Artık yer kalmadı, ama yine de kendi arazisini sahiplenmek insanın doğasında var. | Open Subtitles | لم تبقى هناك مساحة , لكّن رغم ذلِك طبيعة الإنسان تُطالبه بأرضِهِ الخاصّة. |
ve zihnin doğasında olan o olumsuz, yıkıcı duyguları değiştirmek mümkün müdür? | TED | أليست تلك المشاعر السلبية , أو الأحاسيس المدمرة , موجودة أساساً فى طبيعة عقلنا ؟ |
İnsanlardan sadece işe gelip çalışmalarını istemek birçok şirket ve kuruluşun doğasında var. | TED | كما تعلمون، إنها طبيعة العديد من الشركات والمنظمات لتطلب فقط من الناس أن يأتوا إلى العمل و يقوموا به. |
Bunu yaparsan, insanın doğasında ortaya çıkan bir şey sana olan nefretini azaltıp saygısını artırır." | Open Subtitles | و عندما تفعل ذلك فأنت تثير شيئا في الطبيعة البشرية يجعل كراهيته لك تقل و احترامه يزيد |
Tahminimce bu onun doğasında vardı. | Open Subtitles | وهذا جزء من طبيعته على ما أعتقد فهو بطبيعته شخص حذر |
ama bu üstel ilerlemenin doğasında vardır eğrinin ortasına yaklaşınca artık durdurulamaz bir hal alır. | TED | ولكن هذه طبيعة النمو المتضاعف الأسي وهو أنه بمجرد أن تصل إلى ركبة المنحنى، تنفجر. |
Yani teşvik ve başarının doğasında bizim için derin dersler vardır. | TED | إذاً فهناك درساً بليغاً لنا حول طبيعة الحوافز والنجاح. |
Bazılarını anlayabiliyorum, bu rekabetin doğasında var. | Open Subtitles | حتى أنى أتفهمه ، انها طبيعة العمل المنافس. |
doğasında tüketmek vardır, ve idare olmadan etrafındaki her şeyi yok eder. | Open Subtitles | طبيعة النار هي ان تستهلك كل شئ، وبدون السيطرة ستدمر كل ما حولها |
Hata yapıp bir insanın ölümüne sebep olmak tıbbın doğasında vardır. | Open Subtitles | إنه في طبيعة الطب أنك ستفشل أنك ستقتل أحداً |
İnsanın doğasında var. İstediklerine sahip olmak isterler. | Open Subtitles | إنها طبيعة الوحش , الناس تحصل على ما تريده |
Bu insanın doğasında var. | Open Subtitles | أعتقد أن الطبيعة الإنسانية تبحث عن حل جذري عندما نواجه مشكلة كبيرة |
Benim tek söylediğim, çılgınca şeyler yapmanın Lane'in doğasında olduğuydu ve öyleydi zaten. | Open Subtitles | وكان كل ما قلته أنه في الطبيعة لين أن تفعل شيئا مجنونا , وكان. |
Kedilere, tavuklara havlamak köpeklerin doğasında var. | Open Subtitles | جزءً من الطبيعة المظلمة , إلى الحافة دجاج ونبات الفاصوليا |
Yoksa içine düşmeleri umuduyla insanlara tuzak hazırlamak kocasının doğasında mı vardı? | Open Subtitles | أو كان ذلك من طبيعته أن يضع الشَرَك للآخرين متأملا أن يقعوا فيه؟ |
Varlığını sürdürmek için savaşmak onun doğasında var. - Ancak o gerçek değil. | Open Subtitles | هذا شيء في طبيعته , أن يقاتل من أجل البقاء , لكنه ليس حقيقيا |
Yani, biraz kabalık onun doğasında var zaten. | Open Subtitles | أعني، بعد كل شيء ..إنها طبيعته ليكون حسناً، قليلاً من الوحشية |
Öyle mi? Ben her şeyin kendi vahşi doğasında akmasını severim, doğanın istediği gibi. | Open Subtitles | افعلها أنت ، ولكن يروق لي الأشياء الجامحة على طبيعتها |
Kendi kendime, etrafa haber yaymanın gezginin doğasında olduğunu söyledim, ama bütünüyle dürüst olmak gerekirse, diğer herkes gibiydim... büyük bilinmezden korkuyordum... umutsuzca evimdeki huzuru arıyordum. | Open Subtitles | أخبرت نفسى أن الأخبار المنتشرة كانت جزء من طبيعه المسافر لكن لو كنت صادقاً تماماً |
Bu yemek uzun zamandır onun doğasında var. | Open Subtitles | هذا اللحم في عظامه حسب غريزة قديمة |
böyle bir davranışı affetmek ise Hayat Kan'ın doğasında yoktu. | Open Subtitles | ولغُفْران مثل هذا الفعلِ ما كَانَ من طبيعةَ جنجيري همت خان |
Kötülük insanoğlunun doğasında varsa, dolayısıyla kadının doğasında da mı vardır? | Open Subtitles | ...لو كانت طبيعةُ البشر شريرة ...فإن هذا يعني أيضاً ...أنّ الطبيعة |
Bu Kübalıların doğasında vardır. | Open Subtitles | معروف عن الكيويبين الازعاج انها طبيعتهم. |
Ama bu insanın doğasında var farklı olandan korkmak. | Open Subtitles | و لكن الطبيعه البشريه علي الخوف الغير عاديه |
Bu, uzayın şeklinin aynısıdır veya Akasha'nın doğasında var olan bir özelliktir. | Open Subtitles | وهذا هو الشكل المكون للفضاء أيضا أو النوعية الفطرية المتأصلة في العكاشة. |
"Radha hareketi sever, bu Radha'nın doğasında var." | Open Subtitles | "تحب (ردها) أن تحرك ذلك الجسد الرشيق" |