kitlesi kazanacaksın. | Open Subtitles | وليس هذا فقط , سوف تكسبين جمهور جديد في الولايات المتحدة |
| Hayır, "You've Got Mail" da değil "Sleepless in Seattle" filmindekinde. | Open Subtitles | لا.ليس في فيلم وصلك بريد با في فيلم أرق في سياتل |
| Bronkoskopisi normaldi. Enfeksiyon da değil. Geniş spektrumlu antibiyotikler henüz etki etmedi. | Open Subtitles | و ليس عدوى أيضاً لأن المضادات الحيوية واسعة المجال لم تأتى بفائده |
| Evet ama Karakas, Bolivya'da değil, değil mi? | Open Subtitles | نعم, ولكن كاراكاس ليست في بوليفا أليس كذلك؟ |
| Ve sadece Amerika'da da değil her ülke ve ekonomide. | TED | وليس ذلك في الولايات المتحدة الأمريكية فقط، وكن في أي دولة، وفي أي إقتصاد. |
| Ama sadece bu da değil, biyolojiyle aramızda nasıl bir simbiyotik (karşılıklı fayda sağlayan) ilişki geliştirebileceğimizi düşünmeye başlayacağız. | TED | وليس هذا فحسب، بل سنبدأ فى التفكير حول كيفية تطوير علاقات تكافلية مع الطبيعة. |
| Sadece bu da değil, eğer kasırga olmasaydı ... ... sonuncu daha uzun olabilir. | TED | وليس ذلك فقط .ويمكنه ان يستمر لوقت اطول حتى لو لم يكن هناك اعصار |
| Şimdi kent hayatını düşünelim ama bugünü değil, geçmişte olanları da değil, gelecekteki 100 yılı düşünelim. | TED | ودعونا نفكر في حياة الحضر ، ليس اليوم وليس في الماضي ، ولكن ماذا عن المائة عام القادمة ؟ |
| Bölünmüş okullarımız, mahallelerimiz, iş yerlerimiz var ve bu politikaları koyan kişiler cüppe giyenler insanlar da değil. | TED | لدينا فصل في المدارس والأحياء وأماكن العمل، وليس كون الناس ترتدي الأغطية هو ما يبقي هذه السياسات في مكانها |
| Sadece bu da değil, yıllar sonra raketbol oynamasını da öğretiyordu. | TED | وليس ذلك فحسب، بعد عام لقد كان يدرّب كرة المضرب |
| Tanrı bizim yanımızda da değil çünkü aynı zamanda salaklardan da nefret ediyor. | Open Subtitles | الرب ليس في جانبنا لأنه يكره البلهاء أيضاً |
| pratik konuş, Mulder, Kuru günümüzde yok yeni ginede değil ve kesinlikle amerikada da değil. | Open Subtitles | متكلّم عمليا، مولدر، كورو لا يجد أكثر حتى، ليس في غينيا الجديدة وبالتأكيد ليس في الولايات المتّحدة |
| Mesajınız Var" da değil "Sevginin Bağladıkları" filmindekinde. | Open Subtitles | لا.ليس في فيلم وصلك بريد با في فيلم أرق في سياتل |
| Her zaman sahne korkum vardı ve az da değil, çok fazla. | TED | لقد عانيت دائماً منه، و ليس بشكل طفيف، إنما بشكل كبير. |
| Eğer karşılık vermiyorsan, hemen tedaviyi durdururuz tedavide günler içinde, 3 ay da değil. | TED | إن لم تكوني تستجيبين، سنعلم أن نوقف العلاج فورا، بعد أيام من المعالجة، و ليس بعد 3 أشهر. |
| Ama sonradan farkına varıyorsun ki, Belçika'da değil de güzel bir yerde olsaydı, daha çok insan görmeye gelirdi. | Open Subtitles | لو تخيلت أنها ليست في بلجيكا وكانت في مكان آخر جيد |
| Sıradan bir kravata göre pahalı da değil. Ördekli kravat mı? | Open Subtitles | و ليست أغلى من ربطة العنق العادية ربطة عنق البطة ؟ |
| Walter'a yaptıklarımdan suçluluk duyuyorum, ama o kadar da değil. | Open Subtitles | أنا أشعر بالذنب عما حدث لوالتر لكن ليس لتلك الدرجة |
| Sadece İngiltere'de ve Amerika'da değil, Fransa ve Macaristan'da, Brezilya'da, Myanmar'da, Yeni Zelanda'da. | TED | ليس فقط في بريطانيا و أمريكا، بل في فرنسا وهنغاريا والبرازيل ومينمار ونيوزلندا. |
| Caro Arc da değil. Hatta tüm Pasifik bile değil. | TED | وهو ليس قوس كارو ولا هو حتى المحيط الهادئ كله |
| Aklıma gelmişken M. Hall'da değil miydin sen? | Open Subtitles | بالمناسبة , ألم تكن في القوة الجوية |
| O bir vampir değil. Hapis evreninde falan da değil. | Open Subtitles | إنّها ليست مصاصة دماء، وليست في عالم سجنيّ. |
| Hayır, Veer aslında cenaze Hindistan'da değil. | Open Subtitles | لا يافير في الحقيقة هي ليست في الهند لذلك.. |
| Zharkov ona gidecek. Ama Orta Doğu'da değil, Avrupa'da. | Open Subtitles | زاراكوف هو الذى سيذهب اليه ولكن ليس فى الشرق الاوسط بل فى اوروبا |
| Joey, biraz garip hissediyorum. İyi anlamda da değil. | Open Subtitles | جوي، شيء يَبْدو غربةً ولَيسَ غربةَ جيدَ. |
| Julia başka bir kızdan hoşlandığımı düşünüyor ve haksız da değil. | Open Subtitles | جوليا تظن أني أحب فتاة أخرى وهي ليست مخطئة |
| Ben medyum değilim ki. O da değil. | Open Subtitles | حسناً، انا لست بعرافة، ولا هي أيضاً. |