| Ben odama gitmek istemiyorum. dolabımda şeytani bir maymun var. | Open Subtitles | لا أريد الذهاب إلى غرفتي يوجد قرد شرير في خزانتي |
| Endişelenme, emniyeti kapalı. - Sanırım dolabımda bir şey unuttum. | Open Subtitles | لا تقلق إنه أمنة أعتقد بأنني نسيت شيئاً في خزانتي |
| - Kutumu. Yatağımın altında da, dolabımda da yer kalmadı. | Open Subtitles | لم تكن هنالك مساحة تحت سريري أو في خزانتي. |
| Bulaştın hotel odamdan çalmaya karar verdiğinde, dolabımda saklandığında beni takip ettiğinde, benimle yattığında, yalan söylediğinde, paramı aldığın zaman bulaştın. | Open Subtitles | لقد تورطت عندما قررت سرقت غرفتي في الفندق و عندما إختبأتِ في خزانة الملابس و عندما تبعتني و عندما نمتي معي |
| Bu manyak Köpekkafa Adam benim dolabımda yaşıyor ve eşyalarımı karıştıran afacanları yiyor. | Open Subtitles | ذلك الرجل المجنون برأس كلب يعيش بخزانتي ويأكل الاطفال الصغار الذين يعبثون بأشيائي |
| Benim odamda saklayamayız çünkü dolabımda şeytani bir maymun var. | Open Subtitles | لا يمكننا إبقائهم في غرفتي لأن هناك قرد شرير يعيش في خزانتي |
| dolabımda bırakıIan sütyenler bir ülkeye destek olarak yollanabilirdi. | Open Subtitles | عدد حمالات الصدر التي كانت موجودة في خزانتي.. كان يمكنها إشباع حاجة الدولة كلها. |
| Tek kaşlı olacaksın. Benim dolabımda var. | Open Subtitles | ستجعلينني أخطأ الحاجب و هناك مزيل روائح في خزانتي |
| Şey, masa saatini benim dolabımda bırakmışsın. Gelip al bari. | Open Subtitles | لقد تركت منبهك في خزانتي , من الأفضل أن تذهب و تأخذها. |
| dolabımda giymek için deli olduğum bir deri pantolonum var. | Open Subtitles | أنا أملك سراويل جلد في خزانتي أتشوق وأموت لألبسها |
| Böylece dolabımda yaşayan şeytani maymundan uzak durmuş olurum. | Open Subtitles | سيبعدني هذا عن القرد الشرير الذي يعيش في خزانتي |
| dolabımda bir kız varken, hiçbir yere gidemem. | Open Subtitles | لا يمكنني الذهاب إلى أي مكان وهناك فتاة في خزانتي |
| Ama kalkarsa bütün günü dolabımda saklanarak geçirirsin. | Open Subtitles | لكن إذا أفاقت، حينها ستقضي اليوم مختبئاً في خزانتي |
| Yarın sabah uyandığım zaman cep amcığımı dolabımda göremezsem tüm cinsel isteğimi senden alacağım. | Open Subtitles | إذا لم يكن لدي مهبلي الجيبي في خزانتي في الصباح الباكر سأخرج جميع إحباطي الجنسي فيك |
| dolabımda duruyor sanıyordum ama gitmiş. | Open Subtitles | أعتقدتُ أنه كان في خزانتي و لكنه أختفي ، فحسب |
| Sana fotoğrafları, dolabımda bulduğumu söylemedim. | Open Subtitles | أنا لم أخبرك أبدا أنني وجدت الصورة في خزانتي |
| Bak, dolabımda seni çağıran bir kalıp sabun ve peroksidim var. | Open Subtitles | اسمعي لدي شريط من الصابون و زجاجة من بيروكسيد مركب كيميائي يوجد عليها اسمك موجودة في خزانتي |
| dolabımda, kazaklarımın arkasında... eski bir tahta kutu var. | Open Subtitles | هـناك صندوق خشبي قـديم في خزانتي خـلف ملابسـي |
| Odamda sigara içebilirsin, ama dolabımda değil. | Open Subtitles | لا امانع بتدخينك في غرفتي لكن ليس في خزانة الملابس |
| Yurttaki dolabımda çiçek yetiştirirdim. | Open Subtitles | بالطبع بوسعي عمل الحدائق إن إستطعت تربية نباتات في خزانة مهجعي |
| Öylece dolabımda durup tozlanması da beni bitiriyordu. | Open Subtitles | وقد أضحى يقتلني خيبة أنه ليس إلا جالسٌ بخزانتي, يجمع الغبار |
| Bu sabah, onu dolabımda ayakkabılarımı denerken buldum. | Open Subtitles | هذا الصباح وجدتها فى خزانتى تجرب الأحذية |
| Kahrolası dolabımda kimse yok! | Open Subtitles | ! لا يوجد أحد بدولابي اللعين |
| Evet, dolabımda kimliğimi unutmuşum da. | Open Subtitles | كلّا، لقد نسيتُ هويَّتي في الخزانةِ فحسب |