Sanırım benim neslimin sizinkine oranla teknolojiyle biraz daha farklı bir ilişkisi var. | Open Subtitles | أعتقد أن جيلي يحظى بعلاقة مختلفة قليلاً مع التقنية من علاقة جيلك بها |
Fakat delikler su altında kaldıklarında daha farklı bir şekilde işe yarıyorlar. | Open Subtitles | ولكنّ المسامات ستصبح فعّالة بطريقة مختلفة عندما تنغمر تحت الماء مرة أخرى |
Olaya senden daha farklı bir açıyla yaklaşıyorum, hepsi bu. | Open Subtitles | أنا أقوم بالإستجواب بطريقة مختلفة عنك, هذا كل مافي الأمر |
Bizim biraz daha farklı bir şeye sahip olduğumuzu düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | اود أن اعتقد بأن الذي بيني وبينك مختلف عن بقية زبائنك |
Burada benim Paris'te gördüğüm baloncuklardan daha farklı bir şeyden bahsediyoruz. | TED | نحن هنا نتحدث عن شيء مختلف عن تلك الفقاقيع التي رأيتها في باريس. |
daha farklı bir boru tipi, tatlım. | Open Subtitles | ـ نوع مختلف من المواسير يا عزيزتي. |
Hala pisliğin tekisin ama daha farklı bir tür pislik. | Open Subtitles | لكن الان نوع مختلف من الحماقات |
Bu yıl, çocuklar ve ben sizlere daha farklı bir gösteri sunmaya karar verdik! | Open Subtitles | أتفقت أنا والأطفال في هذا السنة بأن نقوم بعمل مختلف في العرض المسرحي |
Ama sonra onlara 2001, 2002'de verilenden daha farklı bir politik sürece ihtiyaçları var. | TED | لكنهم حينها يحتاجون عملية سياسية مختلفة عما تم تقديمه في 2001 ,2002. |
Daha sonra öğrenciyken, daha farklı bir bahçeye gittim, Arnhem'de şempanzeleri tuttuğumuz bir zooloji bahçesi. | TED | بعد ذلك بكثير، وكطالب، ذهبت إلى حديقة مختلفة جدا، حديقة حيوانية في أرنهيم حيث نحتفظ بشمبانزيات. |
Amerika'da biz biraz daha farklı bir yaklaşım gördük.Biz- | TED | في الولايات المتحدة لدينا نظرة مختلفة إلى حد ما. |
Bu yüzden daha farklı bir yöntem bulmalıyız, ve benim şu ana kadar arayıp bulduğum en iyi yöntem terörizmin mağdurlarıdır. | TED | لذا علينا أن نجد آلية مختلفة. وأحد أفضل الآليات التي اكتشفتها مصادفة تتمثل في ضحايا الإرهاب. |
Ne diyebiliriz? O yüzden ben belki biraz farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak bu duruma nasıl daha farklı bir şekilde bakabileceğimizi anlatacağım. | TED | أود أن أعطي وجهة نظر مختلفة عن كيف يمكننا النظر إلى هذه الأمور بطريقة مختلفة بعض الشيء |
Biz bu geçmişte yapılandan daha farklı bir şey yapıyoruz. Buna bir parça da zeka katmayı deniyoruz. | TED | وقد قمنا بشي مختلف عن هذا الذي كان يقام في الماضي فقد اضفنا الى ذلك النظام نوعا من الذكاء |
Dünya benim büyüdüğümden daha farklı bir yer. | Open Subtitles | هذا العالم مختلف عن العلم الذي كبرتٌ بهِ |
Kasap'ınkinden daha farklı bir kaçırma yöntemi. | Open Subtitles | يبدو كانهما تعرضا لذلك أثناء عملية الخطف هذا نهج مختلف عن طبيعة أعمال الجزار |
Ve o zamandan beri, Güneş Sistemindeki diğer bütün gezegenlerden çok daha farklı bir gezegenimiz var. | Open Subtitles | منذئذ، لدينا كوكب مختلف عن جميع الكواكب الأخرى في النظام الشمسي. |
Çok daha farklı bir normalden bahsediyorum, Gary. | Open Subtitles | انا حقيقة أتكلم عن نوع مختلف من الطبيعي |
Çünkü ikimizin daha farklı bir ilişkisi var. | Open Subtitles | لانه لدينا نوع مختلف من الصداقة |
Aklında daha farklı bir şey var sanmıştım. | Open Subtitles | ولكني اعتقدت أنه كان لديه شيء مختلف في فكره |