"dinlediğini" - Translation from Turkish to Arabic

    • يستمع
        
    • تستمع
        
    • تستمعين
        
    • يتنصت
        
    • تتنصت
        
    • يصغي
        
    • ينصت
        
    • تَستمعُ
        
    • تصغين
        
    • تنصتين
        
    • لها آذان
        
    Bu numaralar sadece ne dinlediğini bilenlere bir anlam ifade eder. Open Subtitles الأرقام تعني شيئاً فقط للشخص الذي يعرف ما الذي يستمع له
    Ne tür müzik dinlediğini bilmek isterdim. Open Subtitles أودّ أن أعرف لأيّة موسيقة يستمع لها هذا الرّجل
    Eğlenceli bir şarkı bu. Annemin eğlenceli bir şey dinlediğini düşünemiyorum. Open Subtitles هذا ممتع، لا أتخيل أمي وهي تستمع إلى موسيقى ممتعة كهذه.
    Hükümetin "V-chip" sayesinde bizi dinlediğini düşünüyor. Open Subtitles يظن أن الحكومه تستمع لنا عبر شريحة التحكم
    Bir seferlik dahi olsa beni dinlediğini görmek güzel. Open Subtitles بالرغم من ذلك أنا سعيده لرؤيتك تستمعين لي و لو لمره
    Unutma, telefonu kimin dinlediğini asla bilemezsin. Open Subtitles إياك أن تنسى لا أحد يمكنه أن يقول من الذي يتنصت علينا
    O sırada kulaklıkla müzik dinlediğini söylüyor ... Open Subtitles لكنّه لم يرّد عليها ، يقول بأنّه كان يستمع إلى الموسيقى بسماعات الرأس
    Bina içinde konuştuğunuz her şeyi dinlediğini varsaymak durumundayız. Open Subtitles يجب أن نفترض أنه يستمع لكل شيء قلناه داخل المبنى
    Bazılarınızın onu dinlediğini ve yerini bildiğini biliyorum. Open Subtitles أعرف ان بعضكم يستمع لشروحاته وتعرفون كيف تصلون له.
    Ofisi kimlerin dinlediğini asla bilemezsin. Open Subtitles لا يمكن أن تكون متأكد ممن يستمع في المكتب
    Hangisini dinlediğini tahmin edemeyiz. Open Subtitles لا يمكننا التخمين هكذا اننا لا نعلم الى اي اذاعه يستمع.
    Bir babanın görevi oğlunun ona söylediği şeyleri dinleyip dinlediğini göstermemektir. Open Subtitles انها وظيفة الاب ان يستمع الى ابنه دون ان يشعره بانه لم يسمع كلمة
    Seni dinliyorum, senin hırsız arkadaşlarının hislerini dinlediğini sanmıyorum. Open Subtitles أسمعك, لا أعتقد أنك تستمع إلى مشاعر قاطع طريق
    Pekala Dash dinlediğini biliyorum çık ortaya. Open Subtitles حسنا، داش اعلم انك تستمع لهذا، اخرج من مكانك
    Dash, dinlediğini biliyorum. Çık ortaya. Open Subtitles حسنا، داش اعلم انك تستمع لهذا، اخرج من مكانك
    Anneme burada Dünya Kupası'nı dinlediğini söyleyeceğim! Open Subtitles سأقول لامي انك هنا تستمع الى نهائي كأس العالم
    Annenlere şeytani rock müzik dinlediğini ne zaman söyleyeceksin? Open Subtitles متى سيعلم والديكي أنكي تستمعين إلى موسيقى الروك الشريرة؟
    Niye gözlükleri eski şişelerden daha kalın olan birini dinlediğini düşündün mü hiç? Open Subtitles رأتك و أنت تقوم بأخذه من المطبخ هل سألتي نفسكِ لماذا تستمعين الى شخص نظاراتها أكثر سماكة من كعب زجاجات الكولا القديمة ؟
    Kimin dinlediğini bilemezsin çünkü. Open Subtitles لأنك لا يمكن أن تتوقع قط من يتنصت علينا.
    Bazen, telefonda konuşurken beni dinlediğini bile düşünüyorum. Open Subtitles إنني أظن في بعض الأحيان أنك تتنصت علي عندما أتكلم في الهاتف
    dinlediğini hiç sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقد أنه يصغي
    Babamın sadece seni dinlediğini biliyorum ama yine de ona anlatmaya çalışırım. Open Subtitles أجل، أعرف أن أبي ينصت لك فقط، لكن سأحاول وسأخبره
    Onu dinlediğini sanmıyorum. Ona duymak istediğini söylüyorsun. Open Subtitles لا أعتقد بأنّك يجب أن تَستمعُ إليها أخبرُها بالذي تُريدُ الاسَتمْاع اليه
    Tümünü dinlediğini varsayıyorum. Open Subtitles يبدو انكِ كنتِ تصغين الى بعض الاشياء؟
    Sadece şimdiye kadar bunu dinlediğini hiç duymamıştım. Open Subtitles أنا فقط لم أسمعك تنصتين لهذه الموسيقى قط
    Yürüyelim. Duvarların dinlediğini biliyordum ama galiba çalılar da dinlemeye başlamış. Open Subtitles تمشى معي، أنا أعرف أن الحوائط لها آذان ولكن يبدوا أن للشجيرات آذان أيضا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more