Hayır! Burada kalmalıyız. doğru olan şeyi yapmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نبقى بالداخل يجب أن نفعل الشيء الصحيح |
Böylece doğru olan şeyi yaptığın konusunda kendi kendini yemen gerekmez. | Open Subtitles | لذا ليس من الضروري أن تُعذّبُ نفسك لفعل الشيء الصحيح |
Aldığımda seni ararım. Bir kereliğine de olsa doğru olan şeyi yapmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | سأتصل بك عندما احصل عليها كنت فقط احاول عمل الصواب ، لمرة واحدة |
Hanımefendi, bence kalbinizi dinleyip doğru olan şeyi yapmaya çalışın. | Open Subtitles | سيدتي, اعتقد انة يجب ان تلجئي إلي قلبك لمحاولة فعل الصواب |
Eminim doğru olan şeyi yaptığını düşünüyorsundur. | Open Subtitles | أنا متاكد من أنك تعتقد أنك تقوم بالشيء الصحيح |
Bu herkesin doğru olan şeyi yapmayı başaramadığının kanıtı. | TED | هذا مجرد دليل على فشل كل شخص في أن يفعل الشئ الصحيح. |
O kokuşmuş, büyük ayaklarınızı, gerçekten çok sevdiğiniz bir insanın ayakkabısına sokmaya çalışın ve bana güvenin, bir kalp atışı zamanda doğru olan şeyi bulacaksınız. | Open Subtitles | لذا قم بفعل هذا الأمر مع احد تهتم بأمره و في لحظه ستدرك الشيء الصحيح لفعله |
Hâlâ o gün doğru olan şeyi yaptığına inanıyor. | Open Subtitles | انه لا يزال يعتقد أن هذا اليوم أنه هو الشيء الصحيح الذي ينبغي عمله. |
Onu gördüğüm anda anladım. doğru olan şeyi yaptım. | Open Subtitles | في اللحظة التي رأيته فيها علمتُ أنني فعلت الشيء الصحيح |
Akıllıca davranmaktan usandım artık. Bir kereliğine de olsa doğru olan şeyi yapalım. | Open Subtitles | لقدْ سئمتُ من القيام بالأمور الذكية لمرّة دعنا نفعل الشيء الصحيح |
Yiyecek endüstrisinin bilim adamlarıyla ve sağlık temsilcileriyle aynı masaya oturup doğru olan şeyi yaptıklarını görmekten büyük mutluluk duyardım. | Open Subtitles | و أود ان ارى مصانع الاغذية ان يأتون على الطاولة بعلماءهم و مزودينهم الصحيين و أن يعملو الشيء الصحيح |
Eğer değilse biz de doğru olan şeyi yapacağız. | Open Subtitles | حسنا، إن لم يكن، ثم سنقوم مجرد فعل الشيء الصحيح. |
Zor olduğunu biliyorum, ama doğru olan şeyi yaptın. | Open Subtitles | .أعرفى ان هذا كان صعباً ولكنكِ فعلت الصواب |
Belli ki, doğru olan şeyi yapıyorum. | Open Subtitles | وكرسياً متحرك لذا من الواضح أنّي أفعل الصواب |
Amerika'da doğru olan şeyi yapmakla eniyiolmakarasında bir savaş yaşanıyor. | Open Subtitles | وأن الأداء أكثر أهمية من الشخصية يوجد تصادم في أميركا بين عمل الصواب و أن تكون الأفضل |
Senin evine geldi ve beni gördü, ben de doğru olan şeyi yaptım. | Open Subtitles | لقد وقع خطئاً فى منزلك لقد أخذته لنفسك و فعلت الشئ الصواب |
Bak, ben sadece burada doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum ve neye bulaştığını bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أحاول القيام بالشيء الصحيح هنا واريدكِ فقط ان تعرفي ما تقحمين نفسكِ فيه |
İstediğin şey o olmasa bile, doğru olan şeyi yapmalısın. | Open Subtitles | .. حسنًا؟ يجب أن نقوم بالشيء الصحيح حتى لو لم يكن ما نريده |
Bunun hakkında düşündüm ve doğru olan şeyi yapacağım. | Open Subtitles | إذا، كنتُ أفكّر بالأمر... و سأقوم بالشيء الصحيح. |
Sence doğru olan şeyi... | Open Subtitles | .. الا تعتقد اننى بحاجة الى فعل الشئ الصحيح |
Bazen doğru olan şeyi yapmalısınız yanlış şey çok daha kolay olsa bile. | Open Subtitles | ببعض الأحيان عليكم القيام بالصواب حتى وإن كان الفعل السيئ أسهل سهولةً بكثير |
doğru olan şeyi yapmakta beni ikna ettiğin için sana teşekkür ederim. Benim ne kadar hayal kırıklığına uğradığımı düşünsenize bir... | Open Subtitles | شكراً لإقناعي بعمل الشيء ما هو صحيح هل يمكنك تخيل مدى إحباطي |
Bazen yapmak zorunda olmadığın için doğru olan şeyi yaparsın. | Open Subtitles | أحياناً تفعلين الشّيء الصّحيح لأنه ليس من الضروري فعله |
doğru olan şeyi yapacağını sanıyordum? | Open Subtitles | إعتقدت بأنك ستقوم بالشيء الصائب |