Ama bugün, ben ve benim mobil telefonum hakkında konuşacağım. Ve, hayatımı nasıl değiştirdiği hakkında. | TED | ولكنني اليوم سأتحدث عن نفسي وعن هاتفي النقال ، وكيف أنه غيّر حياتي. |
Lisa'ya olanlar konusunda ise onun Tanrı'nın aklını değiştirdiği için hayata döndüğünü sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنّ أنّها على قيد الحياة لأنّ الرّب غيّر رأيه. |
Üstelik duruşunu değiştirdiği sırada aurası bana abiminkini hatırlattı. | Open Subtitles | كما أنّه حين غيّر وضعه، صدر منه شيئًا ذكرني بما شعرته من أخي. |
Ve evinde bulduğunuz sayaçla da... değiştirdiği ampülleri sayıyordu. | Open Subtitles | عبارة عن عدد كلّ اللمبات التي غيّرها |
Doğrudan Duponte hesabına girmiş ama sadece Caffrey'nin değiştirdiği bilgileri almış. | Open Subtitles | ذهب مباشرة لحساب (دوبونت)، ولكنّه حصل فقط على المعلومات الشخصيّة التي غيّرها (كافري |
Hayat beni değiştirdiği gibi seni de değiştirmiş. | Open Subtitles | الحياة غيّرتكِ، كما إنها غيّرتني |
Bunu duyunca fikrini değiştirdiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | مما يعني أنّه غيّر رأيه في تلك اللحظة |
Benimkini değiştirdiği kadar değil. | Open Subtitles | حسناً، ليس كثيراً كما غيّر حياتي. |
Dubois son yıllarında motiflerini değiştirdiği gibi tekniğini de değiştirmiş olabilir. | Open Subtitles | لربّما غيّر (دوبوا) الأساليب تماماً كما غيّر أفكاره في سنواته الأخيرة. |
Rachel'ın dönmesi demek, oyununu değiştirdiği anlamına gelir. | Open Subtitles | عودة (رايتشل) تعني أنه غيّر لعبته جملة وتفصيلاً |
Bütün bildiğimiz ismini değiştirdiği. | Open Subtitles | جُلّ ما نعرفه أنه غيّر اسمه. |
Oliver fikrimi değiştirdiği için memnunum. | Open Subtitles | -يسرّني أن (أوليفر) غيّر رأيي . |
Beni de değiştirdiği gibi. | Open Subtitles | بنفس الطريقة التي غيّرتني |