| Ortak insanlık anlayışımızın değişmediğini bize hatırlatan güçlü unsurlar bunlar. | TED | فهي تعتبر رسائل تذكير قوية بأن إنسانيتنا المشتركة لم تتغير. |
| Buraya en son geldiğimden beri oyunda sözcüklerin yerlerinin değişmediğini fark ettim. | Open Subtitles | ألاحظ بأن الكلمات في اللعبة لم تتغير منذ آخر مرة كنت هنا |
| Bunca sene boyunca süregelen olgunlaşma ve tecrübeye rağmen hâlâ değişmediğini görmek büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor insanda. | Open Subtitles | من الوقاحة أن تستيقظ وتدرك أنه برغم من عقود مما كنت تظنه نضوجاً وخبرة أنك لم تتغير على الإطلاق |
| Yani bu adamın 5 yıl önce öldüğünü ve hiç değişmediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | إذن ذلك الرجل إختفى منذ خمس سنوات و لم يتغير فيه شيئاً ؟ |
| Ve aynı zamanda, bu problemi çözebilmek için her aile için yılda, 1/4 milyon pound harcama yapmak gerektiğini ve hiçbir şeyin değişmediğini söylüyorlardı. | TED | كما صرّحوا بأن التعامل مع هذه المشكلة وإدارتها يُكلّف ربع مليون جنيه لكلّ أسرة سنويّا ومع ذلك لم يتغير شيء. |
| Yapıştırıcı renginin ateşten ötürü değişmediğini görünce yontunun gerçek olduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | يفترضون أن التمثال سالم لأن لونه لم يتغيّر تقرّحًا من اللهيب. |
| Bir parça bile değişmediğini görmek ne güzel. | Open Subtitles | أنا سعيدة برؤية أنّك لم تتغيّر على الإطلاق. |
| Birçok şeyin değişmediğini fark edeceksiniz. | TED | ستلاحظون أنه لم تتغير الكثير من الأشياء |
| Kanıtlar o dönem içinde insanın yaşam tarzının çok fazla değişmediğini gösteriyor. | TED | الدليل هو أن حياة البشر لم تتغير كثيرا طوال تلك الفترة |
| Bu gece götürdüğün yemek miktarına bakılırsa 40 yılda pek de değişmediğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | بحجم الوليمة التى قمت بإزاحتها هذه الليلة أقول إنك لم تتغير فى 40 سنة |
| Ona tuvalet kağıdının hayatım boyunca hiç değişmediğini, muhtemelen 50 bin yıl daha değişmeyeceğini söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها عن أن المناديل الورقية لم تتغير طيلة حياتي، وعلى الأرجح أنها لن تتغير في الخمسين ألف سنة القادمة. |
| Ama sonuçta, liselerin hiç değişmediğini anladım. | Open Subtitles | والذي أنتهى ذلك بإكتشاف نفسي وتلك المدرسة العليا لم تتغير |
| Bazı şeylerin değişmediğini bilmek güzel. | Open Subtitles | من الرائع ان تعلم أن بعض الأشياء لا تتغير |
| Liseden beri hayatımın değişmediğini fark ettim, ve bu durumda olan bir tek ben değildim. | Open Subtitles | أدركت بأن حياتي لم تتغير منذ المرحلة الثانوية ولم أكن وحيدا |
| 1920'lere kadar, insanlar kainatın durağan olduğunu ve zamanla değişmediğini düşünüyordu. | TED | حتى حقبة العشرينات إعتقد الكل أن الكون ساكن لا يتحرك ولا يتغير بمرور الزمن |
| İnsanların ve hiç bir seyin değişmediğini bilmek. Sana güç verir. | Open Subtitles | اشتقت إلى حقيقة أن لا شيء يتغير وأن الناس لا يتغيرون يشعرني ذالك بالقوة |
| Ertesi gün uyandığımda hâlâ işsizdim ve hiçbir şeyin değişmediğini anladım. | Open Subtitles | حين استيقظت فى الصباح التالي ولا زلت بلا عمل فهمت أنه لم يتغير شىء |
| Memeleri dışında çok da değişmediğini düşünüp onu öyle kabullendi. | Open Subtitles | ولكن بعيداً عن الاثداء فان زوجها لم يتغير كثيراً وهكذا انتهى بها الأمر إلى تقبله |
| Bazı şeylerin asla değişmediğini görmek güzel. | Open Subtitles | مسرورة لرؤية شيء لم يتغيّر بها |
| Hâlâ saklıyorsan değişmediğini gösterir diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننتُ أنّكَ إذا ما زلتَ تحتفظ بها... فهذا يعني أنّكَ لم تتغيّر. |
| Benim için çalıştığın zamanlardan bu yana değişmediğini görüyorum. | Open Subtitles | أرى أنكِ لم تتغيري كثيرا منذ كُنتِ تعملين لي |