Düzensiz kıyafetleriniz, deste halindeki hukuki kağıtlarınız saat zinciriniz ve düzensiz nefes alışınız. | Open Subtitles | ملابسك الغير مهندمة,حزمة الصحف القانونية, وسلسلة الساعة ,ونفسك المتقطع بعض الشئ. |
Ama piknik masamızın ayağı sallandığı için bir deste kartı altına koymuştum. | Open Subtitles | كانت طاولة النزهات خاصتنا تتأرجح فأخذت حزمة من تلك البطاقات ووضعتها أسفل القائمة |
Kalan son deste çıkana kadar sallamayı unutmayın. | Open Subtitles | لا تنس أن تهز كل شيء دون إستثناء أية حزمة. |
Eski ve göçük olduğunu hesaba katarsak her küme on deste yapar. | Open Subtitles | عشْرة رزمات في كُلّ رزمة مستندة على التدوير |
Bu doğru efendim, bir adet banknot tesadüf olabilirdi ama ya bütün deste? | Open Subtitles | هذا صحيح ، سيدتي ، ورقة واحدة قد تكون صدفة ولكن ما رأيك لو كانت رزمة كاملة؟ |
Alışverişten nefret ediyorum. Bir deste kâğıt verseniz, gerekenleri diğer çocuklardan kazanırım. | Open Subtitles | أكره التسوق ، أعطيني أوراق ألعاب وسأفوز بما أحتاجه من الصبية الآخرين |
Gidip bir deste kart bulayım. - Kendi şapkasıyla gelmeyen bir sihirbaz mı? | Open Subtitles | وسوف اذهب واعثر على مجموعة من أوراق اللعب ساحر لم يأتي بقبعته الخاصه |
Boylamasına beş deste, yanlamasına dört deste koyabiliyoruz. | Open Subtitles | حسنا، اذا، لدينا خمسة رزمات بالعرض وأربعة رزمات بالطول. |
Nette bütün gün sohbet bitti, hoş oğlanların yaptığı gibi, bir deste mektuplar yazacağım size. | Open Subtitles | دردشة طوال النهار على الشبكة، مثل ما يفعل الأولاد اللطفاء، أنا سأكتب لك حزمة رسائل |
Elimdeki bu bir deste para öyle demiyor ama. | Open Subtitles | أجل , حسناً , حزمة المال هذهِ بين يديّ تشير إلى عكس ذك ، تمهل. |
Bunu daha önce hiç görmemiştim. Hey, sadece, ona bir deste hediye ver! . | Open Subtitles | لم أرَ هذا يحدث قبلاً، اعطوها حزمة من الجوائز فحسب. |
Hayır işleriyle alakalı bir deste gazete küpürü. | Open Subtitles | انها فقط حزمة من قصاصات الجرائد عن اعمال خيرية |
Keşke yanımda bir deste kağıt olsaydı. | Open Subtitles | أتمنّى لو كان بوحزتي حزمة البطاقات. حزمة من البطاقات؟ |
Beynimizin kontrol mekanizması var. Aslında yarığın içindeki bu kırmızı deste, beynin sağ ve sol taraflarını bağlayan tek ve en büyük fiber deste. | TED | إنها الأسلاك الخاصة بالدماغ، وفي الواقع، هذه الحزمة الحمراء هنا في قاع الفجوة هي حزمة الألياف الضخمة الوحيدة وهي الأسلاك التي تربط جانب الدماغ الأيمن بالجانب الأيسر. |
Her destede yüz var ve toplam 25 deste var. | Open Subtitles | و كل رزمة بها عشرة آلاف و هناك 25 رزمة |
Seri numaraları rastgele seçilmiş 75 deste 100'lük istediler. | Open Subtitles | لقد طلبوا 75 رزمة من فئة 100 دولار مع أرقام تسلسلية عشوائيّة |
- Bir deste kağıt. | Open Subtitles | رزمة من اوراق اللعب |
Birleşmiş birimin diğer örnekleri ise bir deste kart, bir çift ayakkabı, bir caz dörtlüsü, ve tabi ki de Barbie ve Ken bir çift oluşturabilirler. | TED | أوراق اللعب وزوج من الأحذية ورباعية الجاز وبالطبع باربي وكين هما زوج. ولكن فكروا في رغيف خبز. |
Ben anlayamamıştım, bilirsiniz, Auschwitz'te bir deste karta sahip olmak banyonda bir goril bulmak gibi bir şeydi. | TED | ولم أستطع فهمها، وكما تعلمون، كان يُعد امتلاك أوراق اللعب في أوشفيتز بمثابة العثور على غوريلا في الحمام. |
Çalışmaya başladım, İngiltere'ye vardıktan yaklaşık bir yıl sonra, kendime bir deste kart aldım. | TED | وبدأت العمل، وبعد مرور عام على وصولي إنجلترا، اشتريتُ أوراق اللعب. |