| Bu inanmak için denemem gereken bir tat olacak. | Open Subtitles | همم، اذا كان بهذا الطعم علي ان أجرب لكي أصدق |
| Kabalık etmek istemem ama yılda bir kez şansımı denemem lazım. | Open Subtitles | مع إحترام الذات كان علي أن أجرب و لو حتى مرة واحده في خلال عام |
| Yani, sence benim yapmam gereken, bir sürü farklı stili denemem ve beni nereye götürdüğüne bakmam mı? | Open Subtitles | لذا هذا ما تتصور اني يجب ان افعله ان اجرب باقه متنوعه من الاساليب وتري الي اين تاخذني |
| Henüz değil. Öncelikle nabız durması tedavisini canavar olan kundakçıda denemem gerek. | Open Subtitles | حسناً، أولاً أحتاج أن أجربه على |
| Mal iyi görünüyor. Ama önce denemem lazım. | Open Subtitles | تبدو جودة رائعة ، لكن ينبغي أن أجربها أولاً |
| Senin küçük göğüslerin. Benim etnik yemekleri denemem. | Open Subtitles | مثلك أنت بخصوص أثدائك الصغيرة أو مثلي أنا مع تجربتي للطعام العرقي. |
| Bu yüzden, aktrislerin teşhir potansiyelini denemem gerekiyor. | Open Subtitles | لهذا يجب أن أختبر إمكانية الممثلة للإظهار |
| Ama burada değilsin ve benim bir şey denemem gerekiyor. | Open Subtitles | لكنكِ لستِ هنا ويجب أن أجرب شيئاً |
| Dinle bir şey denemem gerekiyor. | Open Subtitles | إسمع يجب أن أجرب شيء ما يجب أن أذهب |
| Doğru. Çünkü kulübü başka bir yönden denemem gerekiyordu. | Open Subtitles | مضبوط لإني كنت أجرب المضرب علي شيء آخر |
| Demek istedigim, ben de sik sik yazmayi denemem gerektigini düsünüyorum ama hiç cesaret edemedim. | Open Subtitles | أجل, أعني.. طرأت الفكرة بأنني قد أجرب الكتابة, لكن... حتى إنني لم أجرؤ |
| Güney Amerikalı hizmetçiyi denemem lazım. | Open Subtitles | لربّما يجب أن أجرب جارية أمريكية جنوبية |
| O ikinci dediğini mutlaka denemem lazım. | Open Subtitles | يا إلهي ، يجب أن أجرب الشيئ الثاني. |
| Bunu denemem lazım. Nerede şu lanet bebek? | Open Subtitles | يجب ان اجرب هذا اين هذه الطفلة؟ |
| Ya da sadece Mart'ın 19'unu denemem gereklidir. | Open Subtitles | او ان اجرب 19 مارس |
| Denemedim, muhtemelen denemem. | Open Subtitles | لم أجربه بعد, من المحتمل الا افعل |
| - Öneririm ama asla denemem. | Open Subtitles | أنا أنصح به، لم أجربه أبدا |
| Pierce denemem gereken 69. bir tat olduğunu söyledi. | Open Subtitles | بيرس) يقول بأنه هناك هذه النكهه اللتي يجب أن أجربها) و إسمها 69 |
| Bunu denemem gerekir mi ? Dene ! Ne çağrıştırır ? Şans kurabiyesi . İçinde bir tane kağıt parçası var! --- Bu nedir ? Sen bir ödül kazandın ! Bu nedir ? Bu bir şans! Lezzetli ! yani onlar nereden gelmektedir ? | TED | هل هل أجربها ؟ أجربها ! ما يسمى ذلك؟ بسكوت الحظ هناك قطعة من ورقة في الداخل! (ضحك) ما هذا؟ لقد فزت بجائزة! ما هذا؟ انها اليانصيب! لذيذ! لذا ،من أين هم ؟ |
| Görüyorsunuz ki, denemem başarı ve başarısız oldu. | Open Subtitles | لذلك كما ترون في تجربتي أنها نجحت وفشلت |
| Bu benim ilk denemem. | Open Subtitles | هذه تجربتي الأولى |
| Taşınabilir bir kısa dalga vericisi ayarlayalım. Bunu sahada daha büyük bir şey üzerinde denemem gerek. | Open Subtitles | فلنصنع جهازاً محمولاً لبث الموجات القصيرة يجب أن أختبر الإشارة على شيء أكبر في الميدان |
| denemem gerek. | Open Subtitles | لا بد لي من محاولة. |
| Aviano, denemem için bütün bu yağları ve kremleri verdi. | Open Subtitles | أفيانا) أعطتني كل هذه القوارير) من الجرع لأجربها |
| Tıpkı benim, kendimi nefesime dikkat etmeye zorlamayı denemem gibi; onlar da kendilerini sigarayı bırakmaya zorlamayı deneyebilirlerdi. | TED | الآن، تماماً مثل محاولتي لإجبار نفسي لمراقبة أنفاسي، يُمكن للمدخنين محاولة إرغام أنفسهم إلى الإقلاع عن التدخين. |
| Dolabımı temizlemem ve yeni aldığım dondurma makinesini denemem lazım. | Open Subtitles | يجب ان انظف خزانتى -نعم -لدى ماكينة الأيس الكريم، سأجربها |